The past is dark

4.4K 276 575
                                    

14 Şubat için özel bir bölüm yazmıştım... O kötü haberi aldıktan sonra ise bunu yapamadım. Bir sonraki senede bunu yapmayacağım. Ve bir sonraki senede.. Artık 14 Şubat benim için tamamen farklı bir gün. Artık 14 Şubat "Sevgililer Günü" değil. Bizim sevgililer günü özel bölümlerimiz onun hala o güzel yüzünde gülümsemenin eksik olmadığı güne ait olmalı. Hala o hepimizden temiz kalbinin attığı, henüz o acıların hiçbirini yaşamadığı gün..  
Bu vahşet için fazla bir şey yazamayacağım, zira günlerdir kusuyorum nefretimi fakat yine de bitmiyor. Ne diyebilirim ki.. ne denir ki.. #ÖZGECANASLAN ASLA UNUTULMAYACAKSIN. CENNETTEN BİZİ İZLEMEYİ DURDURMA MELEK. SENİ HER DAİM SEVECEĞİZ. 

●●●

"Kolunu fazla hareket ettirmemeye bak. Zira dikişlerin patlayabilir. Onun haricinde acı çekersen diye bir ağrı kesici veriyorum."

Siktiğimin doktoru siktiğimin hastanesi siktiğimin dikişi siktiğimin Ryan'ı. Sikeyim hepinizi.

Aynaya yumruk atmak iyi bir fikir değildi, ama idare ederdi. Sadece sinirliydim ve daha önce bir kaç filmde görmüştüm. Merak ettim. Sahiden bu şekilde intihar edeceğimi düşünecek kadar aptal arkadaşlara sahiptim, o kadar. Hem, eğer öleceksem Tex'i asla burada bırakmazdım. Doğru düzgün acı çekmeme bile izin yoktu.

Psikolojimin bozulduğunu düşünüyordum çünkü şuan iyi hissediyordum. Hatta kahkaha atmak bile istiyordum. Saatler öncesinde ise sinirden bir aynaya yumruk atıp kolumu parçalamıştım onun dakikalar öncesinde ise annemi arayıp ağlamıştım.

Dengem fena bozulmuştu.

Ne kadar aptal olduğum hakkında tekrar düşünmeye başladım. Ya da 1 gün içinde olanlar hakkında. Sahi, 24 saate nasıl sığmıştı tüm bu olanlar? Biz sevgiliydik. O bana telafi hakkında harika şeyler söylemişti ve öpüşmüştük. Bana aşık olduğunu bile söylemişti. Mutluydum, asla tahmin edemeyeceğim kadar çok mutluydum.

Yanılmıştım.

Harry bir maske falan takmıyordu. O buydu.

Benim aşık olduğum çocukla uzaktan yakından alakası yok. Ona olan aşkımla ilgili en çelişki içerisinde olduğum zamandayım ama hala gülesim var?

"Imm.. iyi misin Louis?"

Kafamı kaldırıp Lottie'ye baktığımda arkasında çekingence duran bir kız ve onun yanında da siktiğimin Ryan'ı ile Finn vardı.

"Delirdiğini söylemiştim. Şimdi de sırıtıyor."

Öyle miydi? Demek yanaklarım bu yüzden acıyorlardı. Eğer Harry'nin sahip olduğu gibi gamzelerim olsaydı canım yanmazdı.

"Kapımı kırdın. En özel yerimin kapısını."

Doğrudan Ryan'a bakıyordum. Bana bir pislikmişim gibi baktı ve "Evet, artık mastürbasyonlarını kapını kilitleyip yatağının üstünde yapmak zorundasın." dedi.

Ona iki saniyelik bir Damon Salvator gülüşü atıp gözlerimi koluma kaydırdım.

Sağ kolumdu. Solla iyi yumruklar atamıyordum. Bunun için Ryan'dan bi ton azar yiyeceğimin farkındaydım. Bir gerizekalı olduğumu söyleyecekti. Zaten derslerle alakasız olduğumu ve girecek olduğumuz bir üniversite sınavı olduğunu.

Yapamayacağımın bilincindeydim. Asla kazanamazdım. Mecbur olmasam üniversiteye falan gitmek istemiyordum zaten. Hiçbir şey yapmak istemiyordum doğrusu. Ama mecburdum. Yıllar öncesinde anneme verilmiş bir sözüm vardı.

Babam bizi terkettiğinde oldukça küçüktüm. Annem 2 çocuğu tek başına yetiştirmekte çok sıkıntı çekti çünkü eğer çalışırsa, bize bakacak herhangi bir aile büyüğü ya da tanıdığımız yoktu. Eğer çalışmazsa da tam anlamıyla aç kalacaktık. İlk yıl okula bile gidemedim. Annem istersem gönderebileceğini söylese de bunu yapamayacağının farkındaydım. Onu üzmek istemediğim için de buna gerek olmadığına onu inandırmıştım. Sonra Ryan ve ailesi durumu kavrayıp bize yardım ettiler. Annem gururlu bir kadındı, çoğu şeyi geri çevirse de Ryan'ın annesinin bana ve Lottie'ye bakabileceğini onun da kendine bir iş bulması önerisini kabul etmişti. Nihayetinde 1 yıl geç olsa da okula başladım. Durumu iyi olmayan insanların gelecek için bir şansı olduğunu söylerdi hep annem. Buna sıkı sıkıya tutunmamı öğütlerdi. Eğitim, insanlara eşitliği getiren makul bir sistemdi. Kesinlikle gelecekte annemi rahat ettirecek, ona mükemmel bir hayat sunacaktım. İlkokula başladığımda düşündüğüm buydu. Sonra orayı birincilikle tamamlayıp özel okul düzeyinde bir liseye başladım. Her ne kadar ilkokul müdürüm burslu olarak özel bi okula kolaylıkla yerleşebileceğimi söylese de o insanların arasında rahat edemeyip belaya bulaşarak dersleri boşlayacağımı düşündüğümden geri çevirdim. Nihayetinde belanın tam göbeğine düştüm. İlk zamanlar çalışkan çocuk olarak bilinsem de inek bir tipim olmadığından alay konusu değildim. Okul çıkışlarında ise nerede bir boşluk görürsem o işe girer eve yardım etmek için çalışırdım. Annem bundan hoşnut olmasa da yorulmadığımı hatta eğlendiğimi söylerdim ki bu koca bir yalandı. Sonraki sene Tex denen piç henüz 2. sınıfta ve yeni gelmiş olmasına rağmen ahkam kesmeye, insanları hırpalamaya başladığında okulun havası çoktan değişmeye başlamıştı. Bana bulaşmak için fazla beklemedi ve bende ona ağzının payını verdim. Bunu yapan ilk ve son insandım ki, çoktan benim bile nasıl olduğunu anlayamadığım "popüler çocuk" ünvanı üstüme yapışmıştı. Dersleri asar ve kavgalara katılır oldum. Değişmeye başlamıştım. Bir sınıf altımda ki Ryan bana sürekli asıl amacımı hatırlattı ve böylece geleceğimi tehlikeye atmadan bugünümü de yaşadım. İkisinden de taviz vermeden yapabildim çünkü planlı ve işini ciddiye alan biriydim. Yani bir zamanlar öyleydim. Sonra kıvırcık saçlı, zümrüt yeşili gözleri olan ve gülümsediğinde yanaklarında öldürücü çukurlar oluşturan bir çocuk tüm dengemi bozdu. Hayatta önceliği okul olan bir çocukken siktiğimin prensesi geldi ve sadece bir kaç dakika içinde hayatımın merkezine yerleşti. Sırf 2 yıl beraber okuyabilelim diye 1 senemi boşa harcamış annemi korkunç bir hayal kırıklığına uğratmıştım. Yine de umrumda değildi. Sonra annem patronu Dan ile uzun bir nişanlılık sürecinden sonra evlendiler ki bu omuzlarımdan koca bir yükün kalkmasıydı. İyi bir adamdı. Jay'i seviyordu ve iyi anlaşıyorduk. Baba eksikliğini benden daha derin yaşamış olan Charlotte ona tapıyordu. İşi gereği Los Angeles'a taşınmak zorunda kaldığımızda burada daha iyi olacağımı söyleyip onlarla beraber gitmeyi reddettim. Ryan'da okula yakın bir yerde birlikte ev tutma önerisini ortaya sürünce düşünmeden kabul etmiştim. Herşey düzelmeye başlamıştı. Ta ki kıvırcık çocuğa olan duygularım benim bile anlam vermediğim seviyelere ulaşana kadar.

TOUCH THE SKY (LARRY STYLINSON)Where stories live. Discover now