28

10.3K 1K 367
                                    

7 GÜN SONRA

Suhandan, aynı hayal kırıklığı ile elinde ki yemek dolu tepsiyle odadan çıkarken ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. Zaten her şey yeterince zordu bir de götürdüğü yemek tepsilerinin aynı şekilde dolu dönmesi onu iyice yıpratıyordu.

Kimseye görünmeden mutfağın yolunu tutarken bir damla gözyaşı beklemekten buz tutmuş çorbanın üzerine düştü. Gözyaşlarının dökülmesine rağmen hala kendisini ağlamamak için tutan Suhandan, mutfakta hiçbir çalışanın olmayışını fırsat bilerek elinde ki tepsiyi bir kenara bırakıp son bir haftadır yaptığı gibi gizli gizli akıttı gözyaşlarını.

Artık dayanamıyordu, bu ölü ruhlu evde yaşamak bütün sinirlerini alt üst ediyordu. Suhandan, ellerini tezgahın üzerine koyup başını önüne eğerken sessiz sessiz kaderine ağlıyordu.

"Kızım!"

Annesinin sesiyle hızla gözyaşlarını silen Suhandan, yine de arkasını dönmedi.

"Annem, yine niye ağlıyorsun sen?"

Annesi bir haftadır olduğu gibi kendisine destek olurken, Suhandan sırtını dikleştirip annesine doğru döndü.

"Sadece sinirlerim bozuldu o kadar, ben iyiyim anne."

"Güzelim, yavrum benim! İyi değilsin sen, bu evde de daha iyi olacakmışsın gibi durmuyor bizimle gel biraz tati-"

"Anne sen ne dediğinin farkında mısın? Kocamı, ailemi, bu halde bırakıp nasıl sizinle Türkiye'ye dönmemi istersin!"

"Suhandan, sen beni yanlış anladın yavrum ben sadece biraz huzu-"

"Anne, burası benim evim, buradakiler de artık benim ailem! Halamın ölümünün üzerinden daha bir hafta bile geçmemiş, kocam her şey için kendisini sorumlu tutuyor! Eniştem ve Antonio harap düşmüş ve sen bana onları bu halde bırakıp sesinle dönmemi istediğini söylüyorsun!"

Suhandan, daha fazla annesine laf anlatmak istemediği için hızlıca mutfaktan çıkarak kendisini bahçeye attı. O gün, o kanlı günde olanlar hala zihninde gezinip duruyordu. Şimdi tam ortasında durduğu bu koca bahçe daha bir kaç gün öncesine kadar en mutlu günlerine şahit olmuştu. Sevdiği adam ile evlendiği güne ama kader onlar için bambaşka bir yol çizmişti, o mutlu günleri kanlı yıkanmış ve Suhandan halasını, sevdiğini adamın annesini tam da düğün gününde kalbine aldığı bir kurşuna kurban vermişti.

İşte o günden beri bu koca malikane yas ile yıkanmış, yıkanmaya da devam ediyordu!

"Suhandan!"

Gizem, kuzenini havuz başında düşünceli bir şekilde gördüğünde yanına gitmek istememişti ama onun gene kendisini şuçlamasını istemediği için bu fikrinden vazgeçerek yanına yaklaşarak elini omzuna koyup onun vicdanı ile arasına girdi.

"Gizem!"

"Nasılsın Çonaşkim'i?"

"Nasıl olmalıyım?"

Gizem, kuzeninin alaycı tavrını hüznüne verirken bir kaç gün önce öğrendikleri gerçekleri konuşmak istedi. Belki de bu evi ve kuzenini yastan kurtaracak tek şey bu idi!"

"Akif'e söylemelisin belki de onu-"

"O intikam istiyor Gizem ve alacakta, bunu onun gözlerinde görebiliyorum! Bu bir hafta onun için yas zamanıydı, annesine olan saygısını bu şekilde ifade etti ama yeni günde durmayacak! Gözü beni bile görmeyecek, gidecek bunu görebiliyorum."

"Durdur o zaman onu Suhandan, ona umut ol! İntikamdan vazgeçmesi için ona bir sebep ver!"

"Onu daha önce hiç böyle görmedim, sence intikamdan vazgeçmesini sağlayabilir miyim?"

YÖNÜM SANATempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang