29

1.2K 156 7
                                    

 ‎⎊

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


‎⎊

❝ 2008 ᵕ̈

ELIZA

         Kapanmış camların ardından gelen ışık ve gökgürültüsü hem benim hem Aaron'un dikkatini çekti. Kaşları havaya kalktı ve bakışları hızlıca okyanusa bakan camlara gitti. O sevimli görünüyordu. Sanırım gökgürültüsünden korkuyordu. Ağzımı kapalı tutup bu konu hakkında bir şey söylemeyeceğim. İnsanların korkuları ile dalga geçmek ya da kurcalamak oldukça saçma. Herkes bir şeyden korkar. Tek bir insanın bile korkmadığı bir şey olduğuna inanmıyorum.

Bacaklarına koymuş olduğu dizüstü bilgisayarı geri masaya koyup ayağı kalktı. "Yirmi gündür yürümemiş gibi hissediyorum." Yürümek için hareketlendiğinde ona güldüm. Fakat aynı hisleri taşıdığımı fark ettiğim anda ayaklandım. "Senin de mi?" Sorusu üzerine kafamı iki yana salladım. Elbette benim de bacaklarım uyuşma başlamıştı ama bunun söylersem dalga geçmenin ne zevki kalırdı.

"Hayır. Sadece aptal gibi hissetme diye." Onun gibi birkaç haraket yapmaya başlayacakken gülmesini duydum. "Eminim öyledir." Bana inanmadığını belli edercesine kafasını salladı. O şimdiden söylediklerimi ciddiye almayıp benimle aynı mizah anlayışında dalga geçiyor. Daha ne isteyebilirim?

Vücudumu esnetmem bittiğinde kendimi koltuğa attım ve bacaklarımı kendime çektim. Onun da bitmiş olacak ki yanıma gelip koltuğa oturdu. Yere düşmüş yastığı alıp yanına koydu ve boşta kalan kolunu yastığa yaslayıp destek aldı. Aaron'un defterini elime aldım. O not tuttuğu için onunkini kullanmaya karar vermiştik. Ayrıca, o açıkça benden çok daha fazla dersi dinliyordu. "Bu proje sence ne zaman tamamlanır?" Ona dönerek sorduğumda omzunu silkti. "Bilmiyorum."

Cevabından sonra önüme dönüp açık olan defterine baktım. İstemsizce aklımda beliren sorular dikkatimi dağıttı. Aaron'un defterini ne kadar okursam okuyayım odaklanmıyordum. Bu proje ödevi bitse bile hala konuşuyor olur muyduk? Ya da benimle konuşmak ister miydi?

Olmasak da sorun olmaz. Ona ihtiyacım yok.

Elbette yok. Ben Eliza'yım.

"Bir sorun mu var?" Kafamı çevirdiğimde bana bakan yüzüyle karşılaştım. Kaşları çok az çatılmıştı. Derin bir nefes aldım. Kafamı onu temin edercesine iki yana salladım. Tekrar bir şimşek çaktığında Aaron bakışlarını benden kaçırdı.

Derin bir nefes aldı. "Küçüklüğümde şimşeklerden çok fazla kokardım. Uyuyamazdım." Kafasını bana çevirip yüzüme tekrar baktı. Konuyu değiştirip başka bir şey söylediği için oldukça memnunum. Laptopu kapatıp masaya tekrar koydu ve elini saçları arasından geçirdi. "Büyüdüm ve zamanla geçti. Ama ne kadar zaman geçerse geçsin hala çok şiddetli olduğunda ürperiyorum." Dudaklarında ufak bir gülümseme vardı. Yanaklarının kızarıklığını fark ettiğimde gülümsedim. Utandığı zaman olduğu halinden daha tatlı gözüküyor.

"Her gece annemle yatardım. Çocukça biliyorum.." Kafamı sallayıp onu susturmak için ağzımı açtım. Onun gibi gülümsedim. "Emin ol değil." Söyleyip söylemek arasında kalırken onun gözlerine baktım. İstemsizce dudaklarım yana doğru kıvrıldı. "Ne?" dedi merakla. Vücudunu da bana çevirdi. "Hadi söyle." elini koluma koyarken yüzümü ellerim ile kapattım.

