y i r m i b i r i n c i ❥

455 122 188
                                    


Yine geç oldu ama uyumadığınızı bildiğim için gönderiyorum bölümü. Bu arada ben yine uyuyakaldım. Bölüm gelmezse bilin ki uyuyorum ajdjjw

🌃


Ertesi gün sadece Beyza duş almaya çıktığında dışarı çıkabildim. Dışarı dediysem evden tamamen dışarı yani. Şirkete gidip işimi yaparken Tan'ın gözleri ara ara da üstümdeydi. Sabah kahvaltısı için masama bırakılan bir tahinli ekmek, haşhaşlı poğaça, zeytinli börekle bir bardak kahve ile karnımı doyurduktan sonra öğleye kadar da hiç durmadan çalışmıştım. Karnım ağrıdığı için ara ara lavaboya gidiyordum. Sonra bir ara geri geldiğimde masamda bir ağrı kesici ve bir şişe de su buldum. İlacı alıp su ile içtim ve yeniden işe koyuldum. Öğle vakti geldiğinde masamda bir paket çıtır tavuk, bir paket içinde sıcak çorba, biraz salata ve meyve buldum. Afiyetle yedikten sonra çalışmaya devam ettim. Bir pelikan gibi önüme konulan balıkları yerken hiç ama hiç yüksünmüyordum. Ne konursa önüme silip süpürüyor gizliden takip eden Tan'ın içini rahat ettirmeyi başarıyordum. Bu süreç de böylece günlerce sürüp gitti.

Her kahvaltıda masamda olan çeşitli yiyeceklere her öğle vakti karnımı doyuracak kaliteli yemeklere ve akşam uyumak için huzurlu bir yere alışıp gitmiştim. İnsan rahata alıştığında rutinini de bozmak istemiyor aslında. Aradan bir hafta geçmişti ki ben sanki hedeflerimden uzaklaşmış kendimi bu hayata adapte etmiş gibiydim.

Ne zamanki hatırlatıldı o zaman aklım başıma geldi...

Öğle yemeğinden sonra yoğun çalıştığım bir vakit Tan da yerinde yoktu. Köşede çalışan ve pek yüzünü görmediğim bir kadın çalışan masama gelip elindeki kahve bardağı ile dikilmeye başladı.

"On dakika gelir misin yardıma ihtiyacım var."

Olacaklardan habersiz yerimden kalkıp kadınla birlikte gittim. Aşağı katta bir toplantı salonuna girdik.

"Otur."

Bana oturmam bir sandalye gösterdiğinde "İşim var döneceğim. Yapılması gerekeni söyle de yapayım," dedim.

"Söyle? Bu şirkette geçici bir çalışansın ve teklifli konuşmaya dikkat etmiyor musun yani?"

"Dediğin gibi geçici çalışanım ve benim gibiler hiçbir şeye dikkat etmez."

"Yani bir ay dolmadan gitmeyi de göze alıyorsun öyle mi?"

Kadının tehlikeli bakışları, siyah saçlarından sarkan gümüşi kaynakları ve iri gözlerine bakarken isminin Melda olduğunu gördüm. İsim kartında aynı zamanda grafiker olduğu da görülüyordu. Tan da grafiker ve en az onun kadar statülü olsa gerek. Böyle biri size kafayı takarsa işiniz bitmiş demektir. Genelde sonuna kadar gitmeden bırakmazlar. Ona bir şey yapmama rağmen benimle derdi neydi anlamış değildim. Sadece işimi yapmıştım oysaki.

"Ne istediğini söyle."

Kollarını önünde bağlayıp dudağını büzdü. Beğenmez tavırlarla etrafımda dolanırken "Bakımsız saçlar, kumral bir ten, zayıf bir beden ve yemek almaya bile yetmeyecek parası olmayan bir genç..." diye betimledi. O etrafımda dolanırken hiç hareket etmeden dediklerini dinlemeye devam ediyordum.
"Burada ayak işlerini de yapacağını biliyorsun değil mi? Getir götür ya da kopyala yapıştır..."

Anlamadığım için kaşlarımı çattığımda tam karşımdaydı.

"Anlamadın tabii ki. Elbette hemen anlamanı beklemiyordum ama Tan Bey'in işe almayı hak gördüğü biri olarak daha fazla beklenti içindeydim. Doğrusu birazcık hayal kırıklığına uğradım ama neyse..."

HAYATTA KALMA SANATIWhere stories live. Discover now