On Dokuz

35.8K 2.2K 283
                                    





Tuhaf bakışlarını saklayan kadınlar bana ayrı bir gülümsemeyle baktıkları için açıkçası fazlasıyla çekinmeye başlamıştım.

Masaya oturur oturmaz Hanife hanım alttan alttan gülüyordu.

-"Asil beye sorayım bakıyım çay içer mi geleyim." Meryem hanım sandalyesini ittirip kalktı ve çıktı.

Ellerimi çenemin altında birleştirdim. Kalbim göğüs kafesime sığmayacak halde hızlı atıyordu.

-"Ne oldu da erken geldi acaba?"

Hanife hanım omuz silkti.
-"Aman adam evine gelirken bize mi soracak? Sende git belki banyo yapmak ister. Suyunu hazırlarsın."dedi Dilşah hanıma.

Dilşah hanım çayının son yudumunu alıp kalkarken bana bakıp anlamlı anlamlı güldü.

-"Ay inanır mısınız Lavin hanım kocama bu kadar küvet doldurmadım."demesiyle dudaklarımdan bir kıkırtı firar etti. Elimi ağzıma kapattığımda Hanife hanım elinde terlikle bacağına vurmuştu.

-"Edepsiz seni."diyerek mutfaktan kovaladı.

Hala arkasından saydırırken bende gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım.

Hanife hanım sandalyesini çekiştirip bana yaklaştıktan sonra elini bacağıma koyup imalı bir gülümsemeyle baktı.

Evet geliyor gelmekte olan.

-"Beyim seninle pek bir ilgili gibi..yanlış anlama beni vallahi düşününce bile mutlu oldum o yüzden diyorum. Ay Hale hanım duysa çok kızar bana." Kendi kendine konuşup elini bacağına çarptı ve masaya yaslandı.

Bu cümlesiyle yüzüm renkten renge girmişti. Ne diyeceğimi bilemez halde sertçe yutkundum.

-"Kızdıysan özür dilerim kızım kusura bakma. Bazen kendimi hiç tutamıyorum."diyip hafifçe güldü.

Ateşler içerisinde tebessüm etmeye uğraştım.
-"Yok...şey...açıkçası..."Yalan söylemeyi de sevmediğim için oraya bayılacaktım ki mutfağa girenlerde sustum.

-"Asil bey Lavin hanımla kahve içeceğini söyledi."

Teşekkürler teşekkürler ne güzel oldu.

Aynı imalı gülüşmeler sebebiyle sandalyeden kalktım.

-"Salonda mı kendisi?"diye sordum cılız utanç içeren sesimle.

-"İner şimdi. Kahveni nasıl içersin?"

Kızarmış pembe yanaklarımla mutfaktan ayrıldım. Salonda şöminenin önünde sönmeye yüz tutmuş ateşe bakıyordum.

Adım sesleri duymuş geriye bakmamıştım. Ta ki arkamda durup belime sarılana kadar. Gülümseyip karnıma dolanan ellerine ellerimi koydum. Biraz daha kendine çekerek sırtımı göğsüne sabitledi.

Az önce ona birazcık kızmayı planlamıştım. Fakat bu düşüncem kaybolup gitti.

-"Biraz daha küçülürsen kollarımda kaybolacaksın."dedi kulağıma doğru. Saçlarımın arasına vuran soluklarıyla huylanırken sessizce güldüm.

-"Sadece sen fazla büyüksün."dedim mırıldanarak. Görüntüsü ürkütücü değil aksine güven vericiydi.

Göğsünün sarsıldığını hissedince bedenimi büyük bir keyif dalgası sardı. Gergin yüz hatlarını güldürmek güzeldi.

-"Sen küçük bir kızsın."diyip saçlarımın arasından boynuma ulaştı ve içimi yakacak derecede öptü.

Yüzümü soğuğa vurma isteğini bastırıp nefesimi sessiz sessiz üfledim.

MEVANiWhere stories live. Discover now