19

2.6K 274 28
                                    


-𝐛𝐢𝐡𝐭𝐞𝐫: ' BURASI 38 DERECE ERİDİM BEN AĞLICAM '

-𝐛𝐢𝐡𝐭𝐞𝐫2: ' paragraf içi yorum yapmayı unutmayın . . .  ' ( 130 vote | 70 yorum ! )

‎⎊

❝ 2008 ᵕ̈HOME ELIZA

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

❝ 2008 ᵕ̈
HOME
ELIZA

Pepper'ın sesini duyabiliyordum. Kiminle konuştuğunu az çok tahmin etsem bile ağzımı açmadım. Yapsam bile, Pepper beni öldürebilirdi. Hayır, sadece saçmalıyorum. O pamuk gibi bir kadın. En azından bana karşı. Babama bu kadar nazik davrandığını söyleyemeceğim. Bazen kesinlikle gerçek patronun o olduğunu düşünüyorum.

"Elbiselerinizi getirdim. Hepsi temizlenip ütülendi. Dışarıda sizi istediğiniz yete götürmek için bekleyen bir araba var."

Pepper'ın Christine Everhart ile olan konuşmasına odaklanmadım. Aklımda boş yer kaplayacak ufak bir konuşmaydı. İç açıcı olmadığına yemin edebilirim. Ayakkabılarımı giydim. Aynada kendime bakmadan önce duyduğum en son şey Pepper'ın Christine Everhart'a söylediği şeylerdi. Sesler az geliyordu. Sonrasında topuklu ayakkabıdan çıkan sesler, birkaç saniye sonra ise kapının sertçe kapanma sesi geldi. Onu kızdırmış olmalı.

Pepper'a görünmeden belki evden çıkabilirdim. Hayır, kesinlikle yapamazdım. Kadının kafasının arkasında bir gözü vardı. Bunu bana söyleyen babamdı. Bir süre inanmadım. Fakat yaptığım her şeyi anında fark etmeye başladığında babamın haklı olduğuna inanmaya başlamıştım.

Merdivenlerden sessiz adımlarla indim. Alt kata baktığımda Pepper ortalıkta gözükmüyordu. Belki de atölyeye inmişti. "Eliza!" Oh, hayır. Koşmak için çok mu geç? Belki hareketsiz kalırsam beni görmez? Denemeli miyim? Hayır bu beni aptal gösterecek!

"Okulda olduğunu sanıyorum— Nereye gidiyorsun?" Üzerimde olan kıyafeti inceledikten sonra tüm dikkatini yüzüme çevirdi. "Bugün okul tatil." Yalan. Belki inanır? Kafasını iki yana doğru salladı. Yükünü tek ayağına vererek kollarını göğüsünde birleştirdi. "Tatil olmadığını biliyorum. Okulu ektiğine inanamıyorum!" Pepper sinirle bağırdı. İnanmadı. Zeki kadın. Bana doğru yürümeye başladığında bir adım geri çekildim fakat yüzünde olan ifade yüzünden olduğum yerde durdun.

"Babana bunu kendin açıklayacaksın. O çok sinir bozucu ve gerçekten onu—" Ona gülerek baktım. Babamı seviyor olması ve aynı zamanda ondan nefret ediyor olması komikti. Gözleri bana döndüğünde sözleri durdu. "Her neyse." Atölyeye inen merdivenlerden birlikte indik. Önde ben, arkada ise Pepper vardı.

Cam kapıyı açıp içeri girdiğimiz gibi babam "Lütfen müziği kesme." diye mırıldandı. Arabasını tamir etmek ile uğraşıyordu. Pepper'ın bana karşı olan siniri geçmiş gibi gözüküyordu. Aslında.. sanırım geçmemişti. Sadece beni çok fazla sevdiği için sinirini babama yönlendiriyordu. "Şu anda dünyanın öteki ucunda olman gerekiyordu." Büyük bir sitemle konuştu. Pepper'ın arkasından içeri girdim ve masaya ilerledim. "Uçağın bir buçuk saat önce kalkacaktı!" Babamın ufak kıkırtısını duydum. Masaya doğru yaslandım.

