26

957 97 54
                                    

the neighborhood- sweater üweather

"Pasta Hazır!" Jeongin içeriye doğru bağırdıktan somra ellerini çırpmıştı. İçeri geçerek süsleme yapanlara bakıp, her şey yolunda mı diye göz gezdiriyordu.

Partiye Felix'i, ve Changbin Hyungla, Jisung'u çağırmıştı. San ise özel isteğiyle, kendisi gidip wooyoung'u davet etmişti. Yani kısaca herkes buradaydı.

Felix balonun ucunu bağlamakla uğraşırken Changbin yanına yaklaşmış ve "Ojelerin güzelmiş." demişti, çocuğun elindeki pembe ojelere bakarak. Felix ise hâlâ Changbin'e gıcık olduğu için onun ciddi olup olmadığını anlayamamıştı. "Dalga mı geçiyorsun benimle?" diyerek kaşını kaldırdığında Changbin kafasını iki yana salladı. "Hayır gerçekten güzel, ve güzel sürmüşsün. Bende siyah oje istiyorum ama pek güzel sürdüğüm söylememez." Felix ona gülmüş ve flörtöz bir tavırla; "Pekala bir ara sana yardım edeceğim." demişti.

Bu konuşma sırasında arkalarında duran Jisung ise kendi ellerine baktı. O sürekli siyah oje sürerdi, bazen lacivert. Ama changbin onu hiş farketmemişti. Felix'i ise anında farketmişti. Yutkunarak önüne döndü. Canı şimdiden sıkılmıştı.

Chaeryeong, Jisung'a bakarken moralinin bozulduğunu anlayarak neşeyle yanına gitmiş ve onu gülümsetmek için uğraşmaya başlamıştı.

Tüm bunların arasında Jeongin, yaptığı çilekli pastayı biten süslemeler eşliğinde masaya koymuştu. Diğerleri de ona yardım ederek diğer yiyecekleri getirdiler ve Yunho'nun perdenin arkasından Hyunjin geliyor mu diye bakmasıyla beklemeye başlamışlardı.

Jeongin bunun için heyecanlıydı çünkü; Hyunjin'i mutlu etmek için çok uğraşıyordu. Son zamanlar da aşırı kötü değildi, ama belki hediyesinden sonra iyice düzelir diye umut etmekten kendini alamıyordu.

Çünkü Jeongin sonunda tam anlamıyla Hyunjin'i sevdiğini kendine itiraf edebilmişti.

Ve bunun basit bir hoşlantı olmadığını da..

Sonunda yunho, "Hyunjin geliyor!" diye bağırdığında pastanın mumlarını yakmış ve Hyunjin'i beklemeye devam etmişlerdi

Normalde evlerinde bir yardımcı olduğu için Hyunıin zili çalarak beklmeye başladığında Jeongin derin bir nefes alarak kapıyı açmıştı.

Arkasındakiler "İyi ki doğdun Hyunjin!" diye bağırırken Jeongin gözlerinin içine bakmış ve gülümsemişti.

Hyunjin içeri adımladığında ise gülümseyerek yanan mumlara ve süslemelere bakıp eğilmeye başlamıştı.

Jeongin gülerek onu tutmuş ve gözlerini tekrar gözlerine dikerek; "İyi ki doğdun, sevgilim" diyerek dudaklarını onunkilerle buluşturmuş, fakat kısa süren öpücükle birlikte ona sıkıca sarılmıştı. 

Hyunjin mutlulukla gülümseyerek belini sıkıca sarmış ve kokusunu içine çekmişti. Çünkü her zamanki gibi çocuklarla olacağını düşünürken herkes, özellikle Jeongin buradaydı. Onu önemsemişti, ve ilk kutlayan kişi oluvermişti.

sevdiği insan tarafından önemsenmek o kadar güzel bir duyguydu ki; sanırım doğum gününden çok Jeongin mutlu etmişti onu. Bu kadar tatlı ve içten oluşu.

Ondan ayrıldığında Jeongin elini tutmuş ve; "Sana en sevdiğin pastadan yaptım!" demişti Hyunjin'de gülümseyerek ardından yürmüş ve ellerine bakmıştı.

Uzun zamandır Jeongin'in onun güvenini kazanmaya uğraştığını biliyordu; ve bugün bu tam anlamıyla gerçekleşmişti.

Hyunjin geçip mumları üflerken bile Jeongin'in elini bırakmamıştı; çünkü bu yıl sadece onu dilemişti.

Felix koşturarak gelirken elindeki polaraid fotoğraf makinesi ile "Toplanın, toplanın!" diyerek herkesin fotoğrafını çekmişti. Sonrasında ise birkaç kare; hyunjin ve sevgilisinin fotoğrafını.

Sonunda ikisininde gerçekten mutlu olduğu kareler vardı.

Hediyeler verilip herkes kendi arasında konuşmaya daldığında; Ryujin ile konuşam Hyunjin'e baktı Jeongin. Koltuğun arkasına oturup ona sarılmış ve; "Benimle gelmelisin!" demişti. Hyunjin ona bakarak derin bir nefes almış ve kafasını sallamıştı.

Jeongin elinden tutarak onu odasına çekip kapıyı kaptmış ve onun odasına koyduğu kutuyu ona uzatmıştı. Bu tuhaftı; çünkü jeongin bir hediye için ilk kez bu kadar uğraşmıştı. Özel ve güzel olması için.

"İyi ki doğdun." diyerek heyecanla hediyeyi uzatmış ve dudaklarını ısırarak açmasını beklemişti.

Hyunjin için şarkı isimleri olduğunu tahmin ettiği bir kağıt ve bir kaset çıkarmıştı. Ayrıca bir kaset çalar.

Kasetin üstüne öpücüklerle doldurulmuş bir kağıt şerit halinde yapıştırılmış ve kağıdın üstübe "Hyunie'ye.." yazılmıştı. Hyunjin gözlerini kırpıştırarak ona baktığında; Jeongin ellerini önünde birleştirerek ona bakmıştı.

"Sesimi beğendiğini söylemiştin; bende bir şarkı yazdım ve bana seni düşündüren birkaç şarkıyı seslendirdim. Güzel ve pürüzsüz olması için çok uğraştım ama yine de beğenmezsen dinlemek zorunda hissetme.." Jeongin gergin bakışlarını ondan çekerken; Hyunjin gülümsemişti.

Sizi seven bir insanı sevmeye çalışmak zordu; ancak en zoru kendinizi onu sevmediğinize inandırdığınız kişiyi sevmekti.

Jeongin bunu yapmıştı; Hyunjin için sınırlarını aşmıştı. Aşk böyle bir şeydi belki de; size baktığında gözlerinin içinin parlamasıydı, sizin için çabalamasıydı. Kalbinizi kırmamak istemesi ya da ince ayrıntıları hatırlamaktı belki de.

Eskiye dönüyorlardı şimdi; Hyunjin'in Jeongin'den hoşlandığı zamana.

Hayat daima sürprizlerle doluydu, tıpkı duygusuz olduklarını düşündükleri kalplerin şimdi birbirleri için atması gibi.

"Jeongin bu çok güzel, ama bu kadar uğraşmana gerek yoktu." diyerek gülümseyen yüzünü ona çevirmişti. "Neyse bir ara dinlersin-" diyerek arkasını dönmüştü Jeongin çünkü utanıyordu. Hyunjin'se kolundan tutarak onu kendine çekmiş ve dudaklarını onunkilere yaslamıştı.

Onun pembe dudaklarını emiyor, ellerini utangaç yüzünde dolaştırıyordu. Bir eli belinde, bir eli ise ensesindeyken nefes almak için çekilmiş ve alnını alnına yaslayıp gülümsemişti.

Jeongin onu ilk kez bu kadar mutlu görüyordu. Çocuksu bir mutluluktaydı Hyunjin, gözlerinin içi gülüyordu. Yerinde duramıyor gibiydi, çok heyecanlıydı.

"Seni sevdiğim için çok şanslıyım." dediğinde Jeongin gözlerinin içine baktı. Gerçekten öyle miydi? Ona olan duygularından utanmıyor muydu artık?

Jeongin gülerek onu öpmüş ve aynı hızla geri çekilmişti.

"Bu gece sende kalacağım." diyerek arkasını dönmüş ve yürümeye başlamıştı. "Asıl hediyeyi o zaman veririm!" Hyunjin de gülerken arkaya koyduğu kutuyu düzgünce kapatarak onun ardından çıkmış ve Jeongin'i kolunun altıa çekmişti.

Mutluydu.

Jeoginle, Jeongin sayesinde mutluydu.

***
alın size mutluş hyunin

michelle | hyuninWhere stories live. Discover now