Aşkta Neymiş

7.3K 431 15
                                    





Aşk'ta neymiş! Dört senelik hayatında yıpranmış bir kalp misali miydi? , yoksa saklı zindan gibi , içi görülmeye değer bir hazine miydi? Derler ki aşk insanı köleleştirir , tutku şeytanın ta kendisidir. Aşk yüzünden yitip giden ne yice yiğitler gördüm ben , Hepsininde ortak yani nedir bilir misin? Okyanusa benzetirlerdi çoğu aşık , neden diye sorduğunda ise aldığın tek cevap ' sonsuzluğun içinde kaybolduğun olurdu. Peki ya! Genç kadının gözünde aşk'ın değeri neydi? Aşk demek coşku demekti , tutku demekti , sevgi demekti , genç kadın o sonsuzluğamı kapılmak mı istiyordu , yoksa bir daha okyanusa hiç girmemek mi?

Derin bir soluk aldım, nefesim daralıyor gibiydi , okuduğum roman'ın kapağını kapatarak komodinin üzerine koydum.

Eylül idi adı , bir eylül ayında sevdiği ile can veren bir kadının hikayesiydi , aslında insanı derinden etkileyecek bir çıkmaza soktuğu gibi , çıkmakta ' da zorlandığı bir psikolojik baskıydı bana göre , ona göre ise dünyanın en masum hissiyatıydı.

Ellerimle yorganı üzerimden çektim , Yanımda ki gece lambasının ışığını açarak doğruldum. Gece saat bir civarıydı ellerimi gözlerime götürüp göz kapaklarımı ovuşturdum , teras'ta geçen konuşmadan sonra eve dönmek istediğimi söylemiştim , o ise hiç bir şey demeden beni arabasına bindirip evimin önüne bırakmıştı.

Sadece iyi geceler dediğini işitmiştim.

İşimi hallettiğim de banyonun lambasını kapattım ve tekrar içeriye geçtim. Uyku bir türlü beni huzuruna alamamıştı.

Ne yapsam kafileydi , saçlarımı tepeden yarım yamalak bir topuz yaptıktan sonra , üzerime sabahlığımı giydim.

Odamın kapısını fazla ses çıkartmamak adına yavaşça açarak merdivenlerden aşağıya indim. Kendime mutfaktan soğuk , buz gibi bir bardak su doldurdum. Kana kana içmiştim.

elimde ki bardak ile terasa çıktığım da Sanırım en çok zaman geçirdiğim mekan burasıydı , düşündüm, düşünüp durdum kendimce , ama açıklayamadım kendime , ya da açıklamak istemiyordum.

Mirza'nın yaptıkları , Mirza'nın bana söyledikleri , nedensizce kalbim el vermiyordu , korkuyordu , güvenemiyordu.

Bu genç adamı tanımıyordu ki , kimdir , nelerden hoşlanır , hassas noktaları nelerdir , genç adamın sevdiği rengi bile bilmiyordum.

Nasıl ona evet deyipte bu kadar güçlü duyguları , kalbim de barındırabilirdim , yapamazdım ki , önce tanımam gerekiyordu , iyisiyle kötüsüyle her anını görmem gerekirdi.

Ayrıca uygunsuzdu bu , şu durumdayken gelip ondan beni sevmesini isteyemezdim , saçmalıktan başka bir şey değildi ,  ya aklıyla zoru vardı ya da delirmişti bu adam.

Terasın sürgülü kapısının sesini işitmemle titredim.

"Kızım! Bu soğukta dışarı'da ne yapa durursun böyle üşüteceksin."

Babamın sesiyle ona döndüm. Sesi şefkatli çıkmıştı , bakışlarıda öyleydi , bir menfaat aramıştım ama bulamamıştım , Babam içinse bunları düşünmek canımı oldukça yakmıştı.

"Soğuk değildir , huzur bulurum burada , sende denemelisin bence , sinirin yatışır belki baba."

Diyerekten sözümü ve lafımı esirgemedim , ona karşı , Amacım lafımı geçirmek değildi , aksine kırıldığım tarafımı görsün istemiştim.

Babam derin bir nefes aldı , yanıma yaklaşırken ayaklarında ki pabuçlarının sesi ve çimenlerin hışırtısı duyuluyordu.

"Kızım." Dedi.

ALEDAWhere stories live. Discover now