15.Bölüm ''Meşhur Atölye''

1.5K 156 76
                                    


Yeşillerim onu ilk defa böyle görüyordu. Duyduklarını algılamakta ve kabullenmekte zorlanıyordu, bunu hissedebiliyordum. Acı kahveleri içindeki karmaşayı ve acıyı gizleyemiyordu. Saçlarını şefkatle okşamamı isteyen o çocuk şimdi acı içerisinde kıvranıyordu. Bedenini etkisi altına alan acı dolu şaşkınlığı uzun bir süre üstünden atamadı. İlk önce gözlerini kırpıştırarak gözlerindeki duyguları dağıttı. Derin nefesler alarak başını geriye yasladı, nefes verdi. Kısa bir süre öyle kaldıktan sonra iki eliyle yüzünü ovdu, kendine gelmeye çalıştı. Hala yüzünü babasına dönemiyordu.

''Anlamadım,'' dedi kendini toparladığında, içindeki duyguları yüzüne yansıtmamaya özen göstererek babasına doğru döndü. ''Beynim bana oyun oynuyor olmalı, sen bunca yıl hiç konuşmadın.'' Hissettiği duyguların yoğunluğuyla ses tonu değişmiş, kalın aynı zamanda kuru çıkmıştı.

Adamın dolu olan gözleri hasretle oğlunu izliyordu. Büyük bir içtenlikte gözlerinin içine bakarak ''o-oğ-ğlum,'' dediğinde Azrail dişlerini sıktı, başını cama doğru çevirdi. Derin nefesler alıp kendini kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Çok duygusal bir andı ve ben ağlamamak için zor dayanıyordum.

Bir süre öylece kaldıktan sonra tekrar babasına döndü. ''Bu mümkün olamaz. Ben hayal meyel de olsa annemle babamı hatırlıyorum. Çok zor bir hayatın var amca, bu senin psikolojini bozmuş olmalı, ne dediğini bilmiyorsun.'' Cümlesini bitirdiği an adamın gözlerinden sessizce yaşlar akmaya başladı. O kadar çaresiz ve acı doluydu ki gözlerinde gerçekleri görebiliyordum. Adamın kırık kalbinin toza dönüştüğünü, içindeki son umut ışığının söndüğünü görmüştüm.

Azrail arkasını dönüp kapıya ilerlediğinde adam çaresiz bakışlarını bana çevirdi. Yalvaran gözlerle benden yardım istedi. Hiç vakit kaybetmeden odadan çıkmakta olan Azrail'in koluna yapıştım. ''Lütfen,'' dediğimde anında durup yüzüme baktı, ''en azından kendi ellerinle bir test yaptır. Kimseye bir şey söyleme, gerçeği birlikte öğrenelim.'' Gözlerinin içine yalvarırcasına baktım. Acı kahveleri yaşadığı sıkıntıya rağmen yeşillerime dalıp gitti. İkna olacak gibi bir hali vardı ama bir tarafı bu gerçekten kaçmak istiyordu, bunu çatık kaşlarından anlayabiliyordum. Sanırım kararsızdı. Dirayetini kırabilmek için ona iyice yaklaşıp başımı geri yasladım. Gözlerinin içine kedi yavrusu gibi bakarken yeşillerimi parlattım. ''Ortada senden gizlenen büyük bir sır var. Lütfen bu sırrı birlikte öğrenelim, Azrail.'' Dudaklarımdan onun adı çıktığında bakışları direk oraya kaydı. Yutkunduktan sonra tekrar gözlerime odaklandı. ''En azından bir test yaptır. Beni kırma, lütfen.''

Gözlerimin yeşiline uzun uzun baktıktan sonra bakışlarını amcası olarak bildiği babasına çevirdi. Derin bir nefes alıp verdikten sonra benden uzaklaştı. Çekmeceden makası alırken ''bu testi senin için yapacağım, Beria. '' dedi. ''Farkında değilsin, biri senin elindeki testle oynamış. Bu testin sonucunu gördüğünde seni kandırdıklarını göreceksin.'' Babasına yönelip gözlerine bakmadan saçından bir tutam kesti. ''Hayat telaşına kapılıp seni çok ihmal ettim, amca.'' Babasının ıslak gözlerine bakıp samimi bir şekilde ''senden çok özür dilerim,'' dediğinde adamın gözlerinde büyük bir acı belirdi. ''Bu odada yalnız kalmak seni psikolojik olarak çok etkiledi. Bundan sonra seninle daha fazla ilgileneceğim.'' Yatalak adam daha fazla bu acıya dayanamayıp başını başka bir yöne çevirdi, sessizce ağlamaya devam etti.

Adamın daha fazla acı çekmesini istemeyerek ''artık gidelim,'' dediğimde Azrail beni ikiletmedi. Birlikte sessiz sedasız evden çıkıp arabaya bindik. Elindeki saç tutamını torpidon çıkardığı kağıt parçasının içine koyup katladı sonra cebine koydu. Kimse bizi görmeden Kaner malikanesinden ayrılırken arabadaki sessizle dayanamayıp sordum. ''Test sonucunda baban çıkarsa ne yapacaksın?'' Çıkacağından çok eminim. Testi yaptırdığımız yer sağlamdı.

ANDROFOBİWhere stories live. Discover now