Chapter 39

124 39 134
                                    

3 4 saatin sonunda buradan çıkmayı akıl edebilmiş yorgun bir biçimde çıkıyorduk.

Yorulmamıza kesinlikle değmişti.

Benim için genel olarak korku dolu dakikalarla geçmişti ama yinede eğlenmiştim. E tabi birde yanımda Namjoon olunca işler değişmişti, korkuyor ayağına ona sarılmıştım. Krizi,fırsata çevirmek bu olsa gerekti.

Bundan önce ki kıyafetlerimiz terlediğimiz için kirlenmişti,o yüzden mağazaya girip kendimize gerekli kıyafetleri almıştık.

Genel olarak güzel bir gün geçirdim;bol kahkalı,bol sarılmalı,bol eğlenceli...harikaydı. Eğer bir fırsatımız daha olsaydı onunla tekrardan gelmek isterdim.

Yolun ortasında ilerliyorken elini omuzuma doğru attı. Eli omuzumda olduğu için ona yaklaşmak zorunda kaldım. Ona yaklaştıkça aklıma bugün olanlar geliyordu; basketbol sahasında neredeyse beni öpecek olması,havuzun içindeyken yaklaşması...ve şu emin olmak istediği konu.

Aptal değildim,eğer yanlış anlamadıysam ondan hoşlanıp hoşlanmayacağımı test etmiş olabilirdi ancak bunu sadece küçük bir yaklaşmada mı anlıyordu? Gelip bana sorabilirdi,ona itiraf ederdim. Şu an bile itiraf edebilirdim ancak korkuyordum,reddedilmekten. Onunla daha çok kedi köpek gibi bir ilişkimiz vardı,bunun sevgiye dönüşebileceğini sanmıyordum.

Kavga etmekten,rekabetten gerçek onu görememiştim,bu biraz da benim aptallığımdı ama artık son pişmanlık işe yaramıyordu.

"Namjoon-ah" omuzuma koyduğu eli ile ikimizi kaldırıma doğru ittim. Ardından da o kolunu tutarak bakışlarımı ona çevirdim. Neden şimdi gözüme eskisi gibi gelmiyordu ki?

Beni lunaparka götürdükten sonra onunla olan tüm düşüncelerim değişmişti.Birinin,beni düşünerek bir yere götürmesi gururumu okşamıştı, ama daha çok hoşuma gitmişti. Özellikle de benimle ilgilenen kişi Namjoon olunca,bu daha da fazla hoşuma gitmişti. Hoşlanacağım son kişi bile değilken ona platonik olacağım kişi oldu,sonra da hoşlandığım aşkım.

Karmaşık görünüyordu ama hepsi benim şu kalbimin suçuydu. Bunca yıl kimseye atmayıp en sevmediğim kişiye atmıştı. Ona normalde bakınca midemin bulandığını hissediyordum, ağzıma geleni söyleyip sayıp sövmek vurmak istiyordum. İçimde bir yerlerde olan katil potansiyelini ortaya çıkarıyordu.

Aynı adaya düşsek ve elimize sadece bıçak verseler;o bıçakla onu öldürürdüm.

Nefretle kin beslediğim kişiden hoşlanıyordum işte,hemde öyle böyle değil. Bana göre dünyanın en saçma duygusunu iliklerime kadar hissediyordum ve bana bunları yaşatan adamı asla da bırakmaya niyetim yoktu.

Kolunu tuttuğum elimi okşadı, sıcaklığı resmen beni huzurlu ediyordu."Hım..."

"Acaba ideal tipin nedir?"

Gözlerimin içine bakarak gülümsedi, belki de en çok düştüğüm,onun gülüşü olabilirdi. Farklıydı, iyi hissettiriyordu. Yabancı değildi sanki, aşinaydım,alışıktım.

Kokusundan söz dahi etmiyordum çünkü tiryakisi gibiydim. Bağlı etmişti kendisine, her ne olursa olsun. Bundan önce ondan nefret etsem de şu an ölümüne bağımlısıydım. Hayret edisileci bir konuydu ama kalpti işte...ne olacağı belli olmuyordu.

Önce biraz düşündü,ya da düşünür gibi mi yaptı demeliyim?

"Dürüst olacağım bu konuda..."

Stresten dudağımı ısırmış onu bekliyordum ama o konuşmadı, bana cevabını hareketiyle verdi.

Omuzumda ki eli yavaşça boynuma çıktı,kimse yoktu etrafımızda şansımıza nazaran.

Bana doğru bir adım attı,iki eli de boynuma ulaşınca gözleri dudaklarıma değdi. Hissediyordum, bu sefer olacaktı.

Gün boyu beklediğim o şey olacaktı. Öyle de oldu zaten. Bir saniye bile beklemeden dudaklarıma yapıştı, beklemediğim bir anda gelince ilk başta afallasam da ona ayak uydurmaya devam ettim.

Size bu duyguyu nasıl anlatsam bilemiyordum açıkçası. Dudakları çilekli lolipop gibiydi ve bende çilekli lolipopu seven bir çocuktum. İstiyordum ve o da beni istiyordu.

Uzun bir süre öpüştük belki de, kendimden beklemeyeceğim bir performanstı. Dudaklarının tadı hala dudaklarımdaydı.

Alınlarımız birbirine değecek bir şekilde birbirimizden ayrıldık, nefes nefese kalmıştık. Eminim ki dayanabilseydik sabaha kadar sürerdi bu kiss şeysi.

Nefeslerimiz birbirine çarpıyordu ama asla şikayetçi değildim aksine memmundum. İnsanı hoş eden bir mayhoşluk vardı üzerimde.

İstemsizce dudağımı yaladım,hala çilek vardı dudağımda sanki.

Mutluydum,en önemlisi de o olduğu için mutluydum.

Dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırdı,öleceğimi hissettim sanki. Kendimi zar zor ayakta tutuyordum, hatta belimde ki elini bile yeni fark etmiştim. Etkisi çok büyüktü, çok farklı bir alandı sanki.

"Sensin" dedi en etkileyici ses tonuyla. Ve ardından ise çok anlamsız olacak belki ama ona sarıldım. Bu gibi durumlarda ona aşkımı hönkürmem gerekirdi ama ben sadece sarıldım. Benden hoşlandığı için bile teşekkür edesim vardı.

"Teşekkür ederim Namjoon...benden hoşlandığın için."

Gözüme değen saç buklesini kulağıma doğru götürdü.

"Asıl ben teşekkür ederim violet...beni sevdiğin için."

Bugünü tarihe kazımak İstiyordum,bugünü asla unutmak istemiyordum. Ne olursa olsun asla unutmayacaktım, çünkü bu an ölümsüzdü.

Ölümsüz bir sahnenin ânıydı.

"Seni seviyorum violet"

"Seni seviyorum Namjoon-ah"

Bir kere daha buluştu alınlarımız ama bu sefer diğerine nazaran daha masum ve kısa bir öpücük kondurdu.

"Seni çok ama çok seviyorum."

Biz ne ara bu noktaya geldik bilmiyorum ama iyi ki de gelmiştik.

Öpüştürmeyeceğim demiştim dimi zjshdjehdhbx

Sizi kandırmak🤝ben

Bir sonra ki bölümde görüşürük <3

Sizi seviyorum

Tall✔ Where stories live. Discover now