Dance Battle (2. Kısım)

3.6K 268 186
                                    

Çığlıklar yükselirken Zayn'in gözlerinde olan gözlerimi bayık bir ifadeye bürümeye çalıştım ve kafamı olumsuz anlamda sallayıp hemen ardından yere eğerek güldüm.

Bana yaklaştığında omzuma hafifçe vurdu ve "bana utandığını söyleme" dedi alayla.

Bunun üzerine kafamı kaldırıp kendimden emin bir şekilde gözlerine baktım. "Bunu isteyen tek kişi değilsin, Zaynie. Herkes muhteşem 'varlığımın' farkına varır." dedim onun yüzünden hiç eksik etmediği o alaycı ifadeyi takınarak. Bu dediğime kahkahalarla güldükten sonra kabullenir gibi dudaklarını birbirine bastırdı ve büktüğü elini boynuna götürüp bir iki defa sağa sola salladı . Bende kaşlarımı kaldırıp omuz silktiğimde ikimizde gülmeye başladık.

Sahte olduğu bariz belli olan öksürük sesiyle gülmeyi kesip o yöne döndüm. Gözlerim Harry'yi tararken o bir an olsun koyulaşan irislerini Zayn'in üzerinden ayırmıyordu. Zayn oralı bile olmazken elleri ceplerinde bana sokuldu ve "bu o meşhur Harry mi?" diye sordu. Bundan da mı haberi vardı yani? Ben öylece Zayn'e bakarken o kafasını sallayıp havalı tavırlarla yerdeki bir noktaya odaklanmış gibi duruyordu.

"Yanındaki fıstık daha hoşmuş doğrusu." dedi kafasını kaldırıp benden uzaklaştığı sırada.

Kıza baktığımda onunda bakışlarının üzerimizde olduğunu gördüm. Saniyeler içinde kızarıp kafasını eğdiğinde Zayn'in şu birini tahrik etmeye çalışırken kullandığı bakışlarından attığı belliydi. Kıkırtısından kendi eseri olduğu anlaşılıyordu.

Şarkı hala başlamamıştı. Sanırım çocuk müzik listesinde bulamamış olmalıydı ve birinden kendi telefonuna atıyor diye tahminde bulundum çünkü telefonu ses sistemine bağlı olan oydu.

"Gerçeği söylemek gerekirse bir homo olsaydım ona göz ucuyla bile bakmazdım. Mükemmel kavramının yanından bile geçmiyor." dedi Zayn tekrar bana yaklaştığında. Gözü bu sefer Harry'nin üzerindeydi ve Harry en başından Zayn'e öldürücü bakışlarını fırlattığı için göz göze gelmişlerdi.

Ne dediğinin farkında mıydı? Kör müydü yoksa yalnızca benim gözümde mi Harry mükemmeldi?
Harry'yi tanıdığınızda yalnızca olduğu kişi için bile ona hayranlık beslerdiniz. İçinde barındırdığı o koca yürekli insanı bir tek ben biliyordum belki de.  Mesela insanları inançlarına göre asla yargılamazdı. Farklı bir dine mensup özel bir günü bile kutlardı o. Ya da dış görünüşe bakmazdı asla. Aşırı kilolu insanlara kötü davrandıklarını gördüğünde dayak yiyeceğini bile bile onları korurdu. Karşıdan karşıya geçen yaşlı insanlara yardım eden o klasikleşmiş kahramanlardan... Hani karıncayı bile incitmez deyimi vardır ya, onun beden bulmuş haliydi. Şimdi inanılması güç ama homoseksuel insanlarla arkadaş olur, onları toplumdan korkmamaları adına cesaretlendirirdi. Tanrım! Sokak hayvanları için pet shoptan mama alıp cebinde saklayan bir insandan bahsediyoruz! Nasıl olur da Harry mükemmel kavramının yanından bile geçemezdi? Bu asla kabul edilemezdi. Bu dünyada aşık olunması gereken birisi varsa da o kişi Harry'ydi.

Tamam, Zayn'in onun kişiliğinden haberi yoktu. Dış görünüşüne göre bunu demişti ama, o yüzü gördükten sonra bir insan nasıl bunu diyebilirdi? Harry güzeldi. Hayır, yakışıklı gibi sıradan bir kelime onu tanımlamazdı. Harry, kimsenin sahip olamadığı yüz hatlarına sahipti. O her ne kadar "kıvırcık değilim ben." dese de kıvırcıktı işte. Benim kıvırcığım. Saçı uzadıkça sık bukleleri bozuluyor ve tezine kesinlik getiriyordu gerçi. Alnına düşen buklelerini bir tarafa yatırmaya başlamıştı son zamanlarda. Saçını öne getirir, hızla karıştırır ve sonra kafasını kaldırıp sağa yatırırdı. Kaşları bir kızın sahip olamayacağı kadar düzgündü. Ve sonra o mükemmel gözleri ortaya çıkıyordu. O tapılası zümrüt yeşiller... Baktıkça içinde boğulurdunuz ama aynı zamanda huzura ermiş hissederdiniz, telaşsız bir ölüm. Kirpikleri, birine sorsanız övülecek derecede uzun ve kıvrımlı değildi ama ben her biri için şarkı yazabilirdim. Burnunu sevmezdi. Yüzüne büyük düştüğünü sitem ederdi hep ama aksine, bir yapbozun eksik mükemmel parçası tadında bir burnu vardı. Dudakları... bakmaya korktuğum ama gözümü alamadığım öpülesi dudaklar. Neyseki bir kaç defa 'bir oyun için' bile olsa karşılık bularak 4 yılımın açlığını biraz olsun gidermiştim onlarla. Bu, her ne kadar beynimi uyuşturan ve beni kendine bağımlı yapan eroin kadar tehlikeli olsada pişman değildim. Fiziği her kızı kıskandıracak biçimdeydi. İlk tanıştığımızda benden kısa olsada 2 yıl içinde farkı kapatmış, geriye kalan 2 yılda ise nefret ettiğim bir şekilde benden daha uzun hale gelmişti. Uzadıkça vücudu da şekil alıyordu. Bacakları gerçekten bir mankeninkinden farksızdı. Bir aralar spora merak sarsa da hiçbir zaman düzenli olarak yapmamıştı ve ben bunun için tembelliğine minnettardım. O vücuda bir de kaslı bir gövde düşününce nefesim sıklaşıyordu. Ama ne yazık ki çoktan spora başlamıştı. O üşengecligi tek bir şey yenebilirdi, hırs. Harry'nin hırsı korkulacak derecede güçlüydü ve eminim ki şuan sahip olduğu konumda asla eskisi gibi ezik bir şekilde önüne gelenden dayak yememek için spora başlamıştı. Geçenlerde kolumu tuttuğunda neredeyse morarttığını hatırlıyordum.

TOUCH THE SKY (LARRY STYLINSON)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin