Altı

40.4K 2.3K 350
                                    

°

Günler bir şekilde geçerken bu çiftlikte bir haftayı bitirmiştim.

Hala dışarıya çıkıp bekleyen işlerle yüzleşme cesaretini bulamıyordum. Gerekli imzaları avukatım buraya getiriyor öylece hallediyorduk.

-"Biraz dışarıda dolaşmak istiyorum." dedim hava alma ihtiyacıyla.

-"Elbette dolaşabilirsin. Ama hava hala biraz serin ona göre giyin kuzum."

Az önce kahvaltımızı evde yaparak dışarıdaki çiseleyen yağmuru izlemiştik.

-"Olur."dedim ve merdivenlere yöneldim.

Odaya geçen gün ek dolap yapıldığı için eşyalarım tamamen yerleşmişti.

İlk önce üzerimde olan şortlu pijama takımı çıkarttım.

Dolaptan siyah bir tayt ve ince sweat çıkartıp giyindim ve gür siyah saçlarımı düzelttim.

Ayakkabı giyindikten sonra halama çıktığımı söyleyerek evin önüne adım attım.

-"Bir isteğiniz mi var Lavin hanım?" Koray önümde durdu.

Başımla onayladım.
-"Yürümek istiyorum."

Koray ve Serdar eşlik etmek için arkamdan yürümeye başladılar. Evin avlusundan çıkıp uzun yola yöneldim.

Kısa ve şiddetsiz olsa bile etrafa kokusunu bırakan yağmur ciğerlerime ferahlık yaymıştı.

Sweatin kollarını aşağı çekip üşümüş ellerimi kapatmaya çalıştım. Yol kenarlarında olan tahta çitler yan araziye ait gibiydi. Gelirken gördüğüm atlar bu çimler üzerinde geziniyorlardı.

Şimdi yoktu. Muhtemelen yağmurdan dolayı ortalıkta değillerdi.

Uzun sayılacak sürede yürümüştüm. Geriye dönerken yorulduğumu hissettim.

Avluya döndüğümde karşı evin kapısı açık duruyordu. O yöne bakmamaya çalışarak eve girdim.

O günün üstünden üç gün geçmişti. O adamı görmemiştim. Bir sebebi olmamasına rağmen görmek de istemiyordum.

Halbuki anlam yükleyecek hiçbir şey olmamıştı. Yine de görme ihtimalini düşündüğüm her an kalbimde sebepsiz ağrılar oluşuyordu.

Ayakkabılarımı kenarda çıkartıp eve girer girmez mutfağa geçtim. Kimse yoktu. Bir bardak su içerek geri çıktım.

Halamı arama amacıyla etrafa baktığımda bahçeden sesleri geliyordu.

Camla kapalı kış bahçesi gibi olan bölümde bütün kadınlar oturmuş kahve içiyorlardı.

-"Afiyet olsun."dedim saçımı kulağımın gerisine sıkıştırıp.

-"Geldiğini duymadık canım. Sakine sana da kahve yapsın."dedi halam.

Başımı olumsuz anlamda salladım.
-"İçmeyeceğim teşekkür ederim."

Benim girmemle az önce duyduğum gülüşmelerini sonlandırmışlardı. Benden dolayı mıydı anlayamadım.

-"Seni Dilşah'la tanıştırayım. Hanife'yle birlikte çalışıyorlar. Ara sıra oturup böyle laflıyoruz. Asil bey şehire iniyordu bende bize davet ettim öyle geldiler. Sende gel otursana."

-"Size rahatsızlık vermeyeyim. Biraz dinleneceğim."dediğimde bütün bakışlarda o yadırgamayı hissettim.

Ben mi farklıydım?

-"Ne rahatsızlığı yavrum? Olur mu öyle şey."

Sadece bu kalabalık...bu samimiyet gözümde büyüyordu. Beynim bas bas yanlış olduğunu haykırıyordu.

MEVANiWhere stories live. Discover now