11

12.2K 806 147
                                    


Ensemdeki nefes
_______________

Buzdolabının kapağını açmamla içerisinde hiçbir şey olmadığını görmemle yüzüm düştü. Sonra guruldayan karnıma baktım. Bıkınca bir nefes verdim ve ceketimi alıp evden çıktım.

En iyisi markete gidip bir şeyler almaktı. Apartmandan çıkmamla markete doğru yürüdüm.

Marketten içeri girmemle makarnaların olduğu yere gittim. Yapabildiğim en güzel ve tek yemek. Birkaç tane makarna yoğurt ve evdeki birkaç eksiği alıp eve gittim.

Kapıya gelmemle elimi cebime attım ama hiçbir şey bulamadım.

"Hassiktir la"

Anahtarı almayı unutmuştum. Sonra telefon olan cebime elim gitti ama orada da bir şey bulmadım.

"Hayy şansıma emi"

Sinirle poşeti yere bıraktım. Bu Celal'den sonra aklım o kadar doluydu ki hep bir şeyleri unutuyordum.

"Bir sorun mu var?"

Arkamdan gelen çocuk sesiyle o tarafa döndüm. Muhtemelen 8-9 yaşlarında olan bir erkek çocuktu. Gömlek ve pantolon giymişti. Gömleğin bütün düğmeleri iliklenmişti bir de gözündeki gözlükle büyümüşte küçülmüş bir havası vardı.

"Anahtarımı evde unutmuşum ufaklık"

Kaşları hayretle yukarı kalktı sonra da kaşları çatıldı

"Yalnız ufaklık değil Araf"

Duyduğum şeyle resmen dejavu yaşadım. Dudaklarım yukarıya doğru kıvrıldı.

"Kusura bakmayın Araf bey"

Bu sefer yüzünde gülümseme oluştu.

"Önemli değil..."

Adımı bilmediği için duraksadı güldüm

"Adım Kemal"

Güldü

"Önemli değil Kemal bey"

Bu çocuk bildiğin junior Alaz. Takım elbise giydir saçlara şekil ver al sana Alaz savcı. Tam o sıralarda merdivenden çıkan Alaz savcıyı gördüm o daha beni görmemişti.

"Arafcım niye kapıda bekliyorsun Ayaz evde değil mi?"

Beni görünce bi durdu sonra da beni inceledi.

"İyi akşamlar Kemal bey"

"İyi akşamlar Alaz bey"

Araf bana baktı sonra abisine döndü.

"Abicim Kemal beyle konuşuyordum. Anahtarını evde unutmuş"

Alaz bana doğru baktı.

"Öyle mi yardımcı olacağım bir şey var mı?"

Ona mahçup bir bakış attım.

"Aslında var telefonunuzu kullansam çok iyi olur"

"Tabii"

Gülümsedi ve telefonunu bana uzattı. Aldığım telefonla çilingiri aradım.

Konuşmamın bitmesiyle telefonu ona uzattım.

"Teşekkür ederim"

"Önemli değil. Ne zaman gelirmiş"

"Yaklaşık bir 30 dakikaya burda olurmuş"

"İstersen gel bizde bekle"

Tam itiraz edecektim ki beni durdurdu.

"İtiraz kabul etmiyorum"

Başımı tamam anlamında salladım ve onlara doğru yürüdüm. 30 dakika kapıda bekleyeceğime oraya giderim daha iyi.

Kapıdan girmemle Araf terlikleri önüme koydu.

"Buyurun Kemal bey"

Gülümsedim bu çocukla konuşunca kendimi toplantıda gibi hissetmem normal mi?

"Teşekkür ederim ufaklık ama bana bey demsen çok sevinirim"

Gülümsedi.

"Olur ama sen de bana ufaklık deme"

Güldüm

"Peki Araf"

Tekrar gülümsedi.

"Teşekkürler Kemal abi"

İkimizde güldük ve salona doğru yürüdük. Salonu incelememle şaşırmadım desem yalan olur. Evi fazla temizdi hem de baya temizdi. Kendi evimi düşününce yüzüm düştü. Keşke Alaz savcı kadar temiz olsam.

"Akşam yemeği yedin mi?"

Alaz savcının sesiyle ona döndüm.

"Daha yemedim"

Gülümsedi.

"Ben de tam hazırlayacaktım bize eşlik edersin değil mi?"

"Şey rahatsızlık ver miyim"

Gülümsedi bildiğin gülümsedi bu sık rastladığım bir durum değil.

"Vermezsin hem çok sevinirim yani çok seviniriz Araf seni sevdi"

Dediği şeyle güldüm.

"Ben de çok sevdim onu senin çocuk versiyonun gibi"

Dediğim şeyle gözlerim kocaman açıldı. Dolaylı yoldan onu sevdiğimi söylemiş gibi mi oldum acaba?

Şaşırsa da bir şey demedi.

"O zaman ben yemeği hazırlıyım"

Konuştuktan sonra mutfağa doğru gittim

"Senin ağzının ayarına emi Kemal"

Salonda tek başıma beklemek istemediğim için mutfağa doğru gittim. Zaten Araf nerede onu da bilmiyorum.

Mutfağa girmemle buzdolabını kapatan Alazı gördüm

"Yardım edecek bir şey var mı?"

Sorduğum soruyla bana baktı sonra da elindekileri tezgâha bıraktı ve tekrar bana döndü.

"Sebzeleri doğramak ister misin?"

Tezgâhtaki sebzelere bir de ona baktım. Sebze mi gerçekten mi?

"Sebze yemeği mi?"

Sorduğum soruyla kaşları havalandı.

"Sevmez misin?"

Yüzüme zoraki bir gülümseme koydum.

"Çoook severim"

Güldü. Bu adama gülmek çok yakışıyordu.

"Yüz ifadenden belli oluyor zaten ama merak etme bu sebze yemeği Araf'a"

Yalandan üzülmüş gibi yaptım.

"Tüh ben de nasıl üzüldüm ama"

Tezgâha doğru yaklaştım ve doğrama tahtasının üzerindeki sebzeleri doğramaya başladım.

Ensemde hissettiğim nefesle nefesimi tuttum. Sonra Alaz başımdan bir şey geçirdi. Baktığımda bunun bir önlük olduğunu gördüm.

"Üstün kirlenmesin"

Dediği şeyle arkamdan çekildi.

"Teşekkür ederim"

İçime kaçan sesimle konuştum. O da gülümsedi ve işine koyuldu. Hem yemek yapıyorduk hem de sohbet ediyorduk.

Ve ben bu halimizi çok sevdim

Asayiş Ben Kemal | GayWhere stories live. Discover now