Chapter 22

166 59 11
                                    

Okul çıkışı Ho Min ile birlikte çıkmış yolda öylece ilerliyorduk. Eve gitmek istemediğimiz için dışarıda vakit geçiriyorduk.

Girdiğimiz bakkalda güzel bir dondurma alarak dedikodumuza devam ettik. Gündelik olarak yaptığımız bir aktiviteydi.

Ya idollerden konuşur ya da okuldaki kişilerden konuşurduk. Normal bir kız olarak genelde erkeklerin tiplerini konuşurduk ya da sevmediğimiz herhangi bir kızın arkasından söverdik. Gereksiz bir noktada sinirlensek bile araya sevmediğimiz kişileri sokar onlara söverdik ve böylelikle sinirlenmek için sebebimiz olurdu.

Delidolu bir kafamız vardı.

"Aigo! Ho Min biz izin aldık mı?"

"Ne izni?"

"Bazen neden senin gibi salak biriyle arkadaş oldum diye düşünmüyor değilim. Akşam içmeye gitmiyor muyduk?"

"Sanırım ben onu unutmuşum" dedi gözlerini kaçırarak. Onun gibi birisinin unutmasına şaşırmamalı. Daha dün verilen ödevi bile hatırlayamayan biriydi hatırlamasını beklemek benim suçumdu.

"Jimin ile konuştuğun için bunun şerefine içecektik. Senin günün felan demiştik hani hatırlarsan"

"Oh evet..." hatırlamış gibi bir kaç nida çıkararak telefonunu cebinden çıkarttı.

'Ne yapıyorsun?' Bile diyemeden birisini aradı.Tahminimce babası ya da annesiydi.

Bir kaç çalışta aradığı kişi telefonu açtı ve konuşmaya başladım. Tam tahmin ettiğim gibi annesiydi

Bende o ara annemi aradım. İzin vereceklerini pek sanmıyordum fakat belki babama yağ çekersem izin verirdi.

Ilk çalışta telefonu açtı.

"Alo"

"Efendim Hana"

"Anne,izin verir misin bilmiyorum ama akşam Ho Min ile dışarı çıkmak istiyorum. Hem derslerim gayet iyi çalışıyorum. Asla aksatmıyorum. Hocalar benden memmun."

"Nasıl da yalakalık yapıyor ama babası kılıklı! Tabiki izin vermiyorum. Normalde izin veririm fakat akşam olmaz. Aklım sende kalır ve başına bir şey gelirse bunun yükünü kaldıramam o yüzden gitme"

"Pekala anne,tamam gitmeyeceğim."

"Aferin benim akıllı kızım, kapatıyorum telefonu."

"Tamam,görüşürüz."

"Görüşürüz,öptüm."

Sonrasında ise Ho Min ile birbirimize attığımız üzgün surat tipleri. Sanırım bunun anlamı ikimizin de ailesinin izin vermemiş olmasıydı.

Hak veriyordum tabi aileme fakat artık bende kazık kadar kız olmuştum. Gece hayatının popüler olduğu bir yerde neden dışarı çıkamıyorum ki?!

Kahretsin!

"Sikeyim! Ne yapacağız biz o zaman?"

"Acaba içmesek mi?"

"Olmaz,bunu kutlayacağım sonuçta o kadar sabaha kadar konuştum onunla. Günümü mahfedemem."

"Akşam ailen evde mi?" Dedim son bir çare. Eğer ailesi evde değilse onlarda içebilirdik.

Umutsuzca başını sağa sola salladı. Hayatımız o kadar güzeldi ki içmeye bile gidemiyorduk. Harika!

"Nedem günü içerek kutluyoruz ki? Eğlenerekte kutlayabiliriz."

"Aslında haklısın. Madem bayan zeka bunu düşündün nereye gideceğimizi de sen bul."

Lunapark desem çok mu klişe olurdu? Ya da avm felan.

"Bu fikri ben buldum sende nereye gideceğimizi bul."

"Alışverişe çıksak?"

"Zaten dolabın tıka basa dolu."

"Yemek yiyelim?"

"Diyetteyim"

"O zaman bir ilk yapalım ve dövüş kursuna gidelim mi?"

"Beni can alıcı yerimden vurdun Ho Min. Kesinlikle dövüş kursuna gideceğiz. İnsanları patpatlayalım!"

Kıkırdayarak internetten gidebileceğimiz yerlere bakmaya başladık. O sırada ise erimeye yüz tutmuş dondurmamı yemeye çalışıyordum.

Dövüşte öğrenmiş olursam kesinlikle 4 4'lük biri olurdum. Zekiydim, güzeldim,sporcuydum birde üzerine dövüşü ekledik mi kesinlikle harika olurdu. Belki ego kasıyorumdur fakat bence hakediyordum. Sonuçta hepsinin bir arada olması sanki biraz zor ha?

"40 yılın başı ilk defa doğru söyledin Ho Min acaba öldün mü?"

"Bence biz öldük,şu anda cennetteyiz aksi halde karşımızda ki taşların başka bir açıklaması olamaz."

Yavaşça kafasına vurdum. Güya Jimin'den hoşlanıyordu. Sabaha kadar konuştuğu için sevinçten uçacak kız ne ara kaybolmuştu da araya arsız herkese yavşayan Ho Min girmişti?

Ağzının suyu akarak baktığı erkeklere bende baktım. Hakkını vermeliydim, yakışıklılardı.

Gülümseyerek yanımızdan geçtiler. Ho Min ise hala bakmakla meşgüldü, bende süzüyordum onları. Popoları ne kadar dolgundu öyle? Vay anasını kız olmama rağmen öyle bir kalçam yoktu. Tüm günlerini squat yaparak mı geçiriyorlar bunlar?

"Bana diyene bak! Kendileri popoya bakmaktan tiplerine bile düzgün bakamadı."

"Yah! Ho Min!"

"Ne doğru değil mi? Bakıyorsun işte kabul et."

"Güzele bakmak sevaptır yani sevapta mı kazanmayalım?"

"Bahanaler pabuç kadar yine helal."

"Susacak mısın yoksa şu dövüş kursuna gidecek miyiz?"

"İyi gidelim. Buldum bir yer, çok seveceksin."

Tall✔ Where stories live. Discover now