Yirmi Bir

32.6K 2.1K 301
                                    






Babaannem ve dedem yıllardır görmedikleri oğullarına kavuşmak için yöneldiğinde bunu yapamadılar.

Babam elini kaldırarak onları kendinden uzak tutmuş diğer elini bana doğru uzatmıştı.

-"Gidiyoruz Lavin."dedi.

Düzensiz korku dolu soluklarımla tek gördüğüm Asil oldu.

-"Doğan. Otur lütfen." Halam babaannemleri geri çekerek babamın önüne geldi.

-"Oğlum bir konuşalım. Biz neler yaşadık ne kadar üzüldük haberin var mı? Böyle iş mi olur? Ölümün yalanı mı olur?"diyen dedemdi.

Babam yalnızca gözlerini çevirerek onlara baktı.

-"Tamam önce bir otursun konuşuruz."diyen halam babamın kolundan tutarak onu koltuğa yönlendirdi.

Ortamın içinde duyulan telefon sesiyle Asil salondan çıktı. Bunu fırsat bilerek arkasından bende kaçtım. Onu takip edecekken vazgeçtim. Telefon görüşmesi yaparken rahatsız olabilirdi. Bu yüzden yönümü mutfağa çevirdim. Mutfakta ada tezgahın etrafında oturan çalışanları görüp duraksadım.

Sakine hanım ayağa kalktı.

-"Lavin hanım iyi misiniz?"diye sorarken hepsi yüzümü inceliyordu.

Haliyle öldü bilinen fakat geri dönen babam yüzünden beni merak ediyorlardı.

-"İyiyim."dedim güçsüz şekilde. Alışagelmiş halde dilim aynı şeyi söyleyebiliyordu.
-"Rahatsız olmayın siz."diyerek yanlarından geçtim ve balkonun cam kapısını iterek dışarı çıktım. Ardımda kapattıktan sonra ellerimi demir trabzanlara yaslayarak başımı eğdim.

İçeriden çoktan sesler yükselmeye başlamıştı. Duymak ve dahil olmak istemiyordum. Her şeyin tam ortasında olmama rağmen büsbütün sıyrılıp kaçma isteğim vardı.

Ne yana döneceğimi bilmeden devam ediyordum. Babamın yeniden var olmasına sevinecek miydim? Yoksa beni buradan koparacak diye üzülmeli mi?

-"Lavin?"

İsmimi telaffuz eden pürüzsüz sese doğru bakmak için bedenimi çevirdim. Elini yasladığı cam kapıdan çekip dışarı adım attı. Ardından mutfaktaki meraklı bakışlar eşliğinde kapıyı kapatarak yanıma geldi.

-"Üşüyeceksin. Niye çıktın?"

Çocuk gibi omuzlarımı silktim.
-"Hava almak istedim."

Geniş göğsünü havayla doldurup indirdi. Önümü bedeni ile kapattığında kalçamı trabzanlara yasladım. Ellerini kaldırıp ellerimi avucunun içine aldı.

-"Bir daha içerideki ortama ve o saygısız cümlelere dahil olmanı istemiyorum. Önder beye saygım sonsuz fakat eşine...sana öyle davranamaz. Seni üzmeye hakkı yok. Buna bir daha izin vermeyeceğim."

Gözlerimi diktiğim ellerimize bakarak ona olan hayranlığımı düşündüm. Hiç alakası olmadan beni böyle koruması çok olağanüstü değil miydi? Yoksa herkes böyle mi yapardı?

Daha önce hiç bu kadar özel hissetmemiştim.

-"Üzülmedim ki."derken başımı kaldırıp özenerek yaratılmış yüz hatlarına baktım. Çok güzeldi. Çok yakışıklıydı. Kusursuzdu. Ve o adam şuan sadece benim gözlerime bakıyordu.

Ellerimi tutan bir elini kaldırıp soğuk yanağıma koydu.

-"Gözlerinin ışığını söndürmelerine müsaade etme küçüğüm." Fısıltısının sonunda alnıma dudaklarını kısa bir an değdirip geri çekildi.

MEVANiWhere stories live. Discover now