b e ş i n c i ❥

1.2K 233 467
                                    


Yıldızları parlatmayı ve yorumlarla süslemeyi unutmayalım lütfen. ⭐️


🌌🌌🌌

"Ya bi kapa çeneni! Zaten tüm gün sinirimi alt üst ettin. Senin ne işin vardı Evrim denen kadının yanında?"

Gürültüye sıçrayarak uyandığımda sert bir şey düştü yere. Bir an için benim odacığımdan olduğunu sanarak kan beynime sıçradı. Tek milim kıpırdamadan kalp krizinin eşiğine geldiğim o saniyelerde patırtının dışarıdan olduğunu anlamamla derin bir nefes almam bir oldu.

Yine kim kime bağırıyordu bu kadın? Yemin ediyorum ev değil entrika sarayı. Tam olarak ne olduğunu anlamak adına hızla küçük pencereye yaklaştım. Görebildiğim kadarıyla dışarıda sadece o kadın vardı.

Beyza sinirle makyaj masasının üstündekileri yere saçıyor ve bir yandan da konuşmaya devam ediyordu. Kulağındaki kablosuz kulaklıktan artık kiminle konuşuyorsa ateş püskürüyordu. Onun siniri ta bana ulaşmışken bir şekilde yakalanacak olursam bu evden sağ çıkamayacağımı düşünüyordum.

"Ben sana demedim mi biraz daha sabret diye? Tan'ın evraklarını buldum, tek geriye kalan imzasını almaktı. Neden gittin şehir dışına?"

Kiminle konuşuyor bu ya? Merakla daha dikkatli dinlemeye başladığımda "Bana bak," dedi sesini kısarak, gözleri de kapıdaydı. Birinin gelme ihtimaline karşı tetikte duruyordu.

"Barbaros istemese bir saniye bu evde durmam. Ona olan tutkumdan dolayı duruyorum ama inan bana bıktım usandım. Tan'ın körkütük aşık halinden de, ona benzeyen kızımdan da usandım. Ben bu kadar bıkmışken sen keyif çatmak için uzaklaşamazsın. Bu işte ortak olduğumuzu sakın unutma."

Gözlerim yavaşça açılırken işin içine giren Barbaros ile birlikte işler iyice tuhaflaşmıştı. Barbaros Tan'ın kardeşi değil miydi? E Tan da Beyza ile evli? Bu nasıl bir aldatma senaryosu ulan? Kim kiminle?

"Bak şimdi, ben ve Barbaros yarın hastaneye gider gibi yapacağız ama senin yanına geleceğiz. Sen de dosyaları getir, imzayı biraz daha ertele. Tan'ın bir şeylerden şüphelenmemesi lazım."

Taraflar yavaşça zihnimde otururken bu Beyza ve Barbaros'un bir taraf, Tan ve kızının diğer taraf olduğunu anlamıştım. Abisinin karısı ile ha? Üstelik masum bir yavrusu varken...

Hey gidi dünya, nereye gidiyorsun be! Tamam ben de günahsız sayılmam ama bu kadar fenalık da şeytanın aklına gelmez hani. Çok şükür şimdiye dek birlikte yemek yiyip insanları ardından bıçaklamadık.

"Tan eve dokuzda gelecek, çocuk da okuldan yedide geliyor zaten. Benim eve altı gibi gelmem lazım, ona göre acele et. Telefonu evde bırakıyorum, Tan bana ulaşamasın ki rahat olalım."

Yıktığı malzemeleri hiç umursamadan odadan çıkarken nereye gittiğini bilmiyordum. Ama en azından ne zaman döneceğini anlamıştım. Toplamda birkaç saatim vardı ve bu da dışarı çıkıp bu aile hakkında daha fazla bilgi toplamam için gayet yeterliydi.

Kapanan oda kapısından sonra uzun bir süre bekledim ve kendi kapımı hafifçe açarak dışarıyı gözetledim. Gerçekten de kimse yoktu ama riskliydi. Çok riskliydi. Daha önce hiç aile işlerine karışmamıştım fakat şimdi öyle bir kaosun içine düşmüştüm ki meraktan çatlıyordum.

Aslan ve henüz çaylak olan köstebeklere her daim tavsiyem; yiyecek ve lavabo ihtiyaçları dışında asla dışarı çıkmamaları olurdu ama kendim eğlence uğruna pisi pisine gitmeye razı gibiydim. Yani benim de çok umrumda değildi ama en azından karakterleri çözebilirsem uzaktan seyretmem daha keyifli olur diye düşünüyordum.

HAYATTA KALMA SANATIWhere stories live. Discover now