Chapter 46

103 32 5
                                    

Bölgesel yarışma için verilen süre neredeyse kısalıyordu. Artık Namjoon ile öyle pek görüşememeye başlamıştım. Ki bir de yeni başladığımı düşünürsek işim zordu.

Konuları sürekli gözden geçiriyordum bir eksiğim var mı gibisinden, sürekli test çözüyordum ve kendimi kaybetmiş bir durumdaydım.

Bir kaç gün Namjoon ile çalıştım,eve geldim tekrar kendim çalıştım. Okulda, etütte,boş zamanlarımda, geceleri...yani her türlü çalıştım. Gecemi gündüzüme kattım diyebilirdim.

Kazanmak istiyordum,içimde ki o hırs yine beni ele geçirmişti. Bu iyi bir şeydi fakat ciddi anlamda bunu bilmeme rağmen çok çalışıyordum. Öğünlerimi aksatıyordum, su dahi içecek vakit bulamıyordum kendimde.

Tabi bu durum en çok sanırım Namjoon ile bana yansımıştı. Yeni sevgili olmuştuk ve ben o günden sonra ona pek zaman ayıramamıştım.

Bu konuda kendimi kötü hissediyordum ancak yarışma daha önemliydi şu an gözümde.

Müdürün anonsuyla okulda ki bir kaç kişi ile bize gösterilen yere oturduk. Onlarla da gerektiği gibi çalışmıştık. Burada olmayı fazlasıyla hakediyorduk,kaybedersem kesinlikle bunu hazmedemezdim.

Seyirci koltuklarının en önünde oturan Namjoon ile göz göze geldim.  Konuşmasa bile bana sen yapabilirsin diyordu. Hareketlerini dahi ezberlemiştim onun, bakışları özellikle de.

Herkesin içinde soruları cevaplıyor ve gerekli puanı alıyorduk. Genel olarak kültür ve matematik karışımı bir şeydi. Karşı grubumuzun da bizden eksiği yoktu. Onlar da çok çalışmış olmalıydı,onlar da hakediyordu pek tabi ama ben varken bu olmazdı.

Soğuk terler akıyordu vücudumdan, tek bir hatam okulumuzun kaybetmesine yol açardı. Gergindim, gergindik.

Yanımda ki kızların elini tuttum. Biri sağ tarafımda,diğeri sol tarafımdaydı. 'Başaracağız' dedim sadece bizim duyabileceğimiz kısık bir ses tonuyla.

Beni tekrardan başaracağız diye tekrarladılar ve biz o gaz ile soruları bilmeye devam ettik.

Genel olarak skor aynı olduğu için fazladan soru soruyorlardı. Itiraf etmeliydim ki karşı taraf ziyadesiyle iyiydi ama biz varken kazanamazlardı.

Son soru dedi müdür, heyecanlandım. Endişeleniyordum da aynı zamanda. Ya bilemezsem?

Ve tahtaya Namjoon ile çözdüğümüz soruyu yazdı. Etrafta koca bir sessizlik vardı. İşte o an gözlerim Namjoon'u buldu, bana bakarak gülümsüyordu.

Gözlerinin içine bakarak gülümsedim ve önümüzde duran zile bastım, söz hakkı alabilmek için.

Karşı tarafın şaşkınlığını hissedebiliyordum. Ben demiştim;kazanacağım ve ben hep kazanırdım.

"Cevap 27."

Müdür kağıdına doğru baktı, gülümsemesi büyüdü, "Doğru!"

Ve tüm bizim okulda olan öğrenciler seyirci koltuğundan kalkarak sahneye doğru sevinç nidalarıyla ilerledi.

Kazanmıştık, inanmıyorum ama kazanmıştık. Günlerdir emek verdiğim çalışmanın sonucunu sonunda almıştım.

Garip garip hareketler yapmaya hatta sevinçten zıplamaya başlamıştık, kazanmıştık.

Etrafa doğru bakınmaya başladım, Namjoon'u göremiyordum sahnede.

Sonra kapının tam önünde onu gördüm,eliyle beni çağırıyordu.

Kalabalıktan sıyrılarak onun elini tuttum ve beraber buradan çıktık. Günler sonra sanırım onunla baş başa kalabilmiştim.

Bizi temizlik odasına doğru soktu, burası gözümde pek iyi bir yer olamasa da şu anlık güvenli duruyordu. En azından birinin bizi görmesini engelliyordu.

"Harikasın bebeğim."

"Sayende Namjoon-ah,sayende."

Dudağıma uzun bir öpücük kondurdu. "Bu ödülün küçük ve bu da..."

Tekrardan beni öpmeye başladı, daha nefesimi dahi düzene sokamadan ona karşılık verdim. Elini ayağıma attı ve ayağımı kalçamdan itibaren tutarak kaldırdı. Araya dillerimiz girdiği an kesinlikle uyarılıyorduk,onu bırakmak istiyordum ama verdiği haz mükemmeldi asla bırakasım yoktu.

Dakikalarca öptü belki de, dakikalarca karşılık verdim. Harikaydı...

"Ve bu da günler sonra ki benim ödülüm."

Ellerimi onun omuzunda birleştirdim,o da elini belime atmış beni kendine yakınlaştırmıştı. Sikeyim ki çok iyi duruyordu.

Dudaklarımı ısırdım istemsizce, neden bu kadar iyiydi ki?

Kafamı onun boynuna gömdüm ve asla yapmayacağım bir hareket yaptım. Boynunu öpmeye başladım.

Evet evet, okuduğunuz gibi bunu gerçekten yaptım. Şaşırdığını hissedebiliyordum,sadece içimden gelen bir olaydı.

Öptüm ve ısırdım,araya onun küçük inlemeleri kaçıyordu. Kazanmamın üzerine verilen en iyi hediye olabilirdi o.

Sonrasında ayrıldık ayrılmasına ama karşımda çok fena bir şekilde kötü durumda olan bir Namjoon vardı.

"Sanırım bunu ben halledeceğim."

"Ah şey özür dilerim,ben onu düşünemedim."

Elini çeneme koydu ve kendine doğru çevirerek göz göze gelmemizi sağladı. "Bu bana yapabileceğin en iyi şey olabilir,özür dilemene gerek yok."

Boynuma çok küçük bir öpücük kondurdu, hissetmedim belki ama üzerimde ki etkisi feelsten ölecek kadar etkiliydi.

Tall✔ Where stories live. Discover now