9.Bölüm ''Gerçekler''

2.3K 185 264
                                    


İnsanların umutla baktığı gökyüzü gecenin karanlığından kurtulup aydınlığa kavuştuğunda etrafa yaydığı ışık minik Arda'yı rahatsız etti. Yatakta homurdanarak hareketlendi, bir elini ve ayağını yanındakinin üzerine attı, başını onun sırtına yasladı.

Azrail yüzüne çarpan elle yıllardır dalamadığı tatlı ve derin uykusundan afallayarak uyandı. İlk başta nerede ve ne halde olduğunu algılayamayan ölüm meleği birkaç dakika boyunca kendine gelemedi. Elini yüzüne götürüp minik eli kavradı, yüzünden çektikten sonra gözlerini ovuşturdu, kendine gelmeye çalıştı.

Hissettiği ilk şey; Beria'nın sıcaklığı ve saçlarından yayılan o hoş kokuydu. Daha sonra şefkatli ellerini hissetti. Beria'nın ona sarıldığını fark ettiğinde gece iliklerine kadar hissettiği o duygu ve söylememesi gereken o cümleler aklına geldi. Bir tarafı hemen buradan kaybolması gerektiğini söylese de diğer tarafı çoktan bedenini hareket ettirmişti. Elleri kontrolünün dışında hareket etti, zaten koynunda yattığı genç kızı mümkünmüş gibi daha çok kendine çekti, yapıştı. Onun hareketliliği uyku halinde olan Beria'yı da bilinçsizce hareket ettirmiş, saçları arasındaki elinin hafif oynatmıştı. Bu hareket Azrail'in içini okşamıştı.

Başını onun gerdanına yaslayarak derin düşüncelere daldı. Beria'nın ona sarılmasının tek nedeni acıma duygusuydu. Uykunun vermiş olduğu sarhoşlukla söylediği o cümleleri hatırlıyordu. Sürekli ona korkuyla bakan, sürekli ondan kaçan bu kızın ona sarılmasının tek açıklamasıydı buydu; acımak.

Sıkıntılı bir nefes verdi. O bundan nefret ederdi. Koskoca Azrail Kaner acınacak bir adam değildi. Yine de yıllar sonra ilk defa böyle derin bir uyku çekmenin vermiş olduğu rahatlık Azrail'i bu sıkıntıdan kurtarmıştı.

Ona bunları hissettiren bu kızda diğerlerinden farklı olarak ne vardı?

Bu çiçeği alsa, hayatının kurumuş topraklarına güzellikle ya da zorla yerleştirse, onun bu öfkeli, sinirli hallerine ve hayatındaki kasırgalara dayanabilir mi?

Cevap çok belliydi.

Beria aşırı sıcaktan bunalıp kıpırdanmaya başladığında Azrail kollarını gevşetti, Beria rahatça ona arkasını dönerek uyumaya devam etti. Azrail onun ipeksi saçlarına baktı. Bir saç nasıl bu kadar farklı ve güzel kokabilir?

Elini yavaşça kaldırıp merak ettiği o saçlara dokunacakken arkasında yatan Arda bir kez daha elini kaldırıp uyku haliyle yüzüne vurmuştu. Azrail ansızın gelen bu darbeyle kaşlarını çattı, elini yüzüne götürüp içinden sabır çekerek Arda'nın elini bir kez daha çekti. Yakında ikisi de uyanacaktı. Onlar uyanmadan -özellikle de Arda uyanmadan- buradan gitse iyi olurdu, sonradan başı ağrısın istemiyordu.

Son bir kez yüzünü Beria'nın saçlarına gömüp derin bir nefes çekti. Sigaradan bin kat daha iyiydi. Yavaşça geri çekilirken saç telleri onun kirli sakallarına yumuşak bir veda da bulunmuştu.

Sessizce yataktan kalktığında Arda hemen Beria'nın kokusunu almış, ona doğru sırnaşmıştı. Arda ona arkadan sarıldığında Beria varlığını hissetmiş, uyku haliyle bilinçsizce ona doğru dönmüştü. Bir an Beria uyanır gibi olsa da uykusuna devam etti.

O şimdi kendi yerini Arda'ya bırakmıştı.



***



ANDROFOBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin