Gamzelim

2.9K 141 44
                                    




"Baharın serin , ışıl fitneler koparan soğuk havası , elimde olsa derin nefesler çekeceğim gül kokan kokusu.
     Aşığım diyedir , hasretime , kanıma işleyen gün yüzü , gamzesi öldürür , aşığına  aman vermez.
     Mavi , beyaz kelebekler uçuşuyor etrafımda hasreti ebedi , saadeti neşeli.
     O aydınlık mabedi! canıma , kastıma bülbül , gonca gelir.
      Nazlı , cilveli , dertli yüzü , şen şakrak  kahkahası kulaklarımı doldurur , güzel yüzlü , süslü baharı."

                                            Mirza Saruhan

...

Demir yataklığımdan ayaklarımı aşağıya sarkıttığım da , tenime işleyen soğukluk üzerime geçirdiğim sabahlığım ile temiz bir nefes almamı sağlıyordu. Dün gece eve döndüğümüz vakit daha ne olduğunu kavrayamadan , küçük bir baygınlık geçirmiştim. Mirza beni evime kadar kendi elleriyle taşırken , Azad ve Boran ile tartışması sonucu Apar topar evden ayrılmış ve bedenine işleyen siniri ile arabasına binip hızlıca uzaklaşmıştı. Peşinden Gitmeme izin vermedikleri vakit , büyük bir yaygara koparmış. Konağı neredeyse ayağa kaldırmıştım. Üzerimde ki gerginlik gece boyu sürerken zar zor uykuya dalmış ve uyuyabilmiştim. hatırladığım sözler kulaklarıma dolarken , komidin çekmecesinden sigara paketimi almış ve bir tanesini dudaklarıma götürmüş , derin bir nefes çekmiştim.

"Azad , suçlu arıyorsun. Suçlu olmadığımı biliyorsun , bertaraf ettiğimi , suçsuz kabul edildiğimi en başından beri biliyorsunuz , sevdiğim için midir? Bu düşman kesilişiniz."

Kulaklarıma dolan sözler , zihnime işlerken. bu şekilde nasıl her şeyi bırakıp istanbula geri dönebilirdim ki , bir zincir vardı , boğazıma ellerime dolanmış. Her şeyin saklanması , sır gibi bir kutuya konup , asla cevabını aramamaları , sinirliydim. Sinirli olmak için haklıydım. Kaç zamandır doğru düzgün kimse benimle oturup anlatmamıştı olan biteni. Onlar kimdi , Annem zamanında bu işlere bulaşmış mıydı? Mirza'nın neden suçlu olduğunu düşünüyorlardı. Aklımda ki soruların ne cevabı vardı ne de söylemi , her zaman ki gibi tüm yükü cevapsız bir sual ile sırtlanıyordum. Mecalim miydi? Kaderim miydi? Belki de herkes değişmişti.  Daha merhametli , daha acımasız , daha gaddar. ama günün sonunda yine her şeyi tek başıma halletmem gerektiği gün ve gün başıma kakılıyordu. Bazı şeylerin peşine düşmeli , ipin ucunu benim ele almamın vakti gelmişti.

İstanbul'a gitmeyi belki de senelerce erteleyecek olsam bile...

"Ablam müsait misin?" Arkamı döndüğüm anda Ezo'yu arkamda görmemle gülümsemiştim.

"Hoşgeldin , gel buyur otur şöyle müsaitim tabi." Ezo içeriye girip kapıyı kapattığı anda ikimizde beraber karşı berjerlere oturmuştuk.

"Nasılsın ablam , afiyettesindir inşallah." Ezo'nun minnet dolu bakışları , ona karşı her zaman gülümsememe sebep olurken , elini tutmuştum.

"İyiyim güzelim iyiyim. Bir şey mi oldu? Bir isteğin mi var?" Ezo olumsuz anlamda başını sallarken söze nasıl gireceğini bilmiyor gibiydi.

"Nasıl desem ki şimdi bilemedim." Çekindiği her ne ise söylemekten oldukça korkar gibi bir hali vardı.

"Söyle Ezom , nedir seni bu gaflete düşüren şey , söyleki için rahatlasın." Ezo'nun huzursuz ve gerilen bedenini tuttuğum elinde hissederken bana bakmıştı.

"Siz Mirza Ağa ile sevgilisiniz dimi abla." Sorduğu soruya karşı , bir süre kaşlarım kalkmış ve sonra gülümsemiştim.

"Öyle.."

Ezo duymak istediğini duymuş edasıyla bir anda berjerden ayaklanmıştı. Giydiği midi boy eteği ve kırmızı topukluları onu oldukça genç bir kadın gibi göstermişti.

ALEDAWhere stories live. Discover now