12.Bölüm-

166K 5.7K 2.1K
                                    


Bölüm müziği~ Yedinci ev: Anlat ona


Uyuyamıyordum. Dün Aras'ın söylediği kafama takılmıştı. Dün bana gitmezsin değil mi demişti bense cevap vermeden odama gitmiştim. Sabahtan beri odadan çıkmamıştı .Poyraz ve Deniz gelmedi bugün , belkide gelmeyin demişti. Acaba bir bahane bulup gitsemiydim yanına. Hangi sıfatla?

Fazla ileri gitmemeliydim, tuhaf bir adamdı sürekli yeşillerini bana dikip bakıyordu. Onu çözmek zordu. Bir bahane bulup yanına gitmeliydim, tavrını görmek zorundaydım!

Bana sürekli Telefon al diyip duruyordu. Odasında olduğunu söylemişti . En azında tepkisini görürdüm. Bu kılıkla gitmemek için gardırobu açtım. Üzerimdeki şortun üzerine uzun bir tişört giyip kapısının önüne gittim ve derin bir nefes alıp kapıyı çaldım.

"Aras geleyim mi?" Dedim neşeli tutmaya çalışarak sesimi.

"Gel" dedi soğuk bir sesle. Odasını ilk kez görüyordum. Evi gibi, siyah beyaz ve gri tonları yoğunlukluydu. Pencerenin önünde koltuğa oturmuş kitap okuyordu. Üzerinde tişört yoktu, altında ise siyah bir eşofman vardı. Masanın üzerindeki viskiyi sonradan farketmiştim. İçiyor muydu acaba sabahtan beri. Yok canım o kadar içemezdi ki.

"Öyle bakacak mısın? Gel otur" dedi yerinden kalkmadan yatağı göstererek. Bacağını diğerinin üzerine attı, bense çalışma masasının sandalyesini dibine kadar çektip oturdum. Göz bebeklerinin büyüdüğünü faek ettiğimde gözlerimi beni sürekli haycanlandıran yeşillerinden çektim.

"Bir sorun mu var?" Diye sordu. Mesafeli ve soğuktu sesi onu aldırmadan "evet... iyi değilim " dedim durgun bir sesle. Kaşlardı çatıldı ve yerinden doğruldu. "Neyin var, karnın falan mı ağrıyor?" Dedi telaşlı bir sesle, kitabı masanın üzerine koydu. Benim için endişenmişti

"Hayır. Uyuyamıyorum, canım sıkıldı hem. Sende çıkmadın odadan hiç. Sıkıldım." Dedim tırnaklarıma oynayarak. Ayağa kaltım ve kocaman kütüphanesindeki kitapları incelemeye başladım.

"Hepsini okudun mu?" Dedim merakla yüzü hala sertti ." Bende seviyorum kitap okumayı" dedim cevap vermek yerine sadece bakıyordu. Konuşmak istemediğini rahatlıkla konuşmadan anlatabiliyordu. Gitmeliydim.

"Sanırım gitmeliyim. Özür dilerim rahatsız ettim." Dedim gözlerimi kapıya çevirdim.

Surat asmasını izleyecek değilim. Birşey de yapmadım ki niye surat asıyordu. Kapıya doğru bir adım atmaya yeltendiğimde bileğimden tutup beni durdurdu. Ve aniden kollarımda tuttup masanın üzerine oturttu gözlerim şaşkınlıkla kocaman açılmıştı.

Bacaklarımın yanına ellerini sabitledi. " Nasıl böyle olabiliyorsun Küçük. " dedi boğazdan bir sesle alkollu nefesi dudaklarımı yaladığında derince yutkundum.

"Nasıl?" Dedim yemyeşil gözlerine bakarak. Nesef almayı tamamen bırakmıştım.

"Herşeyin beni sana çekiyor, sana kızamıyorum ve bu beni acayıp sinirlendiriyor" dedi dudaklarını yaladı ve kulağıma yaklaştı. "Tehlikelisin. özellikle o ateş rengi gözlerin. On gün oldu sadece" dedi tüylerim diken diken olmuştu. Yakınlığından dolayı söylediklerini zor idrak edebilmiştim.

Topuzumu açtı ve saçlarımla oynamaya başladı."sürekli gitmek istediğini söylüyorsun, çıldırtıyor bu beni... Gitme kal burda ne olmuş" hafif gülümsedi. Ben ise nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum. Etkilendiğim ise aşıkardı. Ama bu yakınlığı hiç hissetmediğim adını dahi bilmediğim hisler uyandırıyordu bende.

Küçük Kadınım Where stories live. Discover now