14. Bölüm ''Hırçın Dalgalar''

2K 178 211
                                    






Ben babam ölünce zamanla her şeyin normale döneceğini, daha mutlu olacağımızı sanmıştım. Yanılmışım, babam öldükten haftalar sonra normale döndüğümüzü sandığım anda her şey tepetaklak oldu. Eskiden tek sorunum psikolojisi bozuk olan babamdı. Şimdi ise Kaner ailesine düşman olan herkes benim için büyük bir sorun teşkil ediyor. Bunun en iyi örneği Sinan Avcı ve Hamza Avcı'ydı. Onları hiç tanımadığım, zarar vermediğim halde Kaner ailesinden intikam alabilmek için beni kullanacaklardı.

Yatın güvertesinde oturmuş karşımdaki abi kardeşi izliyordum. Saatlerdir yatın bir arka kısmında bir ön kısmında keyif yapıp duruyorlardı. Ben ise güverte de sudan korkan kedi yavrusu gibi duruyordum. Ağlamaktan gözlerim kan revan olmuştu. Bedenimin kontrolünü kaybetmemeye, atak geçirmemeye çalışıyordum. Şimdilik bana dokunmamışlardı. Dövmeye de pek niyetleri yok gibiydi. Geriye tek bir seçenek kalıyordu.

Beni denize atacaklardı.

Ben yüzmeyi hiç bilmem, bu da beni deli gibi korkutuyordu. Eskiden ben ölürsem annem babamın elinde tek kalır, diye korkuyordum. Anneme evlat acısı yaşatmak istemiyordum. Şimdi ise annemi bu yalancı ve kahpe dünya da yalnız bırakmak istemiyordum. En az cennet kadar güzel olan bu yeryüzünü kötü insanlar daha fazla cehenneme çevirmeden annemle birlikte biraz tadını çıkarmak istiyordum.

Allah'ım ne olur bana yardım et, kurtar beni...

''Efendim,'' elindeki dürbünle gözcülük yapan adam Sinan'ın yanına geldi. ''Azrail Kaner limandan ayrıldı, geliyor.'' Onun ismini duyunca içimde bir kıpırtı oluştu. O beni kurtarmaya geliyordu.

Zihnimdeki kral varlığını belli ederek 'onun yüzünden bu halde olduğunu unutma,' dediğinde ona hak verdim. Benim bu adamlarla derdim yoktu. Aynı şekilde onlarında benimle bir derdi yoktu. Bütün yaşadığım olaylar Kaner ailesinden kaynaklanıyordu. Bu yine de Azrail'in beni kurtarmaya geldiği gerçeğini değiştirmiyordu.

Harfleri ağzını yayarak ''güzel,'' dedi Sinan, ''Beria'yı hazırlayın.'' Korkuyla etrafımdaki adamlara baktım. Ne hazırlığı?

Adamlardan biri bana doğru yöneldiğinde Hamza ''durun,'' diye emir verdi. Adam anında dururken Sinan kardeşine ters ters baktı. Hamza hiç abisine bakmadan, onu umursamadan ayağı kalktı, yanıma geldi. ''Ben hallederim.'' Dirseğimden tutup canımı yakmadan beni yatın en arka kısmına götürdü. Ağlayarak yalvarsam da beni dinlemedi. Kalbim şiddetli bir şekilde atarken kral bir kez daha gücünü gösterdi. Ben artık bedenimi kontrol altında tutmakta zorlanıyordum.

''Korkma,'' dedi ikimizin duyabileceği bir tonda, ''abimin amacı seni öldürmek değil, sadece Azrail seni almaya gelene kadar denizin içinde bekleyeceksin, bu kadar.''

''Amacınız ne o zaman? Neyin peşindesiniz?'' Dudaklarımdan hıçkırıklar kaçmaya başladığında korkuyla denize baktım. ''Gecenin bu saatinde beni suya atmayın, kıyıya çok uzağız ya köpek balığı gelirse?''

''Gelmez, bu bölge de pek görülmüyor.'' Tutuşunu sıklaştırıp bakışlarımı üzerine çekti. ''Korkma Beria, bir şey olmayacak, biz senin yüzme bilmediğini biliyoruz, sana can simidi vereceğiz.'' Kenarda duran simidini alıp başımdan aşağı geçirdi. Sağlam bir şey olsa da bu beni kurtarmaya yetmezdi.

''Buna sıkı sıkı tutunup sakin kalırsan hiçbir şey olmaz, anladın mı?''

''Y-yapma... Ne olur yapma, b-beceremem ben boğulurum.'' Dakikalarca içli içli ağlarken ona ve Sinan'a yalvardım. İnsanın biraz yüreği sızlar, bunlarda hiçbir şey olmadı.

ANDROFOBİWhere stories live. Discover now