|Asansör Arkadaşı|

872 88 33
                                    

Karanlığa kısılmak.

Karanlığa kapılmak.

Taehyung'un çocukluğunu içeren şeyler bunlardı.

''Ah, telefon çekmiyor.'' Jimin sıkıntıyla telefonunun el fenerini açtı. Göz ucuyla yanında ki adamın kravatını gevşettiğini ve derin bir nefes aldığını görmüştü.

''Bu ne  sorumsuzluk.'' Sadece mırıldanmıştı Taehyung. Boğazını temizledi. Yanında Jimin'in olması onu ayrıca geriyordu.

''Okul boş değildi,'' dedi Jimin. ''Elbet kaldığımızı fark ederler.''

Taehyung, çarpan kalbini susturabilirmiş gibi elini kalbine götürdü ve bir kaç kere vurdu. Jimin onda bir sorun olduğunu çoktan anlamıştı fakat adama nasıl yaklaşması gerektini kestiremiyordu.

''Bay Kim, iyi misiniz?''

Taehyung yere çöktü. Jimin de onun dibine indi hemen. Telefonun fenerinden terlediğini görebiliyordu.

''Klostrofobiniz mi var?'' Bu en olmaması gereken şeydi. Jimin nasıl başa çıkacağını bilmediği için daha çok panikliyordu.

''Evet.'' dedi Sadece Taehyung. Çarpan kalbi ona hiç yardımcı olmuyordu. Sanki kilerin kapısı güm güm tekmeleniyor ve babası tarafından hakaret içeren sözler duyuyordu. Zihni oraya kayıyordu. Gözlerini kapattı.

Aptal!

Aptal çocuk!

Hiçbir şeyi başaramayan aptal bir çocuksun sen!

''B-belki bana çocukluğunuzdan bahsetmek istersiniz Bay Kim?'' Dedi Jimin kekeleyerek. Taehyung gözleri kapalıyken alayla güldü. ''Bu pek iyi bir fikir değil Bay Park.''

Jimin, gerilimden ve kapalı alanda kaldığı durumdan dolayı kuruyan dudaklarını ıslattı. Öyleyse o yapacaktı. Pişman olacağı şeyi yapacak olsa da, şu an buna ihtiyacı vardı.

''Ben amcamla büyüdüm.'' dedi birdenbire. ''Annemle yaşamak bir yerden sonra zor geldiğinde amcam benimle babammış gibi ilgilenmeye başlamıştı. İlk bisikletimi, ilk patenimi de o aldı bana. Hatta biliyor musunuz? İlk piste çıktığımda onunla birlikte düşmüştük ve herkes bize gülmüştü.''

Jimin, aklına dolan anıyla istemeden güldüğünde, Taehyung'un da yüzünde bir gülümseme belirmişti. Jimin devam etti.

''Mavi bir arabam vardı. Onu da amcam almıştı. Gerçi elimde ki her şeyi amcam almıştı fakat çocukluğumda aldığı şeyler ayrı bir güzel geliyor. O araba hala odamda. Bana çocukluğumun saf, mutlu yanını hatırlatıyor. Hiçbir şey bilmediğimiz zaman daha mutluyuz.'' dedi dalgın bakışlarıyla. Taehyung, şakağından bir damla ter akarken küçüğün yüzüne baktı. ''Bence de.''

Jimin, ondan gelen dönütle kafasını ona çevirip baktı. O an belki de çocukluktan bahsettikleri içindi fakat, Jimin küçük yaralı ve asla büyümeyen Taehung'u görmüştü.

Taehyung büyümemişti. Büyümek zorunda bırakılmıştı.

Adam, yavaşça gözlerini kapattı.Biraz güç bulacağını düşünmüştü. Jimin korkarak küçük ellerini adamın yüzüne çıkardı.

''Lütfen benimle kalın.'' dedi bağırmadan, telaşsız sesiyle. Taehyung zorlukla yutkundu.

''Sekiz yaşında,'' dedi gözlerini açarak. Jimin ellerini çekmedi. ''Sekiz yaşında babam beni evin kilerine kapattı. Matematikten düşük not aldığım için.''

Jimin irkildi fakat elini çekmedi. 

''Ve beni iki gün orda bıraktı. Kilerde pencere yoktu. Böylelikle benim akıllanacağımı düşündü. Fakat bana bıraktığı koskocaman bir güçsüzlüktü.''

Find Your Ice Spirit || VminWhere stories live. Discover now