19

1.6K 167 137
                                    

"Günaydın." diyerek mutfağa girmişti Jeongin. Annesi omlet ile uğraşırken ona dönerek gülümsedi. "Günaydın canım." dediğinde o da gülümsemeye çalıştı ama zordu.

Sınava az kalmıştı, Hyunjin ile aylar geçerken artık sonuna yaklaşıyor olmak onu üzüyordu. Sabah yine en erken saatte kalkıp ders çalışmıştı, evin soluk, havanın sabah soğukluğı garip bir hissiyat yaratıyordu yeniden.

Babası dün gece Jeongin'i aramıştı. Jeongin ise birkaç yayından gelen tüm parayı ona atmıştı ki oldukça fazlaydı. Artık üniversitesi için gereken parayı bile atacak konumdaydı.

Bunlarım hiçbirinden tabiki annesinin haberi yoktu. Jeongin yeniden onun üzülmesini ve kendini yormasını istemiyordu. Zaten yeterince psikolojisini bozmuştu o adam, annesinin. Şimdi annesi toparlanmış, oğlu için gece gündüz çalışırken tekrar bu konuma gelmesini istemiyordu.

Her ne kadar çalışsa bile Jeongin'e yeterince para veremediğini biliyordu, okulu, aldığı test kitapları hepsi binlerce won ediyordu sonuçta. Fakat Jeongin buna bile bir kılıf bulmuş annesine yük olmak istemediğinden sikik yayınlardan para toplar hâle gelmişti.

"Ders vermeye hâlâ devam ediyor muydun, Jeongin-sshi?" diyen kadına baktı masaya otururken. Tabiki annesine çıkıp, 'Ben birkaç azgın gayi tatmin edip para alıyorum onlardan.' diyemezdi. Bu yüzden okuldakilere para karşılığı özel ders verdiğini söylemişti.

"Sınavlar yüzünden sıklaştı bu ara benim içinde iyi oldu, konular tam olarak oturdu kafamda." dediğinde annesi gülümsemişti. Bugün izinli olduğundan oğlu için erkenden kalkmış kahvaltı hazırlıyordu ona. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu onun için ama tabiki perde arkasında çok şey yatıyordu.

Jeongin çok iyi bir çocukluk geçirmemişti. Annesinin hayatından epey ders almış, onun aksine olabilecek en gaddar kişi olmuştu. Hyunjin'e yaptıkları da bunu kanıtlar niteliğindeydi.

Fakat bunların sonu geldiğinde, Jeongin yeniden eskisine dönüyor gibi hissediyordu. İlk kez birine karşı yenilgi içindeydi. Her zaman gururundan taviz vermeyen, acımasız biri olmak istemişti. Hayatta başarı ve mutluluk bu şekilde gelirdi.

Jeongin için başarı olmazsa mutluluk da olmazdı. Başarı ise sadece derslerle olan bir şey değildi. İnsanların gözünde de öyleydi. Hyunjin bunu zedelediğinde o kadar kinlenmişti ki onu ayaklarının altında ezmekten hiçbir endişe duymamıştı.

Onunla oyunlar oynamak kolaydı. Bu oyunun sonunu biliyordu bu yüzden gerçek hayatını öğrenmesinden kuşkulanmamıştı. Herkesin bilemeyeceği bazı şeyler vardı, ailesi gibi. Fakat onu dışındaki çoğu şeyi Hyunjin biliyordu zaten.

Okul son aylarına girdiklerinden endişelenmeye başlamıştı ki bu saçmaydı. Okulun son aylarında rahatlamalıydı, bir-iki aya Hyunjin'den tamamiyle kurtulacaktı çünkü. Fakat bunu istemiyordu.

İyi olamayan ve anne babası arasında unutulan bir hayattı onunki. Annesi her ne kadar şu an ona ilgi göstermeye çalışssa bile yaşlı kadın sadece Jeongin'in ona gösterdiği kadarını bilebilirdi. Çocuklen yaşananlar arasında annesi dahi unutmuştu Jeongin'i sevmeyi. Bu yüzden hayatı boyunca tadamadığı bir duyguydu.

Hyunjin, onun tüm kötü yanlarını biliyordu. Ona yaptıkları, arkadaşlarına söylediği yalanlar, savurduğu tehditler, uyguladığı şantajlar.. Yinede tüm bunlar arasında, bulduğu birkaç ufak detay ona aşık olmasına yetmişti.

Önüne konan omleti sakince yemeye çalışırken, aniden zilin çalması ve kapının yumruklanması ile gözlerini büyüttü. Annesi koşarak kapı deliğine bakmıştı. Tanımadığı birkaç adam orada dikiliyordu.

michelle | hyuninWhere stories live. Discover now