Elini yüzümde olan ellerime götürüp çekti ve elimi tuttu. "Kuşlardan korkuyorum." Şokla ağzını açtı fakat gülmeye devam etti. Elimi elinden çekip, koluna çok hafifçe vurdum. "Gülme! Sen şimşeklerden korktuğun için sana gülmedim." Ağzını kapatıp kafasını aşağı yukarı salladı. "Haklısın." Haklı olduğumu kabul etmesine rağmen gülümsemesi yüzünden silinmedi.

"Ah, elbette başlarında duruyorum." İkimizin de dikkatini çeken Pepper'ın sesiyle kafamı onun olduğu tarafa çevirdim. Mutfağın kapısının pervazına yaşlanmış, kulağında telefonla bize bakıyordu. Gülümseyerek başını salladı. "Elbette, asla başlarından ayrılmadım, Bay Stark." Yalancı. Aaron ile tanıştıktan sonra yanımıza bile gelmemişti. Artık tam olarak gözümün içine bakmazken gözlerinin Aaron ile birleşik ellerimizde olduğunu açıkça söyleyebilirdim.

Büyük gülümsemesi ile başını salladı ve bana göz kırpıp olduğu yerde dönüp mutfağa geri girdi. Pepper ile şu an kesinlikle uğraşmak istemediğim için gözlerimi Aaron'a çevirdim fakat o zaten bana bakıyordu. Elimi elinden çekip topladığım saçlarım arasından kaçmış saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Sonra devam ederiz, olur mu?" Eli ile laptopu işaret ettiğinde proje ödevinden söz ettiğini anladım. Kafamı sallayıp onu onayladığımda gülümseyip laptopu kucağına aldı.

O laptop ile ilgilenirken gözlerim saate kaydı. Saat nerdeyse geceyarısına yaklaşıyordu. Sanırım babam yine geç gelecekti. Onu özlememe engel olamadım. Babam evde olmadığı zaman kendimi yalnız hissetmekten alıkoyamıyorum. Onu özlüyorum ve sabah da babamı çok az görüp okula gidiyorum. O yüzden gece evde olduğu zamanları daha çok seviyorum.

"Yarın okula gelecek misin?" Kafamı salladığımda gülümsedi. Dosyayı kaydedip laptopu tekrar kapatmıştı. Kafasını salladığında ikimiz de etrafta olan kendi eşyalarımızı toplayıp çantalara koyarken ikimizin de sesi çıkmadı. Çantamı kenarı koymak için elime aldığımda Aaron'un sesini duydum. "Konuşur muyuz?" Anlamadığımı belli edercesine kaşlarımı çattığımda elini ensesine götürüp kaşıdı.

"Okulda yani.. Konuşur muyuz?" Kendi içimde sıkıntı ettiğim durumu dile getirdiğinde gülümsedim. Bazen bazı insanların benden daha açıksözlü olduğunu ya da kendilerini ifade etmekte benim gibi zorlanmadıklarını unutuyordum. Derin bir nefes aldım. Sorduğu için mutluyum. Çünkü ben ona bunu asla soramazdım. Asla. Okulda yanına dahi yaklaşamazdım.

Sessizliğimi yanlış anlamış olacak ki elleri ile oynamaya başladı ve hemen ardından gözlerini kaçırıp "Yapmak istemezsen sorun değil. Seni zorlayamam-"

"Çok isterim."

Dudaklarında büyük bir gülümseme oluştuğunda istemsizce onun gibi gülümsemeye başladım. Aaron evimizde bir süre daha durduktan sonra ailesi onu almaya gelmişti. İkimiz de vedalaşıp giderken eve gidince bana yazacağına dair söz verdi.

Peper bana doğru yürürken "Hiçbir şey söyleme." diyerek koltuğun ordaki çantamı almak için ilerledim. "Sana mı babana mı?" Durup ona baktığımda ellerini suçlu gibi kaldırdı."Arkadaş olduğunuzu biliyorum, Eliza. Ve açıkçası bir arkadaşın olduğu için mutluyum.." Yanıma gelip yanağımı öptüğünde gülümsedim.

𝐈𝐍𝐇𝐀𝐋𝐄,    starkWhere stories live. Discover now