8

2.6K 298 203
                                    

"Hallettim." diyerek odadan çıkan Jeongin'e baktı. "Ne söyledin?" dediğinde omuzlarını silkmişti. Tuvaletten çıktıklarında müdürün yanına gelmişlerdi, Jeongin içeri girerken ise Hyunjin'in beklemesini söylemişti.

"Bana çok aşık olduğunu." diyerek yalandan ama tatlıca gülümsediğinde Hyunjin derin hir nefes aldı.

Tam olarak birkaç adım atmışlardı ki, Jeongin hızlıca Hyunjin'in gömleğini çekiştirerek durdurdu. Hyunjin kaşlarını çatarak sabrının son damlaları ile ona bakarken Jeongin ciddi yüz ifadesi ile elini işaret ediyordu.

"Biz sevgiliyiz, unutma." Dediğinde Hyunjin elini tutmuştu. Bir çift gibi parmaklarını birbirlerine kenetlediklerinde, Hyunjin ellerine bakarak Jeongin'in ellerinin kendininkilerin yanında ne kadar zarif durduğunu inceledi.

Fakat bu tatlı an, o parmakların kendi içinde kendini tatmin ettiği aklına doluşunca kafasını iki yana salladı.

"Minyeon'a ne diyeceğini hatırlıyorsun değil mi?" diyerek Hyunjin'e sokuldu. Hyunjin kafasını sallamasına rağmen bunu gerçekten istemiyordu. Çünkü kötü bir duruma düşecekti, şu an düşmüyor gibi.

Jeongin'in ne yaptığı çok açıktı. Hyunjin'i rezil etmek istiyordu, insanlar yüzüne bakamasın ve alay etsin. İki gün önce kavga ettiği çocuğun şimdi elini tutup gülerken gördüğünde, homofobik arkadaşları ve dün birlikte olduğu kızın yüzüne bakamayacaktı. Jeongin'in istediği buydu işte. Herkes bir anda Hyunjin'i konuşacaktı, ilgi üzerinden gidecekti. Herkes bir süre sonra Jeongin'e çok aşık olduğu için, onların anlayamayacağı türden bir kavga olduğunu söyleyeceklerdi.

"Gülümse." dediğinde, Hyunjin sonunda dayanamayarak koridorun ortasında durarak ona kaşlarını çattı. "Nasıl nefes alacağıma da karar verecek misin? Köpeğin gibi mi duruyorum?" dediğinde, onun çatık kaşları ve sinirli yüzünün aksine Jeongin gerçekten tatlı bir şekilde bakıyordu o an. Olabildiğince sevgi dolu ve yumuşak bir bakıştı. O da tıpkı Hyunjin gibi yan dönerek tam olarak yüzüne baktı, sonrasında ise bir anda parmak uçlarında yükselerek dudaklarını dudaklarına bastırdı.
Ellerini boynuna yerleştirip. kısa bir öpücük ile geri çekilecekti ancak Hyunjin refleks olarak dengesini kaybetmesin diye elini hızla beline sarmıştı.

Gülümseyerek ondan ayrıldığında hızlıca etrafına bakındı. Kameraya olmayan bir koridorda, öğretmenlerin olmadığı bir ana denk gelmişti neyseki.

Hyunjin öne çıkan dudakları ile hâlâ etkisinden çıkamazken, Jeongin hafifçe gülümseyerek Minyeon'a el sallıyordu.

İlk yayında parmaklarını emen dudaklarını gördüğü saniye, tek istediği dudaklarını öpmek olmuştu. Bu yüzden etkisi altından çıkması çok zordu. Hyunjin, Jeongin'in pembe ve parlak, tatlı dudakları için her şeyi yapabilirdi.

Bir anda her şeyi unutmuş gibi onu tekrar belinden çektiğinde, Jeongin aniden gelen hamle ile affalamış şaşkınca ona bakmıştı.

Hyunjin dudaklarına yaklaştığında ise ince parmaklarnı dudaklarına getirerek hızlıca onu durdurmuştu. "Aish! Ne yapıyorsun? Her an biri gelebilir, hocaların gözünde iyice düşeyim mi istiyorsun?" dediğinde Hyunjin gözlerini kapatarak sabır dilemişti. "Sikeyim okulu da, senin şu inekliğini de.." derken bileğinden yakalayarak hızlıca yukarı çıkarmaya başlamıştı onu.

Üst kata geldiklerinde, Jeongin sürüklenmekten bitap düşse de Hyunjin'i bu kadar kolay etkisi altına alabiliyor olması onu memnun ediyordu.

Hyunjin, üst kattaki artık depo işlevi gören eski laboratuvarın kapısını hışımla açarak arkasındaki zayıf çocuğu da beraberinde sokmuştu.

michelle | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin