Final

522 40 69
                                    

2040 Kore, Seoul

''Ya çeksene şu ayaklarını!''

''Yayılarak oturmazsan sığarsın oraya!''

Jimin içerden gelen kargaşa ile iç çekti. Ergenliğin getirdiği bir sinir miydi bilmiyordu fakat son iki senedir iki kardeş asla birbiriyle anlaşamamaya başlamıştı. Şimdi olduğu gibi koltuk için bile kavga ediyorlardı. Taehyung her zaman ortak bir yol bulmaya çalışsa da bu sefer taraf tutuyorsun diye nitelendiriyorlardı. Jimin bu tepkiyi alacağını bildiği için bunu yapmayı uzun süre önce bırakmıştı.

Mutfak pervazından uzattığı kafası ile hala tartışan ikiliye baktı. ''Gelin de bana yardım edin.''

Çocuklar appalarının sesiyle birbirlerine son kez sinirle bakıp mutfağa yöneldiler. Jimin içeri giren ikiliye bakıp elinde ki cips kaselerini uzattı. Kardeşinden ve hatta appasından da uzun olan Byeol kardeşine üstten bakarak kaseleri aldı.

''Neyi paylaşamıyorsunuz yine? Salona tek koltuk olduğunu düşünmüyorum.'' dedi. Sesi sonlara doğru alaylıydı.

''Byeol'un klasik ergen tavırları işte appa.'' Gözlerini kardeşine çevirdi. ''On yedi yaşına geldi ama hala kızlara nasıl davranması gerektiğini bilmiyor.''

Byeol alayla kıstı gözlerini. ''Seni kız olarak gördüğümü sana düşündürten şey ne tam olarak Hae?''

''Hey!'' dedi Jimin kaşlarını çatarak. Artık abartıyorsunuz. Geçin oturun içeri. Babanız birazdan duştan çıkar. Filmi seçin, geliyorum.''

Appalarından nadir de olsa duydukları sinirli ses ile yerlerine sinip, sessizce mutfağı terk ettiler. Yine de fısıldaşarak birbirlerine laf sokmayı bırakmıyorlardı tabii.

On yedi sene önce bu mutfakta, bu evde sadece iki kişilerdi. Taehyung böyle banyoya girdiğinde ev sessizleşir, bu sessizlik Jimin'in canını sıkardı. Küçüklüğünden beri kalabalık ailelere imrenmiş, evde yalnız kalmayı seven çocuklardan olmamıştı. Ne kadar korksa da bir çocuğun evin içinde koşturmasını, ona aile olmayı içinde bir yerlerde büyük bir hevesle istemişti.

Ve işte, şimdi boyu kadar- bi tanesi boyunu da geçmişti- iki tane çocuğu vardı. Bu genç Jimin'e göre daha heyecanlı bir şeydi. Genç Jimin hala bir yerlerde buzda kayıyor olmalıydı.

''Bebeğim,''

Beline sarılan kollar ve burnuna gelen ferah şampuan kokusu ile mest olmuştu. Kafasını çevirip ona arkadan sarılan kocasının boynuna kokulu ve sesli bir öpücük bıraktı.

''Bizimkiler yine birbirini mi yedi yoksa ben artık alıştığım için duşta bile bu sesi mi duyuyorum?'' dedi hafif gülerek.

''Evet, bil bakalım bu defa neden kavga ettiler?''

Taehyung mutfak dolaplarına bakarak düşündü. ''Hımm.  O bardak benim?''

''Tch.''

''Appamın yanına ben oturacağım?''

''Tch.'

Taehyung güldü. ''Sesli nefes alma?''

Jimin bu cümleye kocası gibi güldü. ''Hayır. Koltuk kavgası. Tanrı aşkına içerde, koskocaman salonda bir sürü koltuk  var Taehyung.''

''Hayatım bunlara artık şaşırıyor musun cidden? Odalarını neden ayırdığımızı hatırlıyor musun? Hae, Byeol çok sesli nefes alıyor, rahatsız oluyorum dediği için. Hala şaşırıyor musun?''

Jimin düşündü. ''Öyle tabi.'' Sonra tekrar Taehyung'a baktı. ''Ama garip geliyor Taehyung, anlamıyorum. Küçükken dip dibe gezen, birbirleri olmadan su dahi içmeyen ikizlerdi bunlar. Liseye başlayınca nasıl bu kadar gıcık kaptılar birbirlerine anlamıyorum.''

Find Your Ice Spirit || VminWhere stories live. Discover now