27

637 75 19
                                    

Jeongin gözlerini zoraki açarak telefonunu tutan Hyunjin'e bakmıştı. "Ne yapıyorsun ya?" diyerek yüzünü onun göğsüne koyarak yüzünü sürttü.

Dün gece Hyunjin'in doğum günü olduğu için o ne istiyorsa yapmaya söz vermişti ancak, Jeongin en son hatırladıklarımdan sonra gerisini resmen baygın geçirmişti. Hyunjin onu öyle çok yormuştu ki, tüm gece kalçasımın üzerine yatamamış, yüz üstü Hyunjin'in göğsünde uyuklamıştı.

"Sevgilimin fotoğrafını çekiyordum," dediğinde tekrar yüzünü ona çevirmiş kısık gözleriyle bakmıştı. "Sabah yeni uyanmış haliyle bu kadar güzel olmasına dayanamadım da." Jeongin tanıdık cümleyle gülerek boynunu öpmüş ve geri çekilmişti. Tam o sırada aklıma gelen şeyle gözlerini açtı yeniden.

"Saat kaç oldu? Hemen kalkmamız lazım." dediğinde Hyunjin saati söyleyerek ona dönmüştü. Hyunjin'de kalmak için annesi ona şart koşmuş ve zar zor kabul etmişti. Şartı ise Chaeyeong'la bir kahvaltıydı.

Ancak dün gece yorgunluktan bayılan Jeongin henüz duş dahi almamıştı. "Önce duşa girmemiz lazım bebeğim." dediğinde Jeongin boynuna sarılarak kafasını salladı. "Yani bana duş aldırman lazım." dediğinde Hyunjin gülmüştü. Bu fikir hoşuna gitmişti ve en son beraber duş aldıklarındaki görüntü gelmişti aklına. "Keyifle." diyerek yataktan kalkıp Jeongin'i kucağına aldığında Jeongin ona gözlerini devirmişti. "Hiçbir şey yapamayız Hyunjin, kalçam ne kadar ağrıyor haberin var mı? Keşke seninde pipin acısa da anlasan." Hyunjin dudağını büzerek onu klozetin üzerine bırakıp suyu açmıştı.

"Tamam güzelliğim benim, benim pipim acımasın ama senin güzel kalçan için bir şeyler yapalım. Sıcak duş iyi gelir sonra da ağrı kesici krem süreriz." Jeongin o konuşurken bir anda gülümsemeye başlamıştı. Çünkü Hyunjin ile dün gece aralarının düzeldiğinin farkındaydı. Sonunda bir şeyler yoluna girmişti. Hâlâ aralarındaki ilişkiye net bir isim koymamışlardı ve bunun için Jeongin'in farklı fikirleri vardığından erkenci davranmıyordu.

Ancak Hyunjin ona olan hitap şekilleri çok hoşuna gidiyordu, ve bunları söylerken yüzündeki çocuksu mutluluk.

Kollarını ona uzattığında Hyunjin onu yavaşça kaldırmış ve gerçekten sadece sıcak bir duş aldırmıştı.

Tabiki yarısı sabah şekerlemesi, öpüşmeleri ve flörtleşmeleri ile geçmişti. Jeongin'i odaya göndererek ona temiz kıyafetler çıkarmış ve güzelce saçlarını kurutmuştu.

Sonrasında Jeongin, henüz Hyunjin'in bilmediği gidecekleri yer için makyaj yapmaya başlarken, Hyunjin ona sevdiği kahveden hazırlıyordu.

Jeongin çantasını toplayarak, makyaj malzemelerini içine koymuştu. Postacı çantayı çapraz bir şekilde takarak içeri yürüdü ve mutfak masasına oturarak çantayı yana koydu.

Hyunjin kahvesini önüne koyarken eğilip dudağına kısa bir öpücük kondurmuştu.

Karşısına oturarak, "hemen gidiyor musun ya?" dediğinde Jeongin iki eli ile tuttuğu kahveden bir yudum alarak çekilmiş kafasını iki yana sallamıştı. "Gidiyoruz." dediğinde Hyunjin kaşlarını çatmıştı.

"Sende kalmak için annemden zar zor izin aldım. Sende kalmama bir şartla izin verdi anca.." dediğinde Hyunjin ona eğilmişti. "Annemin sevgilisiyle kahvaltıya gideceğiz!" diye neşeyle konuştuğunda Hyunjin şaşırmıştı.

"Çifte gay randevusu! Yaşaşın!" diyerek güldüğünde Hyunjin de gülmüştü. "Nasıl yani? Annen.." dediğinde Jeongin kafasını salladı. "Bir kadınla çıkıyor. Bugün ikimizde ilk kez tanışacağız onunla." diyerek hızlıca kahvesini içmiş kolundaki kahverengi saate bakmıştı.

"Hadi hemen çıkalım." diyerek ayaklanmıştı. Hyunjin ayaklanarak elini onun omzuna koydu ve bastırdı. "Otur da üstümü giyineyim." dedi.

Sonunda Hyunjin hazırlanıp geldiğinde kısa olan yolu yürüyerek gitme kararı almışlardı.

"Pekâla şimdi sana onların hikayesini anlatacağım ki yabancılık çekme." dediğinde Hyunjin kafasını aşağı yukarı sallamıştı.

"Chae ve annem lisede tanışmışlar. Birbirlerini çok seviyolarmış ama nasıl desem.." diyerek dudaklarını büzmüştü. "Bizim hikayemizin mutlu sona ulaşmamış hâlini düşün." dediğinde Hyunjin kaşlarını kaldırmıştı. "Bizim hikayemiz mutlu sona mı ulaştı?" dediğinde Jeongin şaşkınlıkla elini onun elinden çekmişti. "Ne yani ulaşmadı mı sence?" dediğinde Hyunjin gözlerini kırpıştırıyordu. "Yok artık ya!" diyerek önden yürümeye başladığında Hyunjin hızlıca arkasından koşarak kolunu omzuna atmış ve onu kendine çekmişti. "Yok, ulaştı ulaştı." diyerek pembe saçını öptüğünde Jeongin gözlerini devirmişti. "Neyse, sonra bunlar ayrılıyor tabi annemin kalbi çok kırık falan derken babamla tanışıyor. Ona aşık olmasada Chae'nin aksine ona daha ılımlı yaklaştığı için bağlanıyor, sonuç ben." dediğinde Hyunjin kıkırdamıştı. "Birkaç hafta önce yeniden karşılaşıp tekrar denemeye karar veriyorlar, öyle işte." dediğinde Hyunjin kafasını sallamıştı.

Sonunda mekâna geldiklerinde Hyunjin elini omzundan çekip Jeongin'in elini tutmuştu.

Annesinin yanında oturan sarışın kadını gördüğünde, Hyunjin'in elini sıkarak oraya doğru adımlamıştı.

İki genç, kadınların önünde eğilerek selam verirken Chaeyoung gülümseyerek oturmaları için karşılarındaki yeri işaret etmişti.

Chaeyoung pembe saçlı çocuğa elini uzatarak tutmasını bekledi, "Son Chaeyoung." dediğinde Jeongin gülünseyerek elini tutmuştu. "Jeongin." dediğinde sarışın kadında gülümsedi.

Daha sonrasında Hyunjine aynı şekilde elini uzatmıştı.

Uzunca konuşmalar ve yemekler eşliğinde vakit geçirirken Hyunjin kendini mutlu hissediyordu. Çünkü hem jeongin mutluydu, hemde karşısındaki iki kadın sayesinde samimi bir aile ortamı hissediliyordu.

İki saatin ardından Mina saatine bakarak, "Eve geçmeye ne dersiniz, kahveyi orada içeriz." demişti Chaeyoung sevgilisini hemen onaylamış ardından Hyunjin'e dönmüştü. "Senin için de uygun mu Hyunjin?" dediğinde Hyunjin gülümseyerek kafasını sallamıştı.

Evde de biraz zaman geçirdikten sonra saat geç olurken, Chaeyoung Hyunjin'i evine bırakabileceğini söyleyerek ayaklanmıştı.

Arabaya yerleştiklerinde Hyunjin'e Jeonginle nasıl tanıştıklarına dair sorular soruyordu.

"Bu arada doğum günün kutlu olsun." dediğinde Hyunjin gülümsedi. Kırmızı ışıkta durduklarında sarışın kadın el freninin arkasında olan bölmeden bir anahtar çıkararak Hyunjin'e uzatmıştı.

"Bu nedir?" diyerek anahtarı aldığında Chaeyoung gülümsedi. "Doğum günü hediyen."

Hyunjin kaşlarını çattığında, kadın gülümseyerek yeşile dönen ışık ile gazlamıştı.

"Yazlığın anahtarı. Mina ve ben gençken arkadaş grubumuz ile orada takılırdık. Ancak artık o kadar büyük bir arkadaş grubumuz yok, iki kili için de fazla büyük. Tüm yaz sizindir, istediğin gibi kullan." Dediğinde Hyunjin teşekkür ederek eğilmişti. "Ama ancak sınavdan sonra kullanabilirsiniz, Mina anca öyle izin verdi.." dediğinde Hyunjin gülmüştü.

"Aslında bunu kabul edebileceğimden emin değilim." dediğinde bu sefer gülen sarışın kadındı. "Gençsiniz Hyunjin, eminim çokça arkadaşınızda vardır zaten Mina'yı zar zor ikna ettim bir de sen başlama. Anahtarı alıp istediğiniz gibi eğlenin işte." Bir süre Hyunjin'i ikna etmeye uğraştıktan sonra sonunda ikna olan çocukla gülümsedi.

"3 Katlı ve oldukça odası var 10'dan fazla kişiyi alır, ona göre organize et." diyerek omzuna vurmuş ve evinin önünde durarak inmesini beklemişti.

***
düşünsenize anneniz lez amk süper olmaz mıydı

michelle | hyuninOù les histoires vivent. Découvrez maintenant