Asayiş Ben Kemal | Gay

17

Beklerim
___________
Restaurant'a girmemizle adamın bize gösterdiği yere doğru yürüdük. Alaz savcının teklifi üzerine öğle yemeğine çıkmıştık.

Sandalyelerimize oturmamızla garson ne istediğimizi sordu. Buraya ilk kez geliyordum ama Alaz savcının ilk kez gelmediği çok belliydi bu yüzden ona bırakmıştım.

Garsonun girmesiyle bakışlarını bana dikti yerinde biraz kıpraştım.

"Bir sorun mu savcım?"

Omuz silkti.

"Adımla hitap edebilirsin resmiyette gerek yok"

Dediği şeyle ağzımdan bir kahkaha firar etti. Ama komikti.

"Bu resmiyeti aramıza siz koydunuz hatırlatırsam"

Güldü ve başını salladı.

"Evet ama şu an karakolda değiliz yani öyle mesafeli konuşmamıza gerek yok."

Bu adamın derdi neydi acaba.

"Komşuykende mesafeliydik"

Dediğim şeyle yerinde gergince kıpırdadı bu hareketi yüzümde bir gülümseme oluşmasına neden oldu. Onu böyle köşeye sıkıştırmak laf sokmak acayip hoşuma gidiyordu.

"Hayatımda aldığım en saçma karardı"

Dediği şeyle az kalsın içtiğim su boğazımda kalıyordu. Ne oluyor lan bu adama.

Bana gülerek bakmasıyla bakışlarımı kaçırdım. Ben niye şu an gerildim ki.

Garsonun getirdiği yemekle gerginliğim biraz olsun gitmişti. Fazla pahalı duran tabağa baktım. Porsiyonları da küçücüktü ben nasıl doyarım şimdi. Lokantaya gitseydik ne olurdu sanki böyle dolu dolu porsiyonlar falan.

Çatalımla yemekten ufak bir parça aldım ve çiğnedim. Yediğim yemekle kaşlarım hayretle kalktı. Antin kuntin bir yemeğe benziyor ama tadı harikaydı.

Hissettiğim bakışlarla kafamı kaldırdım. Bana gülerek bakıyordu. Yemeğini yesene abicim ne bakıyorsun?

"Bir şey mi oldu"

Açıkta bir şey mi var kardeşim o nasıl bakış?

"Alaz"

Adını söylememle yüzündeki gülümseme daha da büyüdü.

"Hmm"

"Bir şey mi oldu"

Bakışları hemen cam tarafa döndü ağzında birkaç şey geveledi ve tekrar bana döndü.

"Kusura bakma dalmışım"

Kafamı sorun yok dercesine salladım. O da bakışlarını tabağına doğru çevirdi.

"Dün akşam"

Duyduğum şeyle bakışlarımı tabağımdan ona çevirdin.

"Annem öyle söyledi diye mi evden kaçarcasına gittin"

Başımı hemen hayır dercesine salladım

"H-hayır sana da söylemiştim. İşim vardı Sergen dosya istemişti"

Hızla konuşmamla daha da güldü

"Dosyalar o kadar acil değilmiş. Hem dün karakola da gelmemişsin"

Suyumdan bir yudum aldın

"Sergen sonradan acil olmadığını söyledi"

Ulan düştüğüm hale bak iyice yalancıya döndüm.

Kaşları alayla havaya kalktı. O da benim gibi suyundan bir yudum aldı

"Ne biliyim ben de sözlüm olduğunu düşündüğün için hemen gittin sandım. Bugün de kıskançlığın ve tribin yüzünden yüzüme bile bakmadığını düşünmüştüm"

Dışarıya sesli bir nefes verdim.

"S-saçmalık...........bana ne yani. Sadece fazla işim vardı denk gelmiş. Hem beni ne ilgilendirir"

Boğazını temizledi.

"İlgilendirir"

Sonra gözleri güzel bakmaya başladı. Sevgiyle bakmaya başladı ya da ben paranoyak oldum.

"Sen benim için önemli bir insansın bu yüzden ilgilendirir"

Derin bir nefes aldı.

"Aslında bu konuşmayı güzel bir akşam yemeğinde yapmak isterdim ama bugünden sonra şartlar bunu gerektirdi"

Bu konuşma nereye gidiyor acaba?

"Ben öyle uzatmayı sevmem aklımdakini direkt söylerim"

Onu anladık zaten.

"Benim sana olan duygularım öyle iki iş arkadaşının, iki komşunun ya da iki arkadaşın arasında olan duygular gibi değil. Daha büyük daha güzel duygular."

Bana gülümsedi.

"Yüzündeki gülümsemenin sebebi olmak istiyorum. Üzüntünün değil. Benim yanımda dilediğince mutlu ol istiyorum. Benim yanımda rahat ol istiyorum. İçindeki sıkıntının üzüntünün ortağı olmak istiyorum."

Eli yavaşça elimim üstüne gitti.

"Sığındığın limanın olmak istiyorum"

Hızlı hızlı çarpan kalbimin dışardan duyulmaması için dualar ettim. Ne oluyordu lan! Biz az önce ne yaşadık.

Bu adam bana resmen aşkını ilan etti. Kafam bana oyun oynamıyorsa etti.

Acaba ne yapsam. Kaçsam mı acaba. Kapıya da uzağım yakalar hemen.

"A-alaz ben..."

Durdum ne diyeceğim ki onu bile bilmiyorum.

"Hemen bir şey demene gerek yok. Sadece bil istedim içimde daha fazla tutamazdım. Ben beklerim seni be cevabını beklerim. Ne zaman hazır hissedersen ne zaman konuşmak istersen o zaman konuşuruz"

Gülümsedi.

"Ben hep birkaç adım uzağında olacağım o kadar"