20

1.2K 134 157
                                    

sir chloe - michelle

"Gitmeliyim." Üzerini düzeltti. Başka bir gün, aynı son.

Yanına yaklaşıp siyah saçlarını düzeltti, Hyunjin ise sadece kollarını beline dolamış keyifle yakınındaki oğlanı istiyordu.

Her cinsel arzunun ardında bir şey yatardı, bunu kavraması biraz zor olmuştu.

Çünkü kimse ilgi duymadığı birine cinsel çekim hissetmezdi, çok zordu bu. Belki ihtiyaç giderilirdi, ama kişiye olan ihtiyaç ilgiye bağlıydı işte. "Gideceğiz." dedi. Hâlâ onu öpme peşinde olduğu belli oluyordu. Bir şeyler ilgelenirken, dudaklarını birbirine bastırıp gamzelerinin çıkamsına sebep olurdu. Onları öptü. Yaralarına dokunamadı ama açmayan gamzeleri öptü.

Yavaşça onu iterek kalkmış yanağına hızlıca bir öpücük kondurup kapıya gitmişti. O çıktıktan bir süre sonra esmer kafasını iki yana sallayarak çıktı odadan.

Her şey istediği gibiydi, ya da ona öyle geliyordu ama güzeldi işte. İyi hissediyordu, ona da hissettirmek istiyordu. Yapabilirdi, ona ufacık izin verse tüm yaralarını sarmak için elinden gelenin de fazlasını yapardı.

Fakat, koridora çıktığında olacaklardan habersizdi.

Çığlık, kaçış, küfürler hepsinin ortasında duran iki kişi; Jeongin ve Minyeon. "Hepsini sen yaptın!" Bağırdı kız. Bağırıştan çok bir çığlıktı bu. Fakat Jeongin nefesini tutmuş kaşlarını çatmıştı. Onun eseriyse böyle olmamalıydı, ya da yine rol yapıyordu.

Yutkundu. "Onun suçu mu? Yah! Sevgilime o fotoğrafları atan sendin! Başkası değil!" Saçını kavradı biri, Minyeon geriye savrulurken göz yaşları süzülen yüzü gerilmiş dudaklarından bir çığlık kopmuştu.

Jeongin, yeni bir canavar yaratmıştı.

Üzerine yürüyen cadı onu yere sermek istiyordu, büyüleri iftiralarla kaplıydı. Ama zaten o da çoktan bir büyücü olmamış mıydı? Zahirleri; göz yaşları, iksirleri; oyunları değil miydi?

Kaşlarını düzeltti, hızlıca arkasını döndü ve Hyunjin'i görmeden öğretmenler odasına yürüdü. Bağırdığı gibi hocalar kavgayı ayırmak için toplaşmıştı. Geldiğinde, cadı güzel prensin kollarına çoktan bayılmıştı orası ayrı.

Jeongin kaşlarını çattı. Kavga ayırılır diğer kızlar hocalar tarafından uzaklaştırışırlen Jeongin, Hyunjin'in yanına gitti. Kolunu tutarak hızlıca kendine çekti.

Ne yapıyordu ki? Minyeon'a acımış mıydı? Yeon ona acımamıştı. "Ne yapıyorsun sen ya?" dediğinde Hyunjin çatık kaşlarıyla kızı işaret etti. "İyi görünmüyor." Ona döndü. Tiksinti yükseldi vücudundan. Bir erkek uğruna neler yapmıştı bu kadın. Şimdi acıyorlar muydu ona? Jeongin'e ikiside acımamıştı oysa.

"Öyle mi?"yeon gözlerinin içine baktı. Biliyordu yapacaklarını. "Bana verdiğin zarara bak Jeongin!" bağırdı, o iğrenç sesiyle. "Bu kadar ileri gitmemeliydin!" Hyunjin, Yeon'un kolundan çekerek bakmıştı, "Ne yaptı Jeongin sana?" Dedi.

Kızarık burnunu çekerken, gözlerini yummuş "Sadece birine özel olan fotoğraflar vardı, sadece ona özeldi! Ama artık sayesinde herkes biliyor!" Jeongin gözlerinin içine baktı. Yalan diyemeyecek kadar iyi oynuyordu.

Hyunjin yutkundu. Çenesi kasıldı. İki günahkarın arasında sıkışmıştı. Kim doğrudan bahsedecekti, ya da kim oynuyordu çözemiyordu.

"Senin kadar basit değilim ben. Senin aksine insanların özel yaşamlarına o denli müdahele etmem." Kollarını önünde bağlamış, ağlamaktan gözleri kızaran kıza rest çekiyordu.

michelle | hyuninDär berättelser lever. Upptäck nu