o n y e d i n c i ❥

449 127 125
                                    




🌃

Bu dünyada her şeyin bir bedeli olduğuna inanmayanlardanım. İnanmayanlar evet, inanmıyorum. Eskiden inanıyordum, yani küçükken. Zira adil bir yerde var olduğumu düşünüyordum. Ama sonra, bana nispeten diğerlerini gördükten sonra bu düşüncemden vazgeçtim. Sınırlara dikkat eden insanların çekmediği kalmazken, her türlü fenalığı yapanların keyfi yerinde. İnançlarına göre karşılığını diğer dünyada göreceğini düşünenler de var elbette. Ama benim gibi insanların diğer dünyaya bel bağlayacak umudu yoktur. Bizler bu dünya da bile hayatta zor kalırken bunun karşılığını diğerinden beklemekte diğerlerine göre çok daha vahim durumdayız.

Bir arkadaşım vardı yetimhanede. Alımlı ve güzel bir kızdı. Hayatı boyunca bir gün olsun iyi niyetle bir şey yaptığına inanmıyorum. Yaptıysa bile ben görmedim. Arkadaşlarımıza zorbalık mı dersin, insanların aralarını bozmak mı dersin, yalan, hırsızlık, zina her şey vardı. Haberini aldım en son üniversiteye gitmiş ve hamile kaldığı için intihar etmiş. Onun akıbeti biraz beni düşündürüyor sadece. Belki de bir yerlerde adalet vardır ancak bana uğramadı henüz. Görmediğim için var olduğuna inanamadığım bir noktadayım. İsyan mı? Evet. İsyan konusunda üstüme yoktur. Çektiğim fevkalede sefillikten sonra şükretmek epey uzak bir fiil.

Önümdeki dosyaları bilgisayara geçirirken saatler geçip gidiyordu. Benimle birlikte diğer üç kişi de en az benim kadar harıl harıl çalışıyordu. Ne tek bir kelime konuşmuş ne de birbirimizin işine yardım etmiştik. Rakip olduğumuz için daha beter olmamız işimize gelirdi. Saatime baktım sekize geliyordu. Güneş çoktan batmış hava kararmıştı. Bugün eve girip giremeyeceğim konusunda tereddütlüydüm. Eğer Tan yine Beyza ile dışarıda kalırsa belki ama eve girsem bile ses olur. O halde nerede kalacağım? Neyse şu işi bitireyim bakarız bir çaresine.

Bilgisayara ve dosyalara o kadar dalmışım ki geçen saatlerin farkına bile varamadım. İki aday başlarını masaya koyup resmen pert gibi dururken erkek aday ve ben yazmaya devam ediyorduk. Yalnız gözlerimiz kan çanağına döndüğü için hızımız iyice yavaşlamıştı. En son erkek adayın da bilgisayarının ısınması ile ara vermesi gerekti ve tek devam eden ben oldum. Durmadan bilgi girişi yaptığım için diğerlerinin en az üç katı ilerideydim.

"Bilgisayara dondu çalışmıyor."

Erkek olan gözlerini bana kaldırıp bilgisayarına vururcasına çalışmasını beklerken ben yazmaya devam ediyordum.

"Boşuna bekleme, bazılarımız robot gibi yazıyor. Bu kadar çok mu istiyorsun işi?" Alaycı bir şekilde soran kıza bakmadım bile.

"Çok istiyor olmalı, para değerli tabii."

"Aman para için bile olsa bu işi yapamam. İnsanın gözü gider be. Valla ben ikinci saatte bıraktım oyun oynuyordum. Gidip başka bir işe başvuracağım." Esmer olan kız çantasını da alıp çıktığında erkek olan bilgisayarını düzeltmek için ofisten çıkıp Tan'ı aramaya başlamıştı. Kızıl olan kızla birlikte kaldığımızda bilgisayarı ile çalıştığını görebiliyordum ancak alttan bana baktığını da görüyordum.

"İsminizi sorabilir miyim? Benimki Emine."

Ona bakmadan yazmaya devam ederken "Hayat," dedim.

"Ne güzel isminiz varmış. Annemin adı da Hayat'tı. Ama kendisi çok uzakta şu an. Babamla boşandılar ve annem başka biri ile evlenip kasabalarında yaşıyor."

Konuşmadan yazmaya devam ederken "Aslında ben de bu işi çok istemiyorum. Çok zor ama yine de şansımı denemek istedim. Eğer sen kazanırsan çok mutlu olurum. Epey emek verdin," dedi.

HAYATTA KALMA SANATIDär berättelser lever. Upptäck nu