on beş

1.5K 193 193
                                    

son bir haftadır, kokonoi gerek okulda gerekse telefon üzerinden olsun inui'nin zorbalığına maruz kalıyordu. inui'den gelen laf sokmalar ve göndermeler o kadar canını sıkmaya başlamıştı ki, utanmasa çöküp ağlardı.

yine o zamanlardan birindeydi. öğretmen, kokonoi'ye fotokopisini çektirdiği testleri uzattı. "bunları nöbetçiye verir misin?"

kokonoi başını sallayıp ayağa kalktı.

"çok iyi verir." dedi, inui. sırasında arkasına yaslanırken. sınıftakilerin gözü bir inui'de bir kokonoi'de gezindi. ardından kokonoi hızla sınıftan çıktı.

inui'nin bunu yaptığı çoğu sefer, bulunduğu ortamdan uzaklaşıyordu. ancak uzaklaşması imkansız olan yerlerde de yapıyordu. kokonoi'ye hiç acımıyordu.

öğle arasında kantinde oturuyorlardı. sanzu tostunu yerken, kokonoi sadece kahve içiyordu. yanlarına iki sandalye çekildi. kokonoi gözlerini kahvesinden çekip baktığında inui ve kazutora olduklarını gördü. yine başlıyordu.

"naber?" dedi kazutora, elindeki tost ve ayranı masaya bırakırken. inui sadece soda içiyor gibiydi.

sanzu, "iyi." diyerek havada kalan soruyu yanıtladı. tostunu daha yarısını bile bitirmeden masaya bıraktı, iştahı kaçmıştı.

"siz de iyice çifte kumrular gibi oldunuz." dedi inui, sodasını yudumlarken.

kokonoi öksürerek kahvesini püskürttü. kazutora, boğulmaması için sırtına vururken kahkaha attı. "sakin ol lan."

kendine geldiğinde masadan ayrılmak üzere ayağa kalktı. gitmesine engel olan şey sanzu'nun bileğini yakalayan eli oldu. "nereye?"

"acıktım. tost alacağım." diyerek bileğini sanzu'dan kurtarmaya çalıştı. sanzu'nun bırakmaya niyeti yoktu. "benimki duruyor, yiyeceksen." ve kokonoi'yi çekip sandalyesine geri oturttu. o sırada inui ve kazutora sadece izliyordu.

kokonoi tekrar oturduktan sonra sanzu ve kazutora kendi aralarında imalı imalı bakışmaya başladı. inui sodasını içerken, kokonoi de sanzu'nun tostunu yiyordu. ortam sessizdi.

"ee siz hep böyle bizi rahatsız mı edeceksiniz?"

sessizliği bölen sanzu'nun inui'ye bakarak söylediği sözler oldu.

inui, sodasını masaya bırakıp derin bir nefes aldı. "rahatsız mı ediyoruz?"

"yani." dedi, sanzu. "sizce etmiyor musunuz?"

"arkadaş olduğumuzu düşünüyordum."

ardından sanzu ayağa kalkıp ellerini masaya koydu. inui'ye doğru eğilirken sırıttı. "seni öldürürüm."

"ablama yaptığın gibi mi?" diyerek başını kaldırıp doğrudan sanzu'nun yüzüne baktı.

"elimden o kadar kolay kurtulamazsın." dedi, geri çekilirken. "koko bitirdiysen gidiyoruz."

kokonoi elindeki tostun kağıdını masaya bıraktıktan sonra ayrılıp kantinin çıkışına doğru yürüdüler. inui, kantinden çıkana kadar arkalarından baktı.

"ciddi miydin?"

"hangi konuda?" dedi sanzu, yürümeyi bırakıp ona dönerken.

kokonoi koridorda sesinin duyulmaması için sanzu'ya yaklaştı. "onu öldürmek konusunda."

sanzu sırıttı. "canımı sıkarsa neden olmasın."

"yapma."

"eh?"

kokonoi, gözlerini sanzu'dan kaçırıp başka bir yöne baktı. "ona dokunma. ne istersen yapacağım."

bunu uzunca düşünmüştü ve sanzu'nun inui'yle uğraşmasına engel olmak için bir şeyler yapması gerektiğinde karar kılmıştı. inui'ye bir şey olacak olursa, akane boşuna ölmüş olurdu.

"yüzüme bak." dedi sanzu, kokonoi'nin çenesini tutup yüzünü kendine çevirirken. "ne istersem mi?"

"evet."

elini kokonoi'nin çenesinden çekerken yüzündeki sırıtış büyüdü. "anlaştık."

ardından tekrar önüne dönüp yürümeye devam etti. bir yandan da ıslık çalıyordu. kokonoi, aklından neler geçtiğini bilmek istedi. ama imkansızdı.

bildiği tek bir şey varsa bu, inui'nin ondan nefret edeceğiydi.

_____________________________________

sanki inui gercekten nefret edebilirmis gibi

anlatamam | kokonui.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin