|9|

27.7K 2.4K 1K
                                    

Selaaammm

-
-
-

Islık çalarak ağır adımlarla dükkandan içeriye girdiğinde üzerindeki siyah deri montun eskimiş yakaları havaya kalkıktı. Kara gözleri direkt olarak karşıdaydı, uzun kirpikleri ise kısılmıştı. Kömür siyahı saçları asi bir şekilde birkaç tutam önüne dökülmüştü fakat umursamadı.

Dükkandaki elemana bir bakış atıp arka taraftaki odaya doğru yürüdü. Kapının önüne geldiğinde boğazını temizledi ve pat diye içeriye daldı.

Masasında oturan adam gürültüyle açılan kapının şiddetiyle irkilerirken bakışlarını oraya çevirdi. Bu sırada elinde malların sayımı için rapor veren görevli adam da şaşkınlıkla bakındı.

Adam gördüğü tanıdık kişi ile kaşlarını çattı ve pis pis baktı. Uzun boylu esmer adam içeriye girdiğinde görevi adama bakıp "İkile." dedi sert sesle. "Patronunla özel konuşacağım."

Adam kaşlarını çatarak anlamsız bakışlarını patronuna çevirdi. Saçları beyazlamaya yüz tutmuş adam kafa sallayıp çıkmasını işaret edince adam hızla odadan çıktı ve kapıyı kapattı.

Celal'in sert bakışları karşısındaki genç adama kaydığında "Ne bok yemeye geldin?" diye sordu.

Ahmet dilini dişlerinin üzerinde gezdirdi ve bir anda çevik bir hareketle arkasından silahı çıkartıp adama doğrulttu. Masada oturan adam gözlerini büyütüp geriye doğru kendisini ittiğinde gözlerindeki korku saniye saniye büyüdü.

"N-ne yapıyorsun? Bırak onu." dedi adam tedirgin bir sesle.

Ahmet elindeki silahın namusunu ona doğrultmuşken ona doğru yaklaştı. Adam ne kadar korkusunu gizlemeye çalışsa da başarılı olamadı ve sertçe yutkunup uzaklaşmaya çalıştı.

Esmer adam onun korkak tavrına şöyle bir bakıp kahkaha attı. "Korkma korkma." deyip silahı indirdi ve ona ait olan, Cengizden aldığı silahı sertçe masanın üzerine bıraktı. "Emanetini vermeye geldim. Bir de birkaç kelime edeceğim. O yüzden aç o ağarmış kulaklarını beni iyi dinle."

Adam rahatça bir nefes verdiğinde Ahmet avuçlarını sertçe masaya yaslayıp masanın üzerinde eğildi. Öfkeli kara gözlerini adama doğru dikmişken gerçekten korkutucu gözüküyordu.

"Ulan hem şerefsizlik yapıp bana kazık atıyorsun hem de hesap sormaya karşıma geliyorsun." dedi Celal ona yüzünü ekşiterek bakarken.

"Sen de boş değilsin sevgili amcacığım. Bir ton adamı üstüme de eben saldı zaten."

"Doğru konuş-"

"Bak usta," diyerek sözünü kesti Ahmet adamın. "Bir daha benim karşıma öyle adamlarını yollayıp işime burnunu sokarsan o zaman şerefsizlik neymiş görürsün. Bu tetiği gerçekten çekerim, yaparım bilirsin."

Celal onun keskin kara gözlerine bakarken çenesini sıktı. Bilirdi, bu manyak yapardı.

"Adam oldun da beni mi tehdit mi ediyorsun ulan sen?" diye sordu adam elini kaldırıp.

"Senden adam olduğum kesin." dedi Ahmet tek omzunu silkerek.

Adam bir nefes verdi sinirle.

"Adamları yaralamışsınız üstüne üstlük."

"Kaşındılar." dedi Ahmet.

"Oğlumu da pis işlerine alet etmiş it. Bu silahı ondan zorla istedin değil mi?" diye sordu sert sesle.

Ahmet masadan doğrulurken "Heh, gelelim o konuya." dedi ve ellerini masadan çekti. "Eğer Cengiz'e bir fiske dahi dokunursan yıllardır garibanları eze eze geldiğin bu konumuna çomak sokarım. Kimsenin katil olduğunu bilmesini istemezsin öyle değil mi?" diye sorduğunda adam oturduğu yerden hızla kalktı ve genç adamın karşısına dikildi.

"Ne diyorsun lan sen?"

"Diyorumki eğer bir daha bana bulaşırsan bildiğim her şeyi anlatırım. Cengiz'in senin öz oğlun olmadığını, gerçek anne babasını öldürenin sen olduğunu söylerim mesela." dediğinde adam dişlerini sıktı.

Karşısındaki genç adama saldırmak istedi fakat kendini zor tuttu. Yapacağı bir yanlış şu an aleyhineydi.

Ahmet onun yüzüne bakıp sırıttı.

"Tutuştun tabii değil mi?" diye sordu alayla.

"Seni varya..."

"Sekiz-dokuz yaşındaydım, hatırlıyorum. Aşık olduğun kadın seninle evlenmedi, başkasıyla evlendi ve üstüne çocuk yaptı diye deliye dönüp ikisini de öldürdün. Cengiz'i bizim eve getirdiğinde iki günlüktü daha. Onu da kimsesiz bırakacaktın da benim rahmetli babam merhametli adamdı, aldı getirdi çocuğu. Babam, dedem hatta annem bile seferber olmuştu senin için. Sen ise ne yaptın ettin suçu masum birinin üzerine atıp onu içeri tıktırdın. O da garibim ne yapsın ailesi için kabul etti tüm suçu."

Celal ona kaşları çatık bakarken sertçe yutkundu. Ahmet'in bildiğini biliyordu tabii ki ama bu kadar detaylı bildiğini bilmiyordu. Cengiz'in sadece kimsesiz bir çocuk olarak hayrına baktıklarını söylemişlerdi küçükken fakat Ahmet her şeyi biliyordu. Bunca yıl onun işine geldiği şekilde detayları bilmiyormuş gibi davranmıştı sadece.

Celal bundan yıllar önce Cengiz'in öz annesi olan kadına aşıktı. Kadın onu istemeyip başkasıyla evlenince deliye dönmüştü. Üstelik bir de bebekleri olmuştu. Bir gün kafası gerçekten gidikken çıldırmış ve silahı kapıp evlerini basmıştı. Henüz iki günlük bebek olan Cengiz beşiğindeyken anne ve babası Celal tarafından öldürülmüştü.

Ailesi fakir olan bir adamın suçu üstlenmesi karşılığında yüklü miktarda para yardımı yapacağını teklif ettiğinde gariban adam ailesi için kabul etmişti. O gidip cinayeti kendi işlediğini yalan bir ifadeyle dile getirip teslim olmuştu. Cengiz ise Ahmet’in babası sayesinde sahip çıkılmıştı.

Bir sene sonra ise Celal evlendiğinde Cengiz'i nüfusuna alıp bakmak için almıştı. Şu an evlendiği kadın Cengiz'i kendi oğlu gibi kabul etmiş ve bakmıştı bunca sene. Bunca yıl emek verip büyüttüğü çocuğu asla yabancı gibi görmemişti.

"Cengiz'in bilmesini istiyor musun?" diye sordu Ahmet uzun süre sessiz kalan adama.

"Sakın." dedi adam dişlerinin arasından. "Gebertirim seni. Evinizi başınıza yıkarım." dedi tehtidkar bir sesle.

Ahmet bu adamın sağı solu belli olmaz da işin ucu ailesine dokunur diye susmuştu zaten bunca sene. Yoksa bu adamın pisliklerinin karşılığını vermek isterdi.

"O zaman ayağını denk al. Bir daha bulaşma bana." dedi ve ters bir bakıp atıp gideceği sırada "Ha bu arada, Cengiz'i ben çağırdım dün, o yüzden sakın çocuğa hesap sorayım döveyim falan deme."

"Benim oğlum sizi sevmez, kandırdın değil mi onu?" diye sordu adam.

Ahmet tam gidecekken durdu ve ona bakıp alayla sırıttı. "Emin ol oğlun dediğim bir şeyi ikiletmez. Hele ki ben istersem yapamayacağı şey yok. Yani boşuna bizimle görüşmesini yasaklamana gerek yok, seçim hakkı olsa beni seçer." derken pis pis bakmıştı.

"Siktir lan ordan, ben onun babasıyım. Asla beni satmaz, o yüzden sakın kendi tarafıma çekerim babasına karşı doldururum falan diye düşünme."

Ahmet ağır ağır kafasını salladıktan sonra alt dudağını yaladı. "Bence büyük konuşma. Hadi eyvallah." dedi ve kapıya doğru yürüyüp odadan çıktı arkasındaki kapıyı açık bırakarak.










Tehlikeli Yakınlaşma [BXB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin