gölgemde ki hazinem

1.8K 63 24
                                    





Oy ve yorumlarınızı çokça bekliyorum sevgili okuyucularım.🤍





"Bakıyorum da bana yaklaşma cesaretini gösterebiliyorsun.!"

Burnumdan soluyordum ve bunun dışarıdan bizzat gözüktüğünün de farkındaydım. Ancak kendimi ihanete uğramışlığın verdiği sinirle , patlamaya hazır bir bomba gibi hissetmekten de alıkoyamıyordum.

"Sana her şeyi en ince ayrıntısına kadar-"

Mirza'nın sözlerinin yarım kalışının sebebi elimi kaldırarak durmasını işaret etmem olmuştu.

"Daha fazla konuşma! Değerini yeterince kanıtladın zaten. Bu saatten sonra bir açıklama beklediğimi zannetmiyorum."

Sözlerim onu güldürmüştü , tam karşımda utanmadan kahkaha atmasına sebep olmuştu.

Göz kapaklarımı yumarak gözlerimi birkaç kez kırpıştırdıktan sonra elime gelen ilk şeyi üzerine doğru fırlattım.

Televizyon kumandası gövdesine doğru sertçe gelmiş ve büyük bir patırtıyla yere düşmüştü.

"Hey! Hey , tamam bak gülmüyorum sustum.!"

Eliyle görünmez bir sus işareti yaparken , elimde ki tabancanın farkına yeni varmış gibi sıkıca tuttuğum mermi dolu tabanca ile bir kez daha bakışmıştım.

"Herkes cevap ister sevgilim! İzin ver sana her şeyi anlatayım. Belki sevgimi kanıtlayamam ama , neden şuan da bu durumda olduğumuzu açıklayabilirim.!"

Göz hizamı tabancadan çekmem ile , bakışlarımı tekrardan kara gözlerle buluşturdum.

"Sevgilim zırvalıklarını kes artık! Ne söyleyeceksin? Aaaa dur ben söyleyeyim. o senin gerçek baban! Onun adına çalışıyorum , sana bunca zamandır yalan söylüyordum. Beni affet Aleda!"

Alayla ve soluksuz kurduğum cümlem ile gözlerinin yavaşça koyulaştığını hissettim.

Birkaç kez sert yutkunuşları ardında kendini tutmaya çalıştığının farkındaydım.

Ben kendimi yeterince susturmuştum...birazda o susacaktı.

"Evet! Lanet olsun ki beni affet diyeceğim. Çünkü elimden başka bir şey gelmiyor tamam mı?! Zorundaydım , Sözünü çiğneyemezdim."

Gözlerimi devirdim. Yarım ağız sırıtmam , karşımda yavaş yavaş sinirlenmeye başlayan adam için , pekte iç açıcı bir görüntü sunmamıştı.

"Mirza Saruhan! Ahh! Pardon ya da Kemal Tuğrul mu demeliyim?! Seni bu saatten sonra dinleyecek başka bir kadın bul!"

Elimde ki tabancanın namlusunu tam 12'den başının tam ortasına hizalarken , tek gözümü kısarak görüş açımı azalttım ve hedefimi belirledim.

"Şimdi ya dışarıya çıkarsın..ya da seni kendi ellerimle öldürürüm...seçim senin?!"

Yerinden tek bir adım bile kıpırdamadı. bir dakikadır birbirimize bakışmamız , elimde tuttuğum tabancanın elimi ıslatmasıyla kendime gelmemi sağlamıştı. Ellerim terlemiş ve tabanca elimden kayarak yere düştüğün de sertçe yutkunmuştum.

"Sen daha Mardin'e gelmeden önce! Her şey planlıydı."

Kulaklarım o kalın ve tok sesi işitirken , gözlerim ise bir salise bile yerden bakışlarını ayırmamıştı.

"Sen evden kaçıp İstanbul'a gittiğin zaman..işte o zaman izine rastladı. Tüm hayatını en ayrıntısına kadar öğrenmek için elinden geleni yaptı.! Hatta bazı zamanlarda delirdiğini falan düşünmüştüm ama yanılmışım. Armando sandığından da tehlikeli ve ciddiye alınması gereken bir adam...."

ALEDAWhere stories live. Discover now