"Çok komik. Uçak benim uçağım, ben gidene kadar beklemek zorunda." Pepper, derin bir nefes verdi. Babamdan sıkılmış gibi gözüküyordu ve bu konuda oldukça haklıydı. Tüm zamanını iki Stark ile geçiriyordu. Birisi sevdiği Stark, diğeri ise sinir bozucu olan Stark. Sevdiği Stark bendim. Arkasını dönüp bana ufak bir bakış attıktan sonra elinde duran kağıtları karıştırdı. "Tony, gitmeden önce konuşmamız gereken birkaç şey var." Babam yerinden kalkmak için kıpırdanmadan önce elinde olan aletleri yere bıraktı. Oh, umarım beni gördüğünde çok fazla kızmaz. "Sen oraya varmadan kalkacaksa bir uçağa sahip olmanın ne anlamı var ki?"

Haklı.

Gözleri Pepper'dan bir anlık bana döndü, hemen ardından tekrar Pepper'a döndü. Yüz ifadesi değiştiği an benim orada olduğumu anladığı andı. Hızlıca gözlerini tekrar bana çevirdi. "Burada ne yapıyorsun? Okulda olman gerekiyor!" Kaşlarını çattı. Planım kesinlikle büyük bir şekilde sıçmıştı. Akşamdan her şeyi planlamıştım. Babam uçağına binecek ve gidecek, Pepper ise evde olmayacaktı. Ben ise güzelce gezecektim. Fakat elbette bir takım şeyler planımın içine etmişti. "Senin de burada olmaman gerekiyor." Kollarını göğüsünde birleştirdi.

Gözlerimi bir anlığına Pepper'a çevirdiğimde ufak bir sırıtışın dudaklarına yerleştiğini görmüştüm. "Öncelikle ikimizin durumları oldukça farklı. Uçak, benim. İstediğim zaman binerim, tavşan." Böyle konuşmasının beni bunu söylemekten vazgeçireceğim sanıyorsa oldukça yanılıyor. Onun bir açığını bulmuştum ve bunu bırakmaya hiç niyetim yoktu. "Okulu alabiliriz." Derin bir nefes verdi. Birleştirdiği kollarını iki yana bıraktı. "Böylece ben de istediğim zaman gidebilirim." Babamın tüm dikkati bendeydi. Ciddi miyim diye sormak istediğine yemin edebilirdim. Kafasını aşağı doğru eğip kafasını iki yana salladı.

"Sen gerçekten benim kızımsın." Yavaşça mırıldandı. Dikkatini bir anlığına benden çekti ama bu uzun sürmedi. Dikkatini tekrar bana çevirdi. Dudaklarında ufak bir sırıtma vardı. "Paraya ihtiyacın var mı?" Cebime uzanıp babamın kredi kartını çıkardığımda göz devirdi. "O iş çoktan halloldu aslında." Kıkırdadı.

Pepper arkada ikimizi izlerken babam bana doğru yürüdü. Masaya yaslanmayı bırakıp vücudumu dikleştirdim. Kollarını hızlıca bana sardı. Kafasını aşağı doğru eğip önce saçlarımı sonra yanağımı öptü. "Dikkatli ol. Duydun mu? Happy seni bırakır ve alır." Babam birkaç kez daha başımın üstünü öptü. Söylediklerini kafamı sallayarak onayladım.

"Afganistan'a gerçekten gitmek zorunda mısın?" Sorduğum anda gözlerini devirdi. Tek kolunu sırtımdan çekti ve sırtımda kalan diğer kolunu omuzlarıma doğru kaydırdı. "Ufacık bir şansım olsa gitmem. Arabalarımı bırakmak istemiyorum." Arabalar? Oh, elbette. Küçük kızı arabalardan daha değersiz. Yüzümü gördüğü anda dudaklarında olan gülümseme büyüdü. "Gün içerisinde arabalarımın fotoğraflarını bana gönderebilirsin değil mi? Bilirsin, onları özlüyorum."

"Pepper'a yüzünü dağıttıracağım." Kıkırdadı. Kollarından kurtuldum. Parmak ucunda kalkıp yanağına bir öpücük kondurduğunda gülümsemeye devam ediyordu. "Seni seviyorum, baba. Akşam ararım." Kafasını salladı. Ben kapıya yürürken arkamdan seslendi.

"Paramı bitirme." Olduğum yerde durup arkamı döndüm. Yüzünde gülümseme hala duruyordu. "Paran bitmez, baba." Kıkırdadı. Övülmeli çok fazla seviyordu, Tanrım!

"Oh, biliyorum. Devam et."

-𝐛𝐢𝐡𝐭𝐞𝐫3: ' 1800 zamanlarında geçen bir kitap yazıyorum. içinde Harry Styles + Zayn Malik olacak. yakında paylaşırım. '

𝐈𝐍𝐇𝐀𝐋𝐄,    starkWhere stories live. Discover now