|Yara İzi|

622 59 25
                                    

"Jungkook meselesini aştığını sanıyordum."

O kadar çok konuşmamışlardı ki bu konuyu. İkisi de kapandı sanmışlardı. Jimin çenesini kastı. Geri dönülmez yollara girmek istemiyordu.

"Aşmadık, çünkü hiç konuşmadık."

"Konuşulması gereksiz-"

"Kardeşinin, kocasının kardeşi. Yani hep hayatımızda olacak biri. Yüz yüze gelmeyeceğimizi mi düşündün? Ya da benim bunu umursamayacağımı?"

"Öyle düşündüğüm falan, yok Jimin. Sadece...sanırım halının altına süpürdük."

İkisi de bunun farkındaydı. Halının altına süpürmek, büyük bir kavgadan daha çok hasar bırakmıştı onlarda. Jimin bu konuda ne hissedeceğini bilememişti.

Kıyafetlerini alıp banyoya girdi. Konuşmanın mantıklı olduğunu düşünmüyordu. Geç kalmışlardı.

"Jungkook bitti Jimin." Banyoya gireceği sırada Taehyung'un sesiyle duraksadı.

"Hayatımda sadece sen varsın. Kimsenin gücü beni senin hayatından çıkarmaya yetmez. Lütfen bunu anla."

Jimin ona cevap vermedi. Kapıyı kapattı, güzelce kurulandıktan sonra üstünü giydi. Taehyung ise o sırada yatağa oturmuş, kendiyle cebelleşiyordu.

Küçük olan banyodan çıktığında sessizce izledi onu. Eşyalarını sırt çantasına koymuş, bir şey demeden toplanıyordu.

Ne diyebilirdi Taehyung? Gitme mi? Kal? Jimin gitmeyi kafasına koymuşken bunların ne anlamı vardı?

Jimin sessizce ilk önce odadan, daha sonra da evden çıktı. O sokağın sonundayken, Taehyung hala yatağın köşesinde oturuyordu.












Jimin Taehyung'a sırtını dönmemişti. Ona küsmemişti. Kızgındı. Hala ilişkileri için önemli olan konuları halının altına süpürmeyi normal görmesine kızıyordu.

"Anlat bakalım Chimchim." Seokjin kırmızı şarabı yavaşça bardağa döktü. Jimin ise daldığı rüya aleminden arkadaşının sesiyle çıkmıştı.

"Neyi?"

"Beni arayıp içelim dediysen, bir sorun vardır." Kadehi onun önüne koydu. "Seni tanıyorum, salak."

Jimin onun sonda ki hakaretine gülmeden edemedi.

"Sarhoş olup düşünmek istemiyorum." Dedi kadehi dudaklarına götürürken. Jin kadehi eline alıp arkasına yaslandı. Dostunun hüzünlü gözlerine bakarken hareketlerini inceledi. Namjoon'u evden postalamışlar kendilerine kaliteli bir şarap açmışlardı.

"Onu çok seviyorum." Dedi Jimin balkonun demirliklerinden şehre bakarken. "Ama bu fevri hallerini, kendini sevmeyişini nasıl aşacağız bilmiyorum."

"Sanırım bu da biraz aileyle alakalı." Dedi Jin. "Çocukken sevgi görmemiş, korunup kollanmamış insan büyüyüp sevgi gördüğünde, onunla ne yapacağını bilmiyor. Böyle bu nedir, ne işe yarar diye kurcalarken bozup kaybediyor."

"Kurcalasın." Dedi sitemkar bir şekilde arkadaşına bakarak. "Kurcalasın sağına soluna baksın. Ben farklı mıydım Jin? Ben çok güzel bir ailede mi büyüdüm? Evet amcam bana bir yaştan sonra mükemmel bir çocukluk verdi. Ama biz eşitiz onunla."

"Neye göre Chim?" Jimin böyle bir cevap beklemediğinden şaşırmıştı.

"Hepimizin farklı yaraları var. Parmak izi gibi düşün. Hangimiz eşit olabiliriz ki?"

Bu cümleden sonra, bir şey diyememişti küçük olan. Tekrar düşüncelere dalıp, kadehiyle ilgilenmeye başlamıştı. Jin'in haklı olduğunu da o an anlamıştı. Taehyung ile kendini kıyaslaması, eşit görmesi yanlıştı.

Annesi onu zehirlemeye çalışmamış ya da direkt-

Öldürmeye çalışmamıştı.

"Benden vazgeçmez, değil mi?"

Jin arkadaşının sorusuna göz ucuyla baktı.

"Asla Chim. Sana deliler gibi aşık farkında değil misin? Sen bıraksan bile, o seni bırakmaz."

Yine de kalbinin bir tarafında ki sevilmeyen çocuk, buna inanmakta zorluk çekiyordu.



















Tüm gece Jin'le konuşmuşlardı. Hyungu onu biraz daha rahatlamıştı. Taehyung ile konuşacaktı. Fakat bunu şimdi istemiyordu. Biraz vakit geçsin, ikisi de biraz düşünsün istiyordu. Aceleye getirmek anlamsızdı.

Soyunma odasından çıktığında, koridorun karşısınaçdan gelen siyah saçlı çocuk ona gülümsemişti. Her ne kadar isteği olmasa da, Jimin de ona gülümsedi.

"Günaydın hyung."

"Günaydın."

"Jin hyungu göremedim." Dedi meraklı bakışlarıyla.

"Ah üstünü değiştiriyor. Sen piste geç o gelecektir."

"Bugün çok güzel görünüyorsun hyung." Jimin şaşkınla baktı oğlana. "Görüşürüz."

O ağzını dahi açamadan çocuk gitmişti. Bu bilmediği bir şey değildi oğlanın. Hatta kaçtığı bir şeydi. Yine de yaşanmamış gibi yapmayı tercih etti. Bir elinde patenleriyle, hızlı hızlı piste yürüdü.

Uzun süre paten kaydı.  Hoseok'un gelmesini bekliyordu. O zamana kadar düşüncelerinden kaçmak için en iyi yol buydu.

Jin ve Yugyeom da kenarda çalışmalara başlamışlardı. Jimin bir çift gözün onda olduğunu hissetse de önemsemedi. Yugyeom ona hayranlık duyuyor olabilirdi. Sonuçta sayısız ödül almıştı ve bu işte iyiydi.

Jimin, görmezden geldi.

Bir saatin sonunda Hoseok gelmişti.

"Ah, nerdeyse sana pistin konumunu atıyordum." Dedi Jimin trabzanlara tutunarak. Hoseok kaşlarını çattı. "Neden?"

"Pistin yolunu bulamadığından şüpheliyim."

Hoseok ona göz devirdi gülerek. Aylar önce tanıştığı Min Yoongi ile takılmıyor değildi. Ama maalesef kendilerine 'sevgili' diyemiyorlardı. Bu yüzden birisine bunu açıklamak da mantıksız geliyordu.

Hoseok ve Jimin'in artık sıradanlaşmış bir temposu vardı. Ter akıtan, yoran ve düşünmeyi engelleyen.

Jimin'in ideali buydu.

Hoseok, önceden öğrencisi olan adama yaklaştı.

"Bana kendimi yaşlanmış hissettiriyorsun."

Jin'in kahkahası pistte yankılanmıştı. "Neden böyle düşünüyorsun?"

"Benim gibi antranör olacaksan, ben emekli olunca olmalıydın!"

"Bu bir sebep değil Hobi."

Hoseok pistte ki yabancı çocukta gezdirdi gözlerini. "Söyle bakalım, Seokjin iyi bir hoca mı?"

Yugyeom saygıyla eğildi. "Gereğinden fazla."

Hoseok dudak büzüp Jimin'e baktı. "Bir kere bile önümde eğilmedin."

"Hoca öğrenci ilişkisinin yanından geçmiyoruz kabul et." Dedi Jimin biraz daha trabzanlara yaslanırken.

"Yani." Diye onayladı onu Jin.

"Ne alakası var? Sizi ben yetiştirdim!"

"Hiç kimse hocasıyla içmeye gitmez." Dedi Jimin bilmiş bir tavırla.

"Ve hiç kimse hocasıyla aynı yatakta yatmaz."

Jin'in söylediği şeyden sonra ikisi kahkaha atmıştı. Hoseok düz bakışlarını Yugyeom'a çevirdi. "Görüyor musun? Hep böyleler."

Jimin gülerek Yugyeom'a döndü. "Bize bayılır aslında."

Yugyeom ona gülerek bakan Jimin sayesinde gülümsedi. Jimin, Jin'in bir kaç şey söylemesiyle daha çok gülmüş, biraz da Yugyeom'a yaklaşmıştı.

Habersizlerdi.

Onları izleyen Kim Taehyung'dan.

Find Your Ice Spirit || VminOnde histórias criam vida. Descubra agora