|Küfürler|

1K 101 60
                                    

Saçlarını karıştırdı hızla. Koridorda kaçıncı dönüşünün olduğunu bilmiyordu. Sadece bir haber bekliyordu fakat sanki inatmış gibi gelmiyordu. Derin bir nefes alıp kendini sert sandalyelerden birine attı. Pratik sırasında Hoseok yoktu, Jimin ilk iş ona haber vermişti. Telefonda bile elinin ayağına dolaştığı belliydi adamın. Hemen geleceğini söylemişti. Jimin şimdi hastane koridorunda tek başına arkadaşını bekliyordu.

Ellerini çenesine yaslayıp yere odakladı bakışlarını. Jin'in acıyla bağırışını unutamıyordu. Omzunun üzerine düşmüştü ve bu üçlü atlayış yaparken olmuştu, Çok riskli bir hareketti. Canı çok yanmış olmalıydı.

Gözleri dolarken hızla kapattı. Eğer mesleğine dair kötü bir geri dönüş alırlarsa Jin toparlanamazdı. Onu elbette Jimin ayağa kaldırırdı. Fakat her şeyin birden silinmesini kendisi bile kaldıramazdı. Buz pateni çok hassas bir dans türüydü. Zarif hareketler istediği için tüm vücut çalışırdı. Bu omuz olsa dahi önemliydi.

''Kim Seokijn?'

Jimin hızla ayağa kalktı. ''Arkadaşıyım, nasıl? İyi olacak değil mi?''

''Arkadaşınız gerçekten olabilecek en kötü pozisyonda düşmüş. Tüm ağırlık düştüğü yere; sol omzuna verildiği için ciddi bir ezilme yaşanmış. Kendisine de söyledim, sadece zaman ve dinlenme gerekli. Verdiğim ilaçları düzenli kullanmalı ve hareket etmemeli.''

Jimin kafasını salladı. ''Çok iyi bakacağım, şüpheniz olmasın. Fakat buz pateni...''

''İki aydan öncesinde mümkün değil. Daha da kötüye gidebilir. Omzuna platin takarsak bir daha buz pateni de yapamaz. Bu yüzden sakın üstüne gitmesine izin vermeyin. Sadece zaman gerekli.''

Jimin kuruyan dudaklarını ıslatarak doktora teşekkür etti. Eline tutuşturulan reçeteyle içeri girdi. Jin yatağın içine oturmuş, Tek omzu büyük bir sargı beziyle sarılmıştı. Kendini ağlamamak için sıktığı, kızarmış gözlerinden belliydi.

''hey,'' dedi kısık sesiyle. Jin gözlerini kapatıp kafasını eğdi. 

''Özür dilerim.'' dedi sadece. Jimin hızla kaşlarını çatarak yanına oturdu.

''Niye özür diliyorsun?''

Yutkundu. ''Partnerli dans...İki ay diyor Jimin, Yarışmaya iki hafta var.'' dedi kafasını kaldırarak.

''Hiç bir şey önemli değil hyung, lütfen yapma böyle.'' dedi üzülerek. Onun ağlaması içini daha çok yakıyordu.

''Seni yarım bıraktım Chim, anlamıyorsun.'' dedi büyük olan gözlerini ona dikerek. ''Bu zamana kadar hiç yapmamıştım bunu.''

''O sikik herif umrumda değil, üstelik bunu bilerek yaptığını kendi gözlerimle gördüm. Burnundan getireceğim.'' dedi sonlara doğru sesi sertleşirken. ''sakın bana karşı çıkma. Neyden güç aldığını o kadar iyi biliyorum ki.''

''Bilerek mi yaptı?'' dedi Jin kaşlarını çatarak. ''Sadece kavga ettik diye mi...aish.'' dedi inanamayarak. Jimin iç çekti.

''Neyse, çıkış işlemlerini yapıp çıkalım. Amcam bizi almaya gelecek. İlaçlarını alır eve geçeriz.'' dedi ayaklanıp. Jin kafasını iki yana salladı.

''Beni eve bırakacaksın Jimin, sizinle kalamam.''

''Ne demek kalamam?'' dedi şaşkınlıkla. ''Evde su bardağını bile kaldıramazsın. Hem amcam seni yemez korkma.''

'Chim!''

''Bence de yeterli Jimin.''

İkili kapının önünde bekleyen adamla bakışlarını oraya çevirdi. Namjoon, Kahverengi kaşe kabanın içinde oldukça heybetli gözüküyordu. Endişeli yüz ifadesinine kemik gözlükleri eşlik ediyordu. Jin utanarak bakışlarını kaçırdı.

Find Your Ice Spirit || VminWhere stories live. Discover now