Bölüm 4

1.7K 255 741
                                    

"I don't want you to change.
I want you, to always be you."

Bölüm 4

      Merlin, hayatındaki bütün sorunların bir anda puf olması için gereken tek şeyi duymuş gibi hissediyordu. Omuzlarındaki yükün büyük kısmını her adımda geride bırakarak perdeye ulaştı ve yavaşça aralayıp yatağa doğru baktı.

      "Merlin..."

      Arthur'un sesini duyduğunda gözlerinin mutluluktan dolması çok kolay olmuştu. Hemen yanına gitmek istese de önce birkaç derin nefes alarak ağlamayacak duruma gelmeyi bekledi. Sonunda kıyafetinin koluyla gözlerini silip içeri girdi.

      "Arthur," diyerek yatağın kenarına oturduğunda Arthur'un bakışları onu bulmuştu.

      Merlin'i gördüğünde hissettiği rahatlamanın yüzüne yansımasına engel olamayan Arthur, "Neredeydin?" diye sordu. Merlin'in alışık olduğu bir soruydu.

      "Buradayım," derken yine o ağlama hissi geldiyse de bastırmayı başardı. "Buradayım, endişelenme, iyisin. Ölmeyeceksin."

      Arthur, Merlin'in orada oluşunu garantilemek ister gibi kolunu tutarken, "Bu iyi haber," dedi.

      Merlin düşünür gibi yaparak, "Tartışılır," diye cevapladı. "Senin için mi? Yoksa benim için mi? Sana daha fazla katlanmanın 'iyi haber' olduğundan çok emin değilim de..."

      Arthur, Merlin'in koluna vurduktan hemen sonra yüzüne genişçe bir sırıtma yerleşmişti. "Bunu soracağım sonra," dedikten sonra da elinde olmadan ciddileşti. "Teşekkür ederim, yanımda olduğun için."

      "Eh... Şanslısın ki başka bir planım yoktu," diye cevapladı gülerek. Arthur'un ölmediğini görmenin neşesi kendini gösteriyordu.

      "Şanslı ben," dedi Arthur imalı bir tonda. Sonra, "Ne oldu?" diye sordu. "Nasıl kurtuldum?"

      "Ne hatırlıyorsun?"

      Arthur büyük bir hayal kırıklığıyla, "Mordred," dedi, "beni yaraladı, gerçekten öleceğimi sandığımı hatırlıyorum. Bir de tuhaf bir rüya görmüş olabilirim."

      "Rüya mı?"

      "İşte sen büyücüymüşsün falan... Bunca zaman bana yalan söylüyormuşsun..."

      Merlin ne diyeceğini bilemeyerek öylece Arthur'un yüzüne baktı.

      Arthur iç çekerek, "Rüya değildi, değil mi?" diye sordu. "Gerçekten hâlâ büyücüsün?"

      Merlin başıyla onayladı ve bu onayı sessizlik takip etti. Sonunda Merlin, "Üzgünüm," dedi.

      Arthur cevap vermedi. Ölmek üzereyken Merlin'e bu konuda daha ılımlı yaklaştığını hatırlıyordu ama o öleceğini düşündüğü anlardı. Aynı hayal kırıklığı bütün tazeliğiyle yeniden kendini gösteriyordu.

      Merlin, Arthur'un zamana ihtiyacı olduğunu anlayabiliyordu. Zaten konuşacak, yüzleşecek çok zamanları olacaktı. Bu yüzden onun üstüne gitmemeye karar verdi.

      "Dinlenmen gerekiyor," dedi Merlin ufak bir gülümsemeyle.

      Arthur başıyla onaylarken, "Neredeyiz?" diye sordu.

      Güzel soruydu ve Merlin'in verecek düzgün bir cevabı yoktu. En azından Arthur'a... "Bunları sonra konuşuruz, toparlanman gerekiyor."

      "Şey- affedersiniz? Gelebilir miyim?"

      Sese doğru baktıklarında Harry'nin perdenin arasından kafasını uzattığını gördüler. Sonra Harry perdeyi biraz iteleyip elindeki tepsiyi gösterdi.

Where Hearts Die | MerthurWhere stories live. Discover now