Chapter 41

124 32 84
                                    

Ho Min'in Ağzından

Kesinlikle Hana'ya asla güvenmiyordum ama bu yola artık onunla çıktığım için de bir şey diyemiyordum.

Hana,eminim ki o saçma şiirlerinden birini bana söylettirecektti adım kadar emindim.

Okuldan sonra beraber çıkmış herhangi bir kafeye gitmiştik. Akşam olana kadar dışarıda öylece dolandık. Hana'nın dediğine göre itirafımı akşam yapmalıymışım.

Ne derse yapıyordum,saçma olsa bile sonuç beni Jimin'e götürecekse hepsini yapabilirdim.

Saat 7 sularıydı,Jimin'in evinin önüne geldik. Onunla telefonla konuşurken bana ailesiyle yaşamadığını söylemişti. Bu koca evde sadece tek başına kendisi yaşıyordu. Onun için zor olmalıydı,mesela ben tek başıma yaşayamazdım o yüzden onu düşünemiyordum bile...

"Hangisi Jimin'in odası biliyor musun?"

"Arka tarafta onun odası."

Şaşkınca bana baktı,neye şaşırıyordu ki?

"Sen Jimin'in odasını nerden biliyorsun?"

Ne tarafa doğru sıçıyorduk?

"Bir kaç kere gelmiştim."

"Sence ben buna inanır mıyım?"

"Peki peki,beraber uyuduk."

"Uyumaktan kastın sadece uyumak değil mi?"

Baş salladım,daha sevgili bile değilken onunla yatmazdım. Ki insanlar genelde evlendiği zaman bu eylemi yapıyordu,tabi arada istisnalarda vardı.

"Her neyse" dedi elini sallayarak "Oraya gidelim ve camına taş at."

"Hangi yüzyıldayız biz Hana? 1930 felan mı? Kapıyı çalabiliriz."

Kafama vurdu,hayır yani zaten salaktım beni iyice salak edecekti.

"Ne vuruyorsun be!"

"Salaklığından."

Dil çıkardım,kendisi süper ultra zekalı birisi olduğu için kendisi hariç herkesi salak görüyordu zekalı.

Sessiz adımlarla,daha çok güvenliği uyandırmamak için, yavaş yürüyorduk. Güvenlik uyanırsa bizi tanımadığı için buradan kovar ve Jimin'e söylerdi. O zaman da sıçardık.

Arka tarafta ki onun odasının olduğu yere gelince elime küçük bir taş aldım. Ne diyeceğimi dahi bilmiyordum,onun fikrini belki beğenmem diye Jimin camı açtıktan sonra verecekti ve o zaman da bir şeyler demek zorunda kalacağım için mecburen diyecektim. Kesinlikle çakaldı.

Elimde ki küçük taşları onun camına atarak cama çıkmasını bekledim. Hana'dan şu an çok fena korkuyordum, serenat bile yaptırabilirdi şu an.

Bir kaç dakika sonra Jimin tüm güzelliği ile cama çıktı. Önce sağa sola baktı kimseyi göremeyince tam camı kapatıyordu ki Jimin diye bağırarak ona seslendim. O ara elime kağıt tutuşturan Hana,çalılıkların arasına saklanmıştı. Kesinlikle ona boşuna çakal demiyordum.

"Sana bir şey söylemem gerek."

Heyecandan her an tahtalı köyü boylayabilirdim. "Içeri gel,hava soğuk. Ne diyeceksen içeride söyleyebilirsin."

"Hayır." Diye direttim,buraya kadar gelmişken içeri girerek onun karşısında bu itirafı yapamazdım. Bende o cesaret yoktu.

"Sadece beni dinle."

Bir şey demedi,devam et gibi bir el hareketi yaptı. Heyecandan içim içimi yiyordu,umarım bir hata yapmazdım.

Elimde ki kağıdı zar zor açarak önce içimden okudum. Tanrım, tam da şu an zamanı geriye alsan çok harika olurdu. Hana'ya güvenerek hayatımın hatasını yapmıştım. Hiç yoktan iyidir bence,yine de söylesem bir şey kaybetmezdim en azından.

Son sesimle bağırdım beni duyması için.

"Bir deprem gibi girdin gönlüme,
Fay hattı çizdin yüreğime,
Enkazlar bıraktın üzerimde,
Kalbimde artçılar devam etmekte,
Özlenmektesin birtanem 8.4 şiddetinde,"

Şiiri söylerken aynı zamanda el kol hareketleri yapmıştım refleksle, kesinlikle çok saçmaydı.

Derin bir nefes verdim, artık rezil olmuştum ve bunun geri dönüşü yoktu. Elimde ki kağıdı atarak içimden geleni söylemeye başladım. Hazır bir kâğıttansa kendi duygularımı barındıran bir doğaçlama şu an için daha iyiydi.

"Seni seviyorum! Deliler gibi seviyorum ulan! Aşkından yanıp tutuşuyorum burada! Hayat kısa, filler uçuyor ve bizim sevgili olmamız için hala bir neden var!"

Ve ardından sesim soluğum kesildi çünkü Jimin'in aşağıya gelipte beni öpebileceğini aklımın ucundan dahi geçirmezdim.

Onunla öpüşmeye devam ederken elimle Hana'ya git işareti yapmıştım ama daha felaketi oldu.

Sesimden uyanan güvenliğin gelmesi, gelmesini engellemeye çalışan Hana ve bu rezaletin ortasında deli gibi öpüşen biz.

Normal olmadığını biliyordum ama zaten hayat normal miydi ki?

Nefes nefese kaldığımız o an koca bir kahkaha patlattım,belki deli gibi görünecektim ama şu an çok mutluydum.

Kelimelerle aram yoktu, mutluluğumu ifade edemezdim ama gözümden gelen sevinç gözyaşları durumu çok iyi açıklıyordu zaten.

İyi ki Jimin gibi biri girmişti hayatıma.

Kusura bakmayın, nerdeyse 5 gün felan sonra yeni bölüm atabildim. İnternet olmayan bir yerdeydim,interneti bulur bulmaz hemen yazdim ve yayımladım.

Eee nasıl buldunuz bölümü bakem jshwjdhwhd

Bu arada o şiiri internetten görmüştüm,oradan dızladım. Dızlamak iyidir😎😎

Bir sonra ki bölümde görüşürük <3

Sizleri seviyorum♡

Tall✔ Where stories live. Discover now