17.Bölüm ''Normale Dönüş''

2.2K 171 117
                                    



Zihnimden atamadığım lanetli anlar geceleri beynimi kemirmekten vazgeçmiyorlar. Yumuşak yatağımın diğer tarafına doğru çekilip kollarımı bedenime sardım. Onları düşünmemeye ve uyumaya çalıştım. Tam bunu başarmışken bir kulağımda Sinan'ın çığlıkları, diğer kulağımda Azrail'in kahkahası yankılanmaya başladı. Hemen iki elimi kulaklarıma bastırıp gözlerimi sımsıkı yumdum. Zihnimdeki kral bana inat o dehşet verici anları kalbimin önüne koydu, bana izlettirdi. Bütün bir gece zehir olmaya başladığında rahatlamak için kalkıp sıcak bir duş aldım. Suyun sesi, Sinan'ın ve Azrail'in sesini bastırırken suyun kendisi üstümdeki negatif enerjiyi söküp attı.

Duştan rahatlamış bir şekilde çıktığımda hala uykum vardı. Bedenim mayışmıştı, uyursam tekrar aynı şeyleri göreceğim için hazırlanmayı tercih ettim. Bugün Aslı'yla birlikte psikoloğa gidecektik. Gitmemize daha saatler vardı. Hava yeni aydınlanıyordu.

Mutfağa geçip özenerek güzel bir kahvaltı hazırladım. Saatlerimi alsa da çok güzel ve hoş bir kahvaltı sofrası olmuştu. Telefonumu elime aldığımda hala saatin erken olduğunu gördüm. Yine de Aslı'yı arayıp uyandırdım, onu kahvaltıya çağırdım.

Annem uyanmamış ve Aslı'nın gelmesine de daha vardı. Sıkıntıdan patlarken aklıma o kötü anları getirmek yerine minik öğrencilerimi getirdim. Aslı gelene kadar kalkıp onlara damla çikolatalı kurabiye yaptım. Yarın okula götürüp sınıfımda dağıtacaktım. Miniklerim bu kurabiyelere bayılacaklar.

''Kızım yine uyku tutmadı mı?'' Annem üzgün bir şekilde yanıma geldiğinde içtenlikle gülümsedim.

''Uyudum anne,'' yalan değil tahminimce bir saat arayla üç kez uyanmış, bir daha da yatamamıştım, ''kahvaltıyı beğendin mi? Hem senin için hem de Aslı için yaptım.''

''Beğendim canım, çok güzel görünüyor. İnşallah sende yersin.'' Midemden ötürü pek yiyemiyordum. Hastaneden çıkalı iki gün oldu. Serumların ve ilaçların etkisiyle biraz yemek yesem de yeteri kadar yiyemiyordum. Arada midem bulanıyor, kusmamak için midemle cebelleşiyordum.

Annem üstünü değiştirmek için odasına geri döndüğünde bende fırını kontrol ettim. Kurabiyeler hala pişiyordu. Zil çaldığında bakışlarımı fırındaki kurabiyelerden çekip kapıya gittim. Aslı elinde poğaçayla gelmişti. ''Niye zahmet ettin ben zaten her şeyi yapmıştım. Yine de sağ ol, canım.''

Derin bir nefes çekti. ''Burnuma çok güzel kokular geliyor. Belli belli, güzel şeyler yapmışsın.'' Aslıyla birlikte mutfağa geçtiğimizde elimdeki poğaçaları tabaklara koyduktan sonra masaya bıraktım.

Annem, Aslı ve ben hoş bir sohbet eşliğinde kahvaltı yapmıştık. Bu resmen bana terapi gibi gelmiş, o an iştahımı bile açmıştı. Üçümüz bir demlik çayı bitirmiş, masada ne var ne yoksa hepsini silip süpürmüştük. Uzun bir aradan sonra ilk defa hepimiz bu kadar çok yemiştik.

''Rahat iki kilo almışımdır.'' Aslı ellerine karnına koydu. ''Patlayacağım şimdi haa!''

Annem ''bugün akşam yemeği yemesek iyi olur,'' dedi gülerek, ''bu yediklerimiz bizi yarın akşama kadar tutar.''

Bakışlarımı telefonuma çevirdim. ''Saat yaklaşıyor Aslı, biz ufaktan kalkalım.''

Hep birlikte sofrayı toplamak için hareketlendiğimizde annem ''siz bırakın, ben hallederim,'' dedi, ''geç kalmayın.''

Yardım etmek için ısrar etsek de annem kabul etmedi. Aslı'yla birlikte evden çıkmadan önce anneme ''kurabiyeleri güzelce paketler misin? Yarın çocuklara götüreceğim,'' diyerek rica da bulundum.

ANDROFOBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin