Bölüm 18

928 118 106
                                    

"Don't ask me..."

Bölüm 18

Odadakiler rahatlamakla şaşırmak arasında gidip geliyordu. Geri dönme konusu bir anlamda açıklığa kavuşmuş olsa da Dumbledore'un söyledikleri elbette yeni soru işaretlerine neden olmuştu.

"Yanlış anladıysam düzelt lütfen," diyerek sessizliği Arthur bozdu. "Bizi biinnn beşşşş yüüüüzz yıl geleceğe getirdiğin yetmiyormuş gibi bir de bunca zaman dönmemize engel olan sendin, öyle mi?"

Merlin masumca gülümserken, "Öyleymiş," diye cevapladı.

"Bak bir de gülümsüyor," dedi Arthur söylenerek. "Delirdin mi be adam?! Krallık yıkılıyor orada, biz burada oyalanıyoruz!"

"Bana ne kızıyorsun? Ben sanki nasıl döneceğimizi biliyordum da sakladım!"

"E- e öyle ya!"

"Gelecekteki bana sorarsın hesabını, benim bir şey bildiğim yok!"

Arthur gözlerini kısıp dik dik bakmaya başladı. "Tablodaki adama anladığını söyledin, ne anladın o zaman?"

"Bir şey yok," derken McGonagall'a döndü Merlin. "Avalon Gölü nerede?"

"Konuyu değiştirmesene," diye araya girdi Arthur. "Niye zamana ihtiyacımız vardı? Artık sır yok, unuttun mu?"

"Sonra konuşalım, şimdi daha önemli işlerimiz var."

"Neden kalmamız gerekiyordu, Merlin?"

Merlin siniri bozulmuş bir şekilde Arthur'a döndü. "Biraz düşün, cevabı bulabilirsin bence."

"Cevaplar sende," dedi Arthur düşünmeye pek de tenezzül etmeyerek. "Sen söyleyecek-"

"Beni öp diye!"

Odaya ölüm sessizliği gibi bir şey yayılırken Ron'dan, "Ha?" diye bir ses çıktı. Diğerleri de bunun üzerine başka şeylerle ilgileniyor gibi köşelerine çekildiler.

Arthur kafası karışık bir şekilde Merlin'e bakarken anlamaya çalıştı. "O ne demek?"

Merlin derin bir iç çekerek Arthur'a döndü. "Muhtemelen beni öp diye kaldık," diye tekrarladı. "Hemen dönseydik bu yaşanır mıydı? Sanmıyorum. Sen henüz benim büyücü olmamı bile kabullenememiştin. Hatta büyü hakkındaki düşüncelerin bile şu an olduğu gibi pozitif değildi. Hemen dönseydik beni öpmeyi bırak, zindana falan atardın. Öldürmeye kıyabilir miydin bilmiyorum ama cezalandırmanın bir yolunu falan bulurdun- ya da belki gitmemi isterdin."

"Aptal mısın sen?" diye sordu Arthur. "Yaralıyken, öleceğimi düşünüyorken bile sana değişmemeni söyleyen bendim. Kollarında ölmek istedim, Merlin. Döndüğümüzde seni cezalandırabileceğimi nasıl düşünürsün?"

"Ölmek üzereydin. Bir kral gibi değil, sadece Arthur gibi düşünüyordun, bir dost gibi... Eğer hemen dönseydik kral gibi düşünmek zorunda kalacaktın."

"Buna gerçekten inanıyor musun?" diye sorarken sesinde hayal kırıklığı vardı Arthur'un. "Kral Arthur'un sana zarar verebileceğine?"

"Şu an hayır."

"O zaman?"

"O zaman seni hayal kırıklığına uğratarak kaybettiğimi sanıyordum. Seni yaralayan Mordred da bir druid, bir büyücüydü. Morgana da..." Merlin bakışlarını kaçırdı. "Yani büyüye karşı öfkeli olman çok anlaşılabilirdi."

Arthur yaşadığı hayal kırıklığıyla başını salladı. "Babam gibi olabileceğimi düşündün."

"Tabii ki hayır!" derken Arthur'un karşısına dikildi Merlin. "Sen o değilsin, hiçbir zaman onun gibi olmadın."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 19, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Where Hearts Die | MerthurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin