|63|

19.7K 1.4K 451
                                    


Karanlık odanın ışığını açtığında omzuna astığı havlusunu eline aldı. Islak saçlarını beyaz havluyla kuruladıktan sonra yatağın kenarına bıraktı. Nemli saçların eliyle karıştırdı.

Yaklaşık iki haftadır evden dışarı çıkmıyordu. Bu durumun artık kendisini boğduğunu hissettiği için okula gitmeye karar vermişti. Çoktandır başlamıştı okul fakat o düşünecek halde bile olmadığından gitmemişti. İki haftadır Celal'den bir haber yoktu. Ne iş yerlerine geliyordu ne de arıyordu. Sırra kadem basmıştı sanki. Yoktu ortalarda. Bu bir yandan Cengiz'i rahatlatırken diğer yandan ise geriyordu çünkü onu bulmak istiyordu. Fazlasıyla yıpranmış ve yorgun hissediyordu kendini.

Artık toparlanma vakti gelmişti.

Cengiz zayıf düşemezdi. Kendine yakıştırmazdı bunu. Ne olursa olsun dalgaya alırdı her şeyi. Şimdi böyle evde boş boş oturmanın bir anlamı yoktu. Bunca zaman bu sırrı bilmeden nasıl yaşadıysa şimdi de yaşayabilirdi. Bu yüzden okuluna devam edecekti. Üstelik arkadaşları merak edip duruyordu. Evlerine gelmişlerdi. Ondan önce sürekli telefonla arayıp durmuşlardı. Cengiz onlara gerçeği anlatmadı. Bilenleri de tembihlemişti, özellikle Baran'ı. Kimse bilmeyecekti bunu.

Ahmet ise... Resmen tüm zamanını Cengiz'e harcıyordu. İlk zamanlar sürekli yanında kalıyordu fakat sonradan çalışması gerektiği için gündüzleri işe gidiyor, geceleri geliyordu. Neredeyse kendi evine uğramıyordu bile. Baran durumları bildiği için ve Cengiz'in Ahmet'e olan düşkünlüğünü bildiği için bu duruma ses çıkarmıyor, evi idare ediyordu.

Kapıyı açıp içeriye giren esmer adam bir nefes verip kapattı. "Eymen uyudu. Birkaç el oyun attık da bayağı iyiymiş ha." diyerek üzerindeki ceketini çıkarttı ve tekli koltuğa bıraktı. Cengiz'in annesi de kardeşi de uyumuştu, ikisi ise Cengiz'in odasındaydı.

Dalgalı saçlı çocuk alt dudağını yalayıp ona döndü bedenini. Ahmet kendini fazlasıyla hırpalıyordu affettirmek için. Aslında Cengiz onu affediyordu kendi içinde. Sadece dile getirmiyordu.

"Okula gideceğim yarın."

Ahmet onun dediği şeyle dönüp baktı.

"Emin misin?"

"Evet. Böyle oturmak sıktı beni. Kafam dağılır hem." dedi omuz silkerek.

"Sen bilirsin." dedi Ahmet. "Dikkatli ol ama."

Dudaklarını birbirine bastırıp üzerini değiştiren adamı izlemeye başladı çocuk. Ahmet artık yerleşmiş gibiydi. Üzerindeki tişörtü çıkarttı bir çırpıda. Yapılı ve şekilli vücudunu süzdü Cengiz. İçini gıcıklayan o his vücudunu ele geçirmeye başladı. Özlediğini hissetti. Ahmetle sevişmeyi özlemişti.

"Duş mu aldın? Güzel kokuyor." Ahmet dalgalı saçlı çocuğa arkası dönükken söylendi.

"Hım hım." dedi genç. "Yakından koklamak ister misin?"

Duraksadı adam. Ardından hızla omzunun üzerinden kafasını ona çevirdi. Uzun zaman sonra açık kahve gözler yumuşak ve davetkâr bakıyordu. Bu bakışı neredeyse unutacaktı adam çünkü araları son bir aydan fazladır kötüydü. Yakınlaşmayalı çok olmuştu. Zaten kendisi çekindiğinden adım bile atmıyordu. Cengiz'in ne tepki vereceğini bilmediğinden herhangi bir harekette bulunmamıştı.

Şimdi uzun zaman sonra o ilk adım Cengizden gelmişti. Bu aslında alttan alttan aralarındaki bunların erimeye başladığının sinyalini veren bir hareketti.

"Çok isterim."

Heyecanla soludu adam. Elindeki tişörtü umursamazca koltuğa fırlatıp üzeri çıplak bir şekilde yürüdü ona.

Tehlikeli Yakınlaşma [BXB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin