28

496 51 17
                                    


Taylor swift - dancing with our hand tied

Sonunda, yılın sonuna ulaşmışlardı. Hyunjin heyecanla gidecekleri tatili düşünürken, Jeongin gergince elleri ile oynuyordu.

Zil çaldığında kapıyı açarak çıkmıştı. Hyunjin doğum gününden hemen sonra ehliyete başvurmuş ve mezuniyet gününe ehliyetini almıştı.

Jeongin ona gülümserken Hyunjin rengi değişen saçlarını baktı. Mürdüm rengine boyanmıştı aslında ama Hyunjin inatla mor olduğunu iddia ediyordu. Uzayan saçlarının önünü hafifçe açmış, altına siyah kumaş bir pantolon üzerine giydiği beyaz gömleğin üzerine ise biraz farklı olarak kadife crop bir ceket geçirmişti.

Hyunjin gülümseyerek elindeki çiçekleri ona uzattı, Jeongin gülerek çiçekleri koklamış sonrasında Hyunjine sarılmıştı.

Saçlarını sırf Jeongin'e uymak için kestirip maviye boyatmıştı, çocuklar ise buna "sınav depresyonu" diyordu. Çünkü ikiside sınavdan çıkar çıkmaz saçlarını boyatmıştı.

Üzerine koyu lacivert bir takım giymiş, elindeki mavi çiçeklerle çok güzel görünüyordu. Jeonginin elini tutarak arabaya yürümüştü.

Kapısını açarak eğilmiş, "Buyrunuz majesteleri." demişti Jeongin kahkaha atarken arabaya bindi.

"Fazla güzel olmuşsun yine." dediğinde Jeongin gülümseyerek ön koltuğa oturan Hyunjin'in yanağına bir öpücük kondurmuştu.

"Sende öylesin." Dediğinde mavi saçlı çocuk gülümsemişti.

Yol boyu şarkı dinlemiş, Jeongin güzel sesi ile Hyunjine serenat yapıp durmuştu. Sonunda balo salonuna geldiklerinde Hyunjin hızlıca inerek Jeongin'in kapısını açmıştı.

Erken gelenlerden oldukları için kapının önünde bekleyen çocukların yanına geldiler.

Joong, San, Wooyoung, Seonghwa, Changbin, Jisung, Chaeryeong hepsi buradaydı. Jeongin onlara dönerek, "Kimi bekliyoruz?" dediğinde Changbin ona bakmadan, "Felix'i" Jisung gözlerini devirirken sonunda art arda duran siyah arabaların birinden Felix inmişti. Changbin doğrulurken, Jisung arkadaki arabadan inene bakıyordu.

Okullarından iki sene önce mezun olan çocuğu gördüğünde gözlerini kırpıştırdı. Ne ara bu kadar yakışıklı ve çekici olmuştu?

Önden Felix, arkadan ise Chan ve elini tuttuğu bir çocuk gelirken en sonda arabasına yaslanıp sigarasını yakmış olan mor saçlı çocuk gelmişti.

"Duyduğuma göre birileri balonuza içki sokacakmış?" dediğinde Felix gözlerini devirmiş, Changbin ise arkasındakilere bakarak, "Öyle mi?" demişti. San kafasını aşağı yukarı sallayarak, "Yeonjunlar sokacaktı."

Felix, Changbin'in yanına giderek elini tutmuş abisine bakıyordu.

"Siz içmeyin, çıkışta sizi gece klübüne sokacağız." dediğinde herkesin ağzı açılırken Jisung kaşlarını çatarak, "Sende geliyor musun?" demişti. Hwa ona dönerek, "Kanka çocuğun yanında sevgilisi var." dediğinde Jisung gözlerini devirerek eliyle arkada duran mor saçlıyı işaret etmişti. "Ona soruyorum." demişti. Mor saçlı sigarasını yere atarken kafasını aşağı yukarı sallamış. "Bar babamın." demişti. Herkesin yeniden ağzı açılırken Chan, Changbin'e yaklaştı.

"Buradan kimse sarhoş çıkmayacak, özellikle Felix ağzına hiçbir şey sürmesin. O çocuklar kaçak içki falan getirmiştir." dediğinde Chan'ın yanındaki çocuk gülmüştü.

Changbin, komutanından emir alıyor edası ile kafasını sallayarak "Anlaşıldı" demişti.

Sonunda içeri girdiklerinde çoktan eğlenmeye başlamışlardı.

Gecenin sonuna yaklaşırken, romantik dans müzikleri çalmaya başlamış Hyunjin, Jeongin'e elini uzatmıştı.

Jeongin kafasını iki yana sallayarak elini tuttuğunda kaşları çatılsada ses çıkarmadan onu yukarı sürüklemesine izin vermişti.

Sonunda çatıya çıktıklarında, jeongin onun ay ışığında parlayan güzel yüzüne yaklaştı.

İkisi şu ana kadar çok fazla şey atlatmıştı.

en önemlisi, Hyunjin Jeongin'in duvarlarını atlatmıştı. Ona ulaşması çok zor olmuştu, yalan yok Hyunjin çok acı çekmişti. Onunla birlikteyken acıların her türlüsünü tatmıştı.

Ancak pişman değildi, sonucun bu olduğunu bilmeden onca şey atlatmış çocuk tekrar olsa tekrar yapardı. Çünkü sonucunda Jeongin'e ulaşmıştı.

Onun kalbine, bedenine, ona ulaşmıştı.

Tüm yaralarını öpmüş, ardında bıraktığı kendi izlerini ise sevmişti.

Sevgi her zaman garip gelmişti Jeongin'e. Hiç anlamdıramadığı bir kelimeydi sanki. Ancak sonunda sevgiye ulaşmıştı, Hyunjin'e.

İkisi tüm bu fırtınanın, çıkmaz yolların ve dikenlerin arasında sevmişlerdi. Çok şey kaybettikleri ortadaydı ancak sonunda kazanan yine ikisi olmuştu.

"Neden buraya geldik?" dediğinde gülümsedi Jeongin. "Herkesin içinde dans etmek istemedim." dediğinde Hyunjin kaşlarını çatmıştı. Jeongin ise gülerek elini yüzüne çıkarmış ve okşamıştı.

"Bizim ilişkimiz başkaları görsün diye başlamıştı. Biz diye bir şey yoktu ancak insanlara sürekli gösteriyorduk. Ama şimdi öyle bir şey yok, yani yalnız dans etmeliyiz. Çünkü artık başkalarının görmesine gerek yok!" dediğinde Hyunjin gülerek dudaklarına uzanmıştı.

Onların ilişkileri daima insanlara sunulan bir promasyondu. Her zaman insanlara mükemmeli oynar ama aslında içeride fırtına kopardı. Jeongin artık insanların önünde olmayı istemiyordu, çünkü içerideki fırtına dinmişti. Onlar gerçekten biz olmuştu.

"Hatta, bekle!" diyerek ondan ayrılan çocuğa baktı. Telefonundan bir şarkı açarak yere koymuş hızlıca Hyunjin'e uzanmıştı.

"Bence Taylor şarkısında dans etmek daha romantik." dediğinde Hyunjin elini beline koymuş Jeongin'i kendisine çekerek yanağına sulu bir öpücük kondurmuştu.

Şarkı ile dans ediyorlar, Hyunjin, Jeongin'i etrafında döndürüyor, Jeongin güldükçe onu kendine çekip öpüyordu.

Terasta gülüşmeleri yükselirken, ikiside sonunda gerçekten mutluydu.

Hyunjin o an gerçekten farkına varmıştı. Bu Jeongin'in değil, onların hikayesiydi. O en başından bu yana esas karakterdi.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
michelle | hyuninWhere stories live. Discover now