"I like your t-shirt."

7.4K 431 490
                                    

Merhaba millet! Biliyorum bu kadar bekletmemden şikayetçisiniz ve haklısınız da. Bu yalnızca okuyucu kaybetmeme neden oluyor. Ama ben elimden geldiğince uzun ve mantıklı bir bölüm vermeye çalışıyorum size bu da zamanımı alıyor. Sınırda ben henüz yeni bölüme başlamamışken geçiveriyor! Bunun için elbette teşekkürler size minnettarım. Çok seviyorum sizi lan. Bu arada bölüm isimleri bi türkçe bi ingilizce ashsdas bunu daha önce de söylemiştim "Touch The Sky is different" :'D Hadi okuyup gelin :**  

"Merhaba, Tommo"

Kanımın çekildiğini hissettim. Kıpırdayamıyordum. Ben onunla karşılaşmamak için girecek olduğum bir üniversite sınavım varken okula 1 hafta boyunca gitmemiştim. Tanrım, hayır.

"Gelsene Harry." deyip her zamanki şu kendince sevimli gülümseyişini gönderdi Harry'ye Lottie. 

Birkaç adım sesi ve sonrasında görüş alanıma giren kıvırcıklar. İlk önce sesini duydum, sonra arkasından gördüm. Sanırım bu Tanrı'nın bana "Bir anda yüzünü gösterseydim ölecektin. Seni yanımda istemiyorum." deyiş şekliydi. Öyle.

Yanımdan hızlıca geçişiyle oluşan küçük esinti bana onun 7 gündür özlem çektiğim kokusunu sunmuştu. Daha çok içime çektim.

Dikdörtgen küçük masada Ryan'ın karşısında, Lottie'nin yanındaki yerini aldı. Kafamı hızlıca sallayıp uyuşmuş olan ayaklarımı zorla hareket ettirmeye çalıştım. Sandalyemi çekip oturduğumda gözlerinin üzerimde olduğuna dair içimde çok emin bir his varken bunun gerçek olup olmadığına bakmak üzere ona bakmayı redettim. Ya hislerim doğruysa ve kafamı kaldırdığımda onunla göz teması kurarsam? Hayır bu kabul edilemezdi. Onu arkasından görüp kalbi ağzına gelen ben, zümrüt yeşillerine mi bakacaktım? Bunu rüyamda denediğimde başıma neler geldi biliyoruz.

Bir çift gözün daha üstümde olduğunu sezdim. Ona bakmakta bir sakınca yoktu. Kafamı yana çevirip Ryan'a baktığımda bana özür dilercesine, yalvaran gözlerle bakıyordu. Kafamı belli belirsiz sallayıp onu affettiğimi söylemeye çalıştım. Zorla gülümsedi ve bende ona zorla gülümsedim. 

Lottie ve Harry'nin konuşma seslerini duyuyordum ama lanet olsun ki seçemiyordum. Neydi bu böyle? Aramızda 10-15 cm var yok ama ben onların gürültülü sohbetlerini duyuyor, kelimelerini algılayamıyordum. 

"Öyle mi Louis?" 

Tanrım bunu anlamıştım! Şükürler olsun sağır falan değildim! İsmimi duymamla kafamı hızla kaldırıp Lottie ile göz teması kurdum.

"Ne?" dedim konuya hakim olmadığım için.

"1 haftadır okula gitmiyormuşsun. Bir de bana 'derslerini aksatamazsın' diyorsun. Sen son sınıfsın ve okula gitmiyorsun!" 

Ah Lottie... Sınırlarımı zorlayan sevgili ergen kardeşim.

"Bu seni ilgilendirmez ufaklık." 

"Bana ufaklık deme! Ben 14 yaşındayım."

"Ve ben de 20." deyip rahatsız edici bir gülümseyiş sergiledim. Ağzını konuşmak için açtı fakat söyleyecek bir şey bulamayınca geri kapattı. Başımı alayla sallayıp tabağıma eğdim. 

"Okula gelmelisin Louis." 

Bir dakika, bu onun sesiydi. Bana mı söylemişti o? Kafamı kaldırıp baktığımda evet, tahmin ettiğiniz gibi bana bakıyordu. Yüzü ciddi bir hal almıştı. 

"Neden önemsiyorsun?"

Gerizekalı! gerizekalı! Ne kadar da aptalsın Tommo.

Hemen çenemi kapatıp nereden geldiğini bilmediğim gereksiz cesaretime saydırmaya koyuldum.

TOUCH THE SKY (LARRY STYLINSON)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora