|Baba|

955 95 89
                                    

"Bir şey içer misin?"

Jimin, Taehyung'un ona yönelttiği soruyu kibarca reddetti. Tek isteği maaşını da alıp gitmekti. Fakat merak ettiği bir detay daha vardı tabi...

"Bay Kim,"

Taehyung, imzaladığı çekten kafasını kaldırıp karşısında ki küçüğe baktı.

"İyi misiniz? Geçen olanlardan sonra yani..."

Taehyung tekrar kağıda döndü ve imzasını attı.

"Sorduğunuz için teşekkürler Bay Park. İyiyim."

Fakat solgun yüzü öyle demiyordu. Jimin bunu dile getirmedi. Merak ettiği başka bir şeyi soracaktı.

"Kardeşiniz nasıl? İlaçtan bir haber var mı?"

Taehyung elinde ki çekle beraber kalktığında şaşırmıştı. Jimin'in bu denli meraklı olacağını düşünmemişti. Çünkü küçük olan elinden geldiğince itiyordu onu.

"Hâlâ haber bekliyorum." Masanın ardından çıkıp ona yürüdü ve kâğıdı uzattı. Jimin aralarında ki kağıdı aldı.

"Yarışmaya o da gelecek, izlemek için. Tanışmanızı isterim Bay Park. Kendisi de iyiyken buz pateni ile ilgileniyordu."

Bu bilgi Jimin'i paramparça etse de gülümsedi.

"Çok isterim."

Konu bitmiş gibiydi. Taehyung boğazını temizledi. Jimin ise başını eğerek elinde ki kağıda baktı ama zaten bu ezberlediği şeylerdi.

"Kısa zaman içinde bu sorunu da çözeceğim. Maaşlarınız banka kartlarınıza yatırılacak."

Jimin kafasını salladı. Açıkçası onun için çok da önemli değildi parayı nasıl aldığı.

"O zaman görüşürüz Bay Kim." Dedi ve hafifçe eğildi Jimin. Taehyung tek elini cebine sokmuş, küçüğün odadan çıkmasını izlemişti. Ardında bıraktığı kokudan bihaberdi büyük ihtimal. Fakat Taehyung iç çekmeden edememişti.




"Ben geldim!"

Kapıyı kapatıp büyük bir neşeyle bağırmıştı ayakkabılarını çıkarırken. Fakat herhangi bir geri dönüş almamıştı. Kaşlarını çatarak salona ilerlediğinde, shipper kalbi deprem olmuşcasına çarpmaya başlamıştı.

Jin, koltukta uyuya kalan amcasının üzerine battaniye örtüyordu. Elinde ki poşetlerle sessizce -gülmemeye çalışarak mutfağa ilerledi. Artık aralarında bir şey olacağına emindi. Sadece zaman gerekliydi ve onlar aynı evdeyken bu zamanı bol bol kullanabilirlerdi.

"Hoşgeldin Chim."

Jimin sırıtarak tezgaha yaslandı."Rahatsız ettim kusura bakmayın."

"Başlıyorum yine diyorsun yani?" Dedi göz devirerek. Ardından sandalyelerden birine oturdu.

"Benim en temel ve birinci amacım sizi baş göz etmek canım, bitmedim ki başlayayım?"

Jin onun bu arsız haline güldü. Daha sonra tezgahta ki poşetlere baktı. "Alışveriş mi yaptın?"

Kafasını salladı Jimin. "Bugün maaşımı aldım da bir şeyler alayım dedim. Amcam belki bize güzel bir akşam yemeği hazırlar."

Jin güldü. "Uyanırsa evet."

Jimin çatık kaşlarını amcasının üzerinde gezdirdi. "Neden ölü balık gibi uyuyor bu?"

"Bilmiyorum, geldiğinden beri çok yorgun olduğunu söylüyordu. Ben de odasına çıkıp yatmasını söyledim ama beni dinlemedi. Sonra da böyle uyuya kaldı işte." Dedi kanepede uyuyan adama bakarak. Jimin onun bakışlarına iç çekip tezgaha döndü ve aldıklarını poşetten çıkarmaya başladı.

Find Your Ice Spirit || VminWhere stories live. Discover now