Gür Saçlı Kadın

1.4K 79 22
                                    




Ağırlaşmış bedenim ile zihnim birbiriyle savaş veriyordu. Ortamda duyulan uğultu sesleri yüzümü buruşturmama yeterken , bir kabusun içerisindeymişim de uyanamıyormuş gibi hissediyordum. Son iki gündür yaşadığım şeyler , bedenimi ve zihnimi o kadar yormuştu ki , göz kapaklarımı açacak mecalim yoktu. Sonunda zihnimdeki uğultu sesleri artarken ,  daha net işitmeye başladığım sesler ile göz kapaklarımı zorda olsa açabilmiştim.

"Şükürler olsun uyandı.!" Gözlerim yavaşça odağını ararken , oda da bulunan bir kaç kişiye gözüm ilişti. Ezo uyandığımı söylediği an , odamda ki tüm bakışlar üzerime yoğunlaşmıştı.

"Benim narin bakışlım , iyi misin.?" Gülben halam'ın sesiyle ne kadar gülümsemeye çalışsamda zaten koluma bağlı olan serum ile güçlükle haraket ettirdiğim bedenimi yatakta dikleştirmeye çalıştığımda , üzerime eğilerek bana yardım eden tanıdık koku , tüm bedenime işlercesine yatakta doğrulmama yardımcı olmuştu.

"İyiyim.." dedim , kısık sesimle ne kadar özen göstersem de , çatallı çıkan sesim ile yüzümü buruşturdum tekrardan. Hem halsizdim hemde üstüne boğazlarım konuşmamı engelleyecek derecede zorluyordu beni.

"Merak etmeyin , Aleda Hanım feci şekilde üşütmüş , bedeninde bulunan bir kaç yarayada pansuman yapıldı , boğazları içinde vereceğim ilaçları düzenli kullanırsa bir iki haftaya bir şeyi kalmaz." Duyduğum ses ile doktorunda burada olduğunu gördüğümde yavaşça gülümsemiş ve teşekkür etmiştim. Yanıma yaklaşan hemşire bitmiş serumumu yavaşça çıkartırken gözlerim odamda ki kişilere ilişti.

"Endişelenmeyin artık! Halsizdim ondan bayıldım. Şuan hiç bir şeyim yok! Bakın doktor Bey'de dedi bir iki haftaya bir şeyim kalmazmış." İkna etme çabam konuşmamın bitmesiyle hiç bir işe yaramazken odamdaki Gülben halam ve Ezo koşarak yemekleri hazırlamaları için aşağıya inmiş ve yanıma Berzan Babam ile Zinar amca yaklaşmıştı.

"İyi misin kızım.!" Zinar amca baba edasıyla içtenlikle sorduğunda , olabildiğinde teşekkür etmiş ve başımı sallamıştım. Tam yanı başımda oturan Mirza'nın gözleri bir an olsun bedenimden uzaklaşmazken oldukça durgun olan yüzü endişelenmeme sebep olmuştu.

"Bunların başına geleceğini bilseydim. Hiç yapar mıydım? Hiç kıyar mıydım ben var olan tek kızıma.!" Babamın isyankar sesini duymamla bakışlarımı ona çevirdim. Yüzümdeki endişe ifadeyle ona bakarken zaten hassas olan bünyem bu sözleriyle ağlayacak kıvama gelmişti.

"Ondan dolayı değil baba.!" Dedim. Bu sefer tüm hareler gözlerimde toplanmıştı.

"Psikopatın teki işte , güzel bulmuş , acizmişim..." sonlara doğru kısılan sesim ile kendi kendime söylenerek bakışlarımı ellerime indirmiştim. İstemsizce tekrardan dolan gözlerimle yanağımda hissettiğim dokunuşlar , tanıdık olan esmer eller ile , huzur bulmuşçasına , gülümsemişti karşımdaki adama.

"O neden burada..!" Bir anda yönelttiğim soru ile yüzümü tanıdık olan ellerden çekerken , keskin bakışlarımı babama ve Zinar amcaya yollamıştım.

Öldüğünü bildiğim kadın , kendini ateşe vermemiş gibi karşıma çıkmıştı.

"Bana öldüğünü söylediniz.." dedim ortamdaki sessizlik gerilmeme sebep olurken , ne kadar bağırmak istesemde bağıramadım. Sesim kısılmış ve hesap sormaya mecalim bile yoktu.

Gözlerim dolarken yavaşça gözlerimi kırpıştırdım. Sırayla akan göz yaşlarım ile konuştum tekrardan.

"Onu görmek istemiyorum baba! Bir süre hiç birinizi görmek istemiyorum. İstanbula gideceğim." Dedim. Emin çıkan sesimle bu sefer esmerimin bakışlarıda bende durmuştu. Endişeyle yüzüme bakarken , harelerimizi birbirine değdirmiş ve babama geri dönmüştüm.

ALEDAWhere stories live. Discover now