Kırk Sekiz

21.2K 1.9K 317
                                    





-"Annem hep akşamları hastalıklar ağırlaşır derdi. Doğruymuş gerçekten."

Zeynep başımı yasladığım yastıkta ateşimi kontrol ederken elimdeki peçeteye seslice hapşırdım.

-"Burnum yok sanki."diye mırıldandım. Bütün gün ağladıktan sonra da tıkanması hoş olmamıştı.

-"Gözlerin de yok gibi."

Ayrıca ağlamaktan gözlerim de fazlaca şişmişti.
-"Çok mu kötü?"

Omuz silkti ve koltuğun arka kısmına dirseğini yaslayıp bana baktı.
-"Güzelliğini kapatmayacak kadar."diyince bütün bitkinliğime rağmen tebessüm ettim.

Beni hüzne boğan adam hala ortalıkta yoktu. Beni çok üzdüğünden habersizdi.

-"Her şey olacağına varır. Her ilişkide böyle sorunlar olur. Eminim Asil de seni üzdüğü için üzgündür. Ki duyduğuma göre öyle." Sanki önemsizmiş gibi söylediği cümle üstüne başımı hızlıca kaldırıp dizine vurdum.

-"Ya Kaan'la mı konuştun?! Neden söylemiyorsun? Meraktan ölüyorum! Nerede ne yapıyorlar?!"diye hızlıca sordum.

Dudağını büktü.
-"Boşver ya ne hali varsa görsün. O kadar üzmüş seni."

Gözlerimi düşürüp yeniden yastığa yanağımı yasladım.
-"Olsun. Üzülmesin o."dedim neredeyse fısıldayarak.

İçimden bu basit bir üzmek değil diye geçirdim. Bu farklıydı. İnsanın göğsüne oturan bir acıydı.

Benim neler kaybettiğimi bile bile beni küçümsüyordu.

-"Hasta olmasaydın çıkıp dolaşırdık."

Başımı salladım.
-"Pek o havada değilim."

-"O havayı al diye diyorum zaten. Haftalardır yüzün gülmüyor. Burada mutlu olamıyorsan başka bir yerde olamazsın. Yani bu normal şartlar için böyle. Ama şuan mutlu değilsen...burada da kalmak zorunda değilsin biliyorsun değil mi?"

-"Sorun mutlu olup olmam değil. Hiçbir yere ait olamıyorum. İlk defa yuvam olacağına inanmıştım." Gerçekler dilimi bile yakarken göz yaşımı silme gereği duymadan yenilerini dökmeye başladım.

Uzanıp eliyle yanağımı sildi ve acıma karşılık acıyla tebessüm etti.
-"Asil'in seni çok sevdiğine eminim. Sevgisizliğinden şüphe duyarak kendine eziyet etme. Ama dinlenmeniz gerekiyorsa bunu yapmaktan çekinme."

Ondan ayrı kalma ihtimali bile boğazımı bir el gibi sıkıyordu.

Dudaklarımı birbirine bastırıp hafifçe burnumu çektim. O esnada kapı sesi gelmişti. Evde bizden başka kimse yoktu ve açılan kapıdan içeriye girenlerin sesi net şekilde duyuluyordu.

Gözlerimi iyice kuruladıktan sonra karnıma çektiğim dizlerimi kıpırdattım. İkimizde koltukta yan şekilde karşılıklı oturuyorduk ve ben yastığa başımı koymuş haldeydim. Biraz bedenim uyuşmuştu.

Eve giren bedenler direkt ışığı yanan odaya yani buraya girmişlerdi.

-"Oo kızlar keyifler nasıl? Lavin virüslerini umarım sevdiğime geçirmemişsindir."

Kaan'a benim yerime minder fırlatan Zeynep sayesinde cevap vermedim. Bakışlarım doğrudan gitmek istediği yere gidemedi. Bilerek bakmadım.

Her şey gittikçe yanlışlığını daha çok belli ediyordu. Sevgisini,merhametini iliklerime kadar hissettiğim adamla birbirimizin yüzüne öfke saçar olmuştuk.

Tüm kırgınlığımı görmezden gelerek beni daha çok kırıyordu. Ve ben gittikçe artan bir çöküşteydim.

-"Oturuyorduk öyle."dediğini duydum. Zeynep bana üzülüyordu.

MEVANiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin