Bölüm 11

1.5K 220 509
                                    

"In life, you always have a choice,
sometimes it is easier to think you don't."

Bölüm 11

      Merlin'in ruh hali de kafası da karmakarışıktı. Eş zamanlı olarak birbirinden çok farklı duyguların etkisi altındaydı. Hangisinin daha ağır bastığını, hangisine odaklanması gerektiğini ya da işin içinden nasıl çıkacağını bilmiyordu.

      Harry ise ne yapacağını bilemeyerek kısa bir süre olduğu yerde dikildi. Merlin'in dizlerini kendisine çekmesini ve kollarını dizlerine sararken boşluğa dalıp gitmesini izledi. Bir tür duygusal karmaşada olduğunun farkındaydı. Patronus değişiminin ne anlama geldiğini az çok biliyordu. O kadar güçlü bir büyüyü ilk denemesinde yapabilmesi ve daha ilk seferinde Patronus'unun şekil değiştirmesine neden olacak kadar güçlü bir duygusal çalkantı yaşaması...

      Onu konuşmaya zorlamak istemiyordu ama tepesinde dikilip istemeden de olsa bir baskı kurmak da istemiyordu. O yüzden sessizce yanına oturdu ve beklemeye başladı. Yüzüne dik dik bakarak rahatsız etmek istemese de Merlin'in gözlerinin dolduğunu görmek Harry'yi biraz strese sokmuştu. Ona yardımcı olmak istiyordu ama ne yapabileceğini bilmiyordu.

      Sessizlik uzayıp giderken Merlin'in Arthur'a âşık olduğu düşüncesine yoğunlaştı Harry. Hogwarts'a geldikleri andan beri yaşananları, tavırlarını, söylenenleri düşününce aralarındaki güçlü bağın arkasında 'aşkın' yatıyor olması anormal gelmemişti.

      Sessizliğe daha fazla dayanamayan Harry, "Konuşmak ister misin?" diye sordu. "Yani anlatmak falan istersen..."

      "Kendime engel olabildiğimi sanıyordum," dedi Merlin. "Mantıklı bir yere koyamadığım hisleri görmezden gelirsem kendiliğinden kaybolup gideceğine inanıyordum. Başardığımı sanıyordum."

      Harry onu bölmek istemediği için sessiz kaldı. Merlin'in ise konuşmaya devam etmesi biraz zaman almıştı.

      "Böyle olmaması gerekiyordu. Engel olmam gerekiyordu. Sonuçta o bir..." Cümlesini tamamlayamadı.

      Harry sakince, "O bir erkek," diye tamamladı onun yerine.

      Merlin başıyla onaylarken çok çaresiz görünüyordu. Farkındalığın altında ezilmemeye çalışıyor gibiydi.

      "O bir insan," dedi Harry, Merlin konuşmayınca. "Bak biz insanız, duyguları olan canlılarız. Özleriz, nefret ederiz, severiz... ve sen onu seviyor olabilirsin, bunda yanlış bir şey yok. Bir kadına âşık olmak zorunda olduğunu kim söyledi ki?"

      "Burada normal olduğunu anlayabiliyorum ama bizim oralarda, bizim zamanımızda alışılmış bir şey değil. Erkek olmasından öte o... Arthur. Kral Arthur."

      Harry ufak bir gülümsemeyle, "Her şeyden öte o senin Patronus'un," deyiverdi. "Onu düşündün, değil mi?"

      "Başka ne düşünebileceğimi bilmiyordum," diye itiraf etti Merlin. "Sahip olduğum her şeyin odağında Arthur var, bütün mutlu anılarımda, hepsinde... Hayatım onun etrafında şekilleniyor ve bu nasıl hissettiriyor biliyor musun?"

      "Nasıl?"

      "Tam olması gerektiği gibi..."

      "Ve sen hâlâ onun erkek olmasını sorun olarak görüyorsun?"

      "Bilmiyorum. Kendimi sorguladığım zamanlarda benim için iki ihtimal vardı: Ya ben normal değildim, kafayı yiyordum... ya da hislerimi yanlış değerlendiriyordum. İkinci seçeneği kabul ettim. Anlarsın ya, anormal olduğuma inanmaktan daha kolaydı."

Where Hearts Die | MerthurWhere stories live. Discover now