Beklenmedik

4K 285 280
                                    

"Selam, ben Zayn Malik."

Orada öylece durduğumuzu fark ettiğimde kafamı dağıtmak için hızlıca sağa sola salladım ve adını söylemesine karşılık olarak 'umrumda değil' anlamında omuz silktim.

İçimde biriktirdiğim tüm o küfürleri ve nefreti bir kenara bırakıp, kapı çalmadan önce oturduğum koltuğa geçtim.

Az önce ne olmuştu?

Harry bir anda zümrüt gözlerini gözlerime dikmiş gibi hissetmiştim. Bunda sorun vardı.

Herhangi birini yakışıklı bulabilirdim, ama herhangi birine baktığımda onu görmüşcesine heyecanlanamazdım.

Neyseki bu fazla uzun sürmemişti. Yalnızca anlık bir şeydi. Muhtemelen daha önce buradaki çoğu erkeğin sahip olamadığı yüz hatlarına ve aksanına sahip olmasından kaynaklanıyordu.

"Çok eğleniyor olmalısın."

Kafamı sesin geldiği yöne kaldırıp baktığımda yine o çocuğu gördüm. Sonra karşılık vermeden önüme dönüp bardağımda bir iki damla kalan şarabımı yudumladım. Bittiğinde tekrar doldurmak için ayağa kalktım.

Mutfaktan içeri giderken oturduğum yerde o çocuk vardı. Sorunsa başka oturulacak yer kalmamasıydı. 

Soğukkanlılıkla ilerleyip yanına ulaştığımda önüne geçip "orası benim yerim" dedim.

Kafasını kaldırıp bana baktı. 

"Tek boş yer burasıydı." deyip omuz silkti.

"Yere oturabilirdin o zaman."

Alayla yüzüme bakıp "sen otur o zaman" diye karşılık verdi.

Canımı sıkmayı çoktan başarmıştı. Zaten var olan nefretimin küllerini saniyeler içerisinde körüklemişti.

"Kalkıyor musun?" 

"Sanmıyorum." dedi yüzündeki alaycı gülümsemeyle.

Kafamı sallayıp dudaklarımı birbirine bastırarak gülümserken gözlerimi kırpıştırdım ve elimdeki bardağı yavaşça üzerine boşaltmaya başladım. Bardağın tamamını boşalttığımda ağzı açık bir şekilde bir üstüne bir bana bakıyordu ama ne ani bir refleks sergileyip yerinden fırlamıştı ne de hışımla kalkıp bağırmıştı.

Pantalonunun bir kısmı ve tişörtünün büyük bir kısmı lekelenmişti. Tıpkı benimki gibi. Tişörtünü yavaşça kaldırıp gözlerini tekrar bana diktiğinde 'üzgünüm' dercesine dudaklarımı büküp kafamı yana yatırdım.

Havada olan kaşlarını bu hareketimle çattı ve gözlerime dikti ela rengindeki gözlerini.

Sağına soluna bakındıktan sonra yerinden kalktı. Zafer edasıyla gülümseyip, deri olduğu için döktüğüm şarabın üzerinden yol çizerek aşağı aktığı koltuğun temiz tarafına oturdum.

Bir süre sonra karşımda yine o çocuk belirdi. Elleri arkasında ve yüzü de demin şarabı onun üstüne dökmeden hemen önce takındığım yüz ifadesini almıştı.

Aniden olmuştu herşey. Hareket edip engel olmaya zaman bile bulamadım.

Ve işte, yüzü çilekli pasta kremasıyla dolu, gözlerinin hemen üstünde bir kaç parça ezilmiş kek bulunan bendim.

Kulağımı çoktan o sinir bozucu kahkaha işgal etmişti bile.

Gözlerimi yavaşça açarken kirpiklerim üzerine bulaşan krema yüzünden ağırlaşmıştı.

Dişlerimi birbirine bastırıp karşımda kahkaha atan çocuğa baktığımda içimi intikam arzusu kapladı.

Yerimden kalkıp sağ elimle yüzümü sildikten sonra, o şekli aldırmak için saatlerce uğraşılmış olduğu belli olan saçlarına sürdüm ellerimi. 

TOUCH THE SKY (LARRY STYLINSON)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin