Bölüm 1

2.4K 271 834
                                    

Isak Danielson
I Can't Lose You (2021)

Bölüm 1

      Efsaneler ülkesinde ve büyünün olduğu zamanlarda, büyük bir krallığın kaderi genç bir adamın ellerindeydi. Onun adı... Merlin'di.

      Kaderinde yazılanı gerçekleştirmek için sekiz yıl boyunca türlü zorluklara göğüs germiş, türlü düşmanlarla savaşmış ve kralını korumak için ne gerekiyorsa yapmıştı. Arthur'u... Dostunu... Her şeyini.

      Başarısız olmuştu.

      "Elinden bir şey gelmez," demişti Büyük Ejderha. "Hayalini kurduğun her şey gerçekleşti."

      Ölmek üzere olan Arthur'un bedenini sıkıca tutmaya çalışırken, "Onu kaybedemem!" diye bağırdı Merlin. "O benim dostum!"

      "Ne kadar büyük olursa olsun bazı hayatların kaderi önceden çizilmiştir, Merlin. Arthur basit bir kral değil; şimdinin ve geleceğin kralıydı. Cesur ol. Albion'un en çok ihtiyaç duyduğu anda Arthur yeniden doğacak."

      Bir şansı kalmadığına inanmayı reddediyordu Merlin, onu kurtaramayacağını kabullenmek istemiyordu. Bir yolu olmak zorundaydı, Arthur yaşamak zorundaydı.

      "Seni tanımak bir ayrıcalıktı genç büyücü, yaşadıklarımız insanoğlunun hafızasında uzun yıllar kalacak."

      Büyük Ejderha oradan uzaklaştığında gözyaşlarıyla geride kalan Merlin, Arthur'un hâlâ nefes alıp almadığını kontrol etti. Çaresizdi. Arthur'un belli belirsiz bıraktığı nefes kadar güçsüz hissediyordu. Yapacak bir şeyi olmadığını kabullenmek ve dostunun son nefesini vermesini beklemek canını çok yakıyordu.

      "Arthur," diye fısıldarken yaşam sıcaklığının iyice çekilmeye başladığı yüzüne yaklaşmış, alnını alnına yaslamıştı. "Lütfen," dedi yalvarırcasına. "Seni kaybedemem. Benim sana ihtiyacım var, yanında olmazsam ne yapacağımı bilmiyorum. Arthur..."

      Elini Arthur'un soğuk yanağına yerleştirirken gözlerini kapatmış, engel olamadığı gözyaşları Arthur'un yüzüne düşerken, "Ben olmalıydım," diye fısıldamıştı. "Ölen ben olmalıydım. Camelot'un krala ihtiyacı var, hizmetkârına değil... Seni koruyabilmeliydim."

      Keşke senin yerinde ben olsaydım, diye geçirdi içinden, hıçkırıkların arasında konuşamayınca.

      Keşke senin yerine ben ölseydim.

      O anda beklenmedik bir esinti hissetti Merlin. Avalon Gölü'nün karşısından esmeye başlayan rüzgâr güçlenerek onların olduğu tarafa doğru ilerliyor, ilerlerken gölü dalgalandırıyordu. O sırada toprakta fark ettiği parlaklık dikkatini çekti Merlin'in; gölün bir kenarından ayrılan su, parlak bir ip misali Arthur'un toprağın üzerindeki eline doğru yol çiziyordu.

      Merlin ne olduğunu anlamaya çalışırken iyice güçlenen rüzgâr, yoğun bir toz bulutuna neden oldu. O kadar güçlü esiyordu ki; Merlin, etrafa saçılan tozlardan korumak için önce Arthur'un yüzünü kapattı eliyle, ardından kolunu kaldırarak kendi gözlerine kapattı.

      Rüzgâr ve uğultusu gittikçe arttı... arttı... ve arttı... Merlin ise Arthur'u korumak ister gibi üzerine kapattı bedenini.

      Sonunda rüzgârın uğultusu ve gücü yavaşça kaybolmaya başladığında Merlin yavaşça doğruldu, gözlerini açıp etrafa baktı. Etraftaki toz bulutu dağıldığında saniyeler önce oldukları yerde değillerdi. Hava karanlıktı. Avalon Gölü artık yoktu. Belirsizliğin verdiği endişeyle hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.

Where Hearts Die | MerthurWhere stories live. Discover now