Yenge hanım

3.3K 190 17
                                    

                      

büyük salondan içeriye geçmemle Ezo'nun yanına oturmuştum.

"Günaydın ablam."

Ezonun selamıyla bende gülümserken , Dün akşam ki olanlardan sonra kesin bir kanıt olmadan Mirza ile konuşmak canımı biraz da olsa sıkabilirdi bu yüzden Ezo'nun da kalbini kırmamak adına düzgünce halledeceğimi , karışmamasını  söylemiştim.

Gülben halam kahvesini yudumlarken bana dönmüş "Hayırlı sabahlar güzel kızım , bugün şirkete gitmeyin de hele , hep beraber alt çarşıya gidelim , Çok uzak kaldık evvela." Halamın sözleriyle ,  "Olur valla halacım , benim de bir kaç parçam eksikti , hem onları almış olurum." Dedim.

Gülben halam dediğim sözler ile gülümsemişti. O sırada işittiğimiz tok ayakkabı sesi ile kapıya dönen bakışlarımız , Berzan babamda kalmıştı. büyük salondan içeriye geçerekten baş berjere oturmuş ve elini bastonuna koymuş olan babam ile oda merak içerisinde konuşmaya başladı.

"Nereye böyle Gülben alel acele , başka zaman gidersiniz hele."

Halam ellerini dizlerine koymuş ve dikelmişti. " olur mu öyle şey Berzan , bu iş aksatılmaya gelmez , hem benim kızım daha hiç gezememiş ya  buraları." Dedi.

Berzan babam gözlerini devirmiş "haydi bismillah ,  sanki nerde  doğmuştur bu kız gülben." Dedi.  Halam nefesini solurken , gülümseyerek araya girmiştim.

" baba , şirkette ki toplantılar haftaya ertelendi benim de işim kalmadı zaten  , Azad ve Boran da erkenden şirkete gitti , ben gerekli mimarla konuşurum merak etmeyesin  ya sen."

Berzan babam pek hoşnut gözükmese de kabul etmişti , bu gereksiz kuruntusunu anlayamamıştım o an , herkes kahvaltı masasına geçerken Azad ve Boran'ın olmayışı ile Berzan babamın yanına oturmuştum.

Ayşe  abla servisleri yaparken oldukça yorgun gözüküyordu , yanında ki yardımcı genç kız , zaten getir götürle ilgilenirken bende yerim de duramamış ayaklanmıştım hemen.

"Ayşe abla , geç otur sen şöyle yorgunsundur  belli ki , ben bunları halleder çayları koyarım." Dedim. Elimden tekrardan kaseyi almış servisi yaparken konuşmuştu.

"olur mu hiç öyle şey kızım , ver sen bana yorulmayasın otur hele ,  benim işimdir bu." Babam ve Gülben halam Ayşe ablaya dikkat kesilirken , benim haraketim ile babam Ayşe ablaya hitaben söz kesilmişti.

"Ayşe geç otur hele dinlen , kızım halleder , ikiletme sözümü da." Dedi. O sırada Gülben halam da içtenlikle Ayşe ablanın elini tutmuştu. " Hadi Ayşe  geç sen diğer kıza söylerim ben toplar o sonra." Ayşe abla gülümseyerek Gülben halamın elini sıvazlamış ve afiyet  olsun diyerek  içeriye dinlenmek adına  çekilmişti.

Koskoca konakta sadece iki kişi çalışıyordu , halam güvenlik için konağa başka kimseyi sokmuyordu , tabi! böyle olunca tüm yük Ayşe  ablaya kalıyordu. Elimde ki son servisi bitirip mutfağa geçmiş ve Ocakta ki çayı alarak herkesin çaylarını doldurmuştum. Herkes kahvaltısını yaparken Babama  bir kaç tane reçel uzatmış ve önümde ki omleti mi yiyordum. Berzan babamın çayından bir yudum alarak ayaklanmasıyla gözlerim ona ilişmişti.

"Aleykümselam Zinar hoşgelmişin , geçin oturun biz de yeni başlamıştık."

Berzan babamdan işittiğim sözleriyle elimdeki çatal bıçağı bırakmış ve arkamı dönmüştüm.

"Hoş bulmuşuz   Berzan , mahsuru yoksa kahvaltıya geldik." Babam masaya davet ederken , ağzımda ki lokmamı bitirmiş ve "geçin buyrun lütfen." Demiştim.

ALEDAWhere stories live. Discover now