3.Bölüm ''Kaner ve Akman Ailesi''

2K 206 136
                                    

Önümde arabayı süren adama çaktırmadan nefes egzersizleri yapıyordum. Zihnimdeki kral çoktan harekete geçmiş zindanlarında esir olan zavallı kalbimi elleriyle boğmaya başlamıştı. Ondan daha beter halde olan ruhum zindanın bir köşesine sinmiş çaresizce kalbimi izlerken sıranın ona da geleceğini biliyordu.

Tekrardan içimden sayarak sessizce nefes alıp yine sayarak içimde tuttum ve yavaşça nefesimi verdim. Katil olduğunu düşündüğüm hatta emin olduğum adamın evine gidiyordum. Nelerle ve kimlerle karşılaşacağımı bilmeden çıktığım bu yolda güvendiğim tek şey cebimdeki biber gazıydı. Kötü bir durumla karşılaşırsam kullanmaktan asla geri durmayacaktım. İşin en kötü kısmı yanımda Arda'nın da olmasıydı. Ben daha kendimi koruyamazken Arda'yı nasıl koruyacaktım?

Çalan telefonumun sesiyle düşüncelerime durun deyip elimi cebime attım. Annem arıyordu. Ah... Ona haber vermeyi unuttum.

''Efendim?'' Sakinmiş gibi duyulan sesim arabada belirdiğinde Kaner Bey'in gözleri dikiz aynasından beni buldu. Ben hemen gözlerimi kaçırıp Arda'ya baktım, başı göğsümde uyuyordu.

''Beria ne oldu? Haber vermeden çekip gittin.'' Fazlasıyla telaşlanmıştı. Görmesem de titrediğine eminim.

''Sakin ol, anne. Arda'nın bu halini görünce sana haber vermeyi unuttum. Ben bu akşam...'' Duraksadım, ne diyecektim? Katil bir adamın evinde kalacağımı mı? Hafifçe öksürüp boğazımı temizledim. ''Ben bu akşam Arda'nın yanında kalacağım, durumu hiç iyi değil.''

''Kıyamam ya, durumu nasıl?'' Telaşının durulduğunu sesinden anladım.

''Şu an kucağımda uyuyor, sabaha daha iyi olacağına eminim.''

''Beria bak eğer şu anda zor bir durumdaysan Arda'nın ismini sık sık tekrar et, ben anlarım. Hemen polisi çağırırım.''

''Sıkıntı yok anne, ters giden bir şey olursa hemen sesi ararım.'' Bu sefer ben ona baktım, o yola bakıyordu.

''Tamam canım, görüşürüz. Allah'a emanet ol.''

''Görüşürüz anne.'' Telefonu kapatıp sessiz ve gergin yolculuğa devam ettim. Kalbime zulüm eden dakikaların ardından araba durmuştu.

Kucağımda uyuyan Arda'yla nasıl arabadan ineceğimi hesaplarken kapım açıldı. Kaner Bey üzerime doğru eğildiğinde gerginliğim tavan yaptı. Nefesimin kesildiği ve ellerimin buz tuttuğu o anlarda Kaner Bey dikkatli bir şekilde Arda'yı kucağımdan aldı, yavaşça geri çekildi. Elleri herhangi bir yerime değmemişti ama bana yaklaşmıştı. Arda'yı alacağı zaman bana tacizde bulunacağını sanmış, çok korkmuştum. Ne zaman dolduğunu fark etmediğim gözyaşlarımı içime akıtıp kalbimi sakinleştirmeye çalıştım.

Kaner Bey arabanın yanında Arda'yı omuzlarına yerleştirirken soğuk havayı hisseden miniğim huzursuzca kıpırdandı, uyandı. ''Öğretmenin?'' Uykulu sesini duyduğumda kendimi hareket etmeye zorladım. ''Öğretmenim nerede?'' Sesi ağlamaklı bir şekilde çıktığında zar zor arabadan indim.

''Buradayım Arda, korkma.'' Kendini birden Kaner Bey'in kucağından benim kucağıma attığında ikimizin arasındaki bir adımlık mesafe ve benim titreyen dizlerim Arda'nın bu hareketini karşılayamamıştı. Çelimsiz kollarım Arda'yı bir şekilde tutarken ayaklarım gerilemişti. Dengemi koruyamayıp yere düşeceğimi anladığımda sırtımda hissedeceğim şey ya ıslak yer ya da arabanın sert bir kısmı olmalıydı, sert ve sıcak bir el değil.

''AA-'' Ağzımdan kaçan çığlığı son anda dişlerimle yakalamıştım. Dibime girmişti! Bir eliyle beni tutuyor diğer eliyle de Arda'yı tutuyor ve bana sabitliyordu. Eli sırtımda, sert kolu ve göğsü koluma değiyordu. Zihnimdeki kral kalbimi büyük bir zevkle tekme tokat dövüyordu. Zavallı kalbimin attığı çığlıklar zindanda yankılanıyor, diğer bütün esirleri dehşete düşüyordu.

ANDROFOBİWhere stories live. Discover now