o n b i r i n c i ❥

733 155 239
                                    




🌃🌃🌃

"Vay anasını satayım be, ne hayat ama!"

Ayağımın ucundaki kola kutusunu vura vura Tan'ın evinin önüne kadar getirmiştim. Her vuruşumda bu insan müsveddelerine vuruyormuş gibi hissediyor her darbede biraz daha rahatlıyordum.

"Ulan biz yiyecek ekmek bulamıyoruz bunlar birbirini yiyor ağzına sı**larım."

Eve yaklaşınca kola şişesine vurmaktan vazgeçtim. Ses yapıp ortalığı ayağa kaldırmak istemiyordum. Bu saatte Beyza denen salak da Tan denen dalyarak da evde olmuyordu. Kızları da okulda olduğuna göre bi saftirik Barbaros kalıyor geriye ki, o da göremediğine göre sessiz olsam yeterli.

"Hadi Beyza ve Tanı anladım. Bu Barbaros ne b*k ki? Beyza bunu neden seviyor zaten bir sevgilisi var. Eh bi de kocası var. Ne doyumsuz bir şıllık lan?"

Evin bahçesine yaklaşınca etrafıma bakıp kimsenin olmadığından emin oldum. Bacağım zaten hasarlı olduğu için fazladan hassas davranarak duvarı geçtim ve yine borulardan tırmanarak Beyza'nın yatak odasına geçtim. Tan'ın yatak odası demiyorum çünkü Beyza'ya güvenemiyorum. Salak Tan yokken de burada aşna fişne yapmış olabilir.

Pencerenin dışındaki pervaza yukarı doğru kaldırıp açtım ve kendimi içeri çekerek yere indim. Ayağa kalkıp pencereyi kapattığımda işte içerideydim. Hemen önümde duran yatağa iğrenerek bakıp başımı iki yana salladım ve "Dur bir dakika niye iğreniyorum ki?" diye sordum. "Sonuçta Beyza Tan'ı aldatıyor diye Beyza'dan nefret etmiyor muydum? Eh Tan da Beyza'yı aldattığına göre," ellerimi şak diye çarptım. "Birbirilerine biçilmiş kaftanlar."

Gözlerimi kapatıp bu dediğimi başımla onaylarken kendimle gurur duyuyordum. Böylelikle nefret edilecek kişi sayısı ikiye çıkmıştı. Bir de veletlerini sayarsak üç.

"Ama şu Barbaros'u çözemedim hala?"

Gözlerimi açıp kuşkuyla kıstım.

"Bi de onu bassam bence artık evden ayrılma vaktim gelmiş olur. Heyecanı olmayan hikayelerini bekleyip ne yapacağım ki?"

Kendi kendime kararlaştırıp Barbaros'u izleme kararı aldım. Onun da hikayedeki rolünü öğrendikten sonra işi bitirecektim. Ama öncelikle guruldayan karnımı doyurmalıydım. Odanın kapısına yönelip sessizce açtım. Başımı dışarı çıkardığımda koridor boştu. Parmak uçlarımda merdivenlerin olduğu yere kadar yürüdüm ve merdiven boşluğundan aşağı baktım. Yine kimse görünmüyordu. Ahşap merdivenler her basışımda hafif bir gıcırtı sesi çıkarsa da sanki seri bastıracakmış gibi gözlerimi kapatıp sesi azaltmaya çalışıyordum.

İkinci kata geldiğimde Barbaros'un odasının kapısının açık olduğunu gördüm. Bu iyiye işaret değil. Dikkatli olsam iyi olacak, etrafta gezinmesi büyük ihtimal zira.

Yine sessizce inmeye devam ettim ve birinci kata geldiğimde mutfağa doğru başımı uzattım. Amerikan tarzı mutfak açık olduğu için salonla birleşiyor ve biri var mı yok mu çok kolay anlaşılıyordu.

Boştu. Kimsecikler yoktu.

Temkinli adımlarla ortaya kadar geldim ve biraz hızlandım. Ortalıkta çok gezinmektense yiyeceklerimi alıp odacığımda yemeyi tercih ederdim.

Buz dolabına yaklaşıp biraz kaşar peyniri, biraz sosis, biraz domates ve biber aldım. Tam kapağı kapatacaktım ki dikkatimi çeken muzu da alıp kapattım. Hepsini taşımak zor olacaktı. Çekmeceleri açıp bir poşet alıp içine doldurdum. Üst taraftaki dolapların kapağını açıp sürülebilir çikolata kavanozlarından birini aldım ve yarım ekmeği de poşete koyarak alış verişimi tamamladım. Ama henüz odacığa gitmeye karar vermemiştim. Nedense biraz gezesim vardı. Poşeti bileğimden yukarıya doğru çekip kollarımı önümde bağladım ve mutfaktan salona geçip ikili koltuklardan birine oturdum. Yumuşacıktı.

HAYATTA KALMA SANATIